Pretzels Çeviri İngilizce
506 parallel translation
Sevgili profesör, insanlar gerçeği arap saçına çevirirler.
My dear professor, people wind facts around each other like pretzels.
- Umurumda değil.
- Pretzels, what do I care?
Öyle iki yüzlüsünüz ki, diyecek söz bulamıyorum.
You've got more twists than a barrel of pretzels.
Soğuk bira ve çocuklar için yemişler gevrek çörekler, şekerler, soğuk bira.
Cold beer and sarsparilla for the kiddies pretzels, candy bars, cold beer.
Soğuk biralarınızı, çöreklerinizi alın...
Get your cold beer and pretzels!
Toplantı için bir çete oluşturmuştu ve ben de bir tabak çubuk kraker ve mermi getirdim.
He'd have the gang over for a meeting and I'd put out a little tray of pretzels and bullets...
Ne için şimdi kraker yiyorsun?
What are you eatin'the pretzels for now?
Bu adamın, simit gibi bacakları yürütebildiğini gördüm.
Saw this fellow wheeled in legs like pretzels.
Tuzlu simit alacaktım.
Can I have one of those pretzels?
Bilirsiniz, pretzel, çubuk ekmek ve bageller yapanlardan.
You know, uh, pretzels and breadsticks and bagels.
Kurabiyeler dişlerimin arasına kaçıyor.
Pretzels give you plaque.
Çünkü sen akıllı adamsın, kafanın içinde beyin var, kraker değil.
Because you're no mug. You've got brains up there, not pretzels.
Krakerlerimden dene.
Try one of my pretzels.
Kahrolası yemek nerede?
Where are the freaking pretzels?
# Şampanya içeceksin.
Instead of pretzels and beer
Hecin gevreği, yarım dinara.
Dromedary pretzels, only half a dinar.
Böyle şık bir yerde, masada kraker olacağını düşünürsün.
Boy, a classy place like this, you'd think they'd have pretzels on the table.
- Diane, bize kraker getirsene.
- Diane, get some pretzels.
Kraker.
Pretzels.
Herkese bedava çerez!
Free pretzels for everybody.
Birazda çubuk kraker olsun, acıktım!
And some pretzels I'm hungry
Ve birazda çubuk kraker
And some pretzels
- Evet. Kraker yeme şeklin.
- The way you eat pretzels.
Krakerlerle beraber.
Back in a jiff, with pretzels.
Buzlu Chivas ve kraker.
Chivas rocks and pretzels.
Biraz içki, bir sürü kraker, karışık cips ve bir sürü insanı bir araya getirmeliyiz.
Some booze, a lot of pretzels, some munchies, get a lot of people together.
Şey, belki bar vagonunda biraz kraker falan vardır.
Well, maybe there's some pretzels in the bar car.
Ayık bir insan krakerlerine eliyle uzanabilir.
A sober person would have reached for the pretzels.
- Carla, biraz daha çubuk kraker de getir!
- Bring some more pretzels, too.
Kraker de var.
There's pretzels.
Krakerler kalınbağırsağına zarar verir.
Pretzels clog up your colon triglycerides.
- Çerez kalmamış. Çamaşır suyuna ne dersin?
We're out of pretzels, Al.
Yanında çerez de ister misin?
Maybe you'd like a bowl of pretzels to go with it!
- Alman-Hollanda usulü kraker.
- Bavarian Dutch-style pretzels.
Neler satıyorsun, Donald?
Selling pretzels, Donald?
- Çubuk kraker ister misiniz?
- Want some pretzels?
Bir dahaki sefere onun parmaklarını alacağım ve bir çubuk krakere çevireceğim.
Next time I take his fingers and I turn'em into pretzels.
Fıstık ya da bisküvi var mı? Atıştıracak bir şey?
We got any peanuts or pretzels, something to munch on?
Belki tuzlu bisküvi, ha?
Maybe some pretzels, huh?
"Kraker ve Peynir" de çalıştığınız için size bir fırsat vereceğim.
Since you work for Pretzels'N'Cheese, I'll give you a shot. Excellent!
Simit satarım.
Sell pretzels.
Köşede simit satan adamı ıslatıyor.
He splashes the guy selling pretzels on the corner.
"Adamım, bu krakerler beni susatıyor."
Boy, these pretzels are making me thirsty.
- Bu krakerler beni susatıyor.
- These pretzels are making me thirsty.
- Bu krakerler beni susatıyor. - Hayır, hayır.
- These pretzels are making me thirsty.
Bu krakerler beni susatıyor!
These pretzels are making me thirsty!
Ne mi yapacağım?
I'm gonna get some beer, pretzels, girls.
- Kraker mi?
- Pretzels?
Çerez var mı?
You got any pretzels?
Şey, üzgünüm.
- Evening, Moe. - Want some pretzels?
Sonra da bayanlara evlilik teklifinde bulunuruz. Biliyorum.
We can't raise a family on the money from Pretzels'N'Cheese.