Queer Çeviri İngilizce
1,389 parallel translation
Böyle seslenilmek istiyorsun, değil mi?
Queer. - That's what you like to be called, right?
Eşcinselliği sevimli göstermeyi bırak.
Stop filling him with queer-Ioving propaganda.
Yaşlı adam, biraz tuhaf da olsa aslında arkadaşı olan bir gençten çok korkuyordu.
He was afraid of a certain young boy who was, in a queer way, his friend.
Bütün dünyanın ibne olduğunu sanıyor olmalısınız.
You must think that the whole world is queer.
- İbne.
Queer.
Güvercinlerin tıpkı kıl yumağı gibi nonoş görünüyorlar, Martin.
That's a queer hairy looking pigeon you've got there.
Gerçeğiz, buradayız, alışın artık.
We're queer! We're here! Get used to it!
- Nonoşlar gibi.
Queer's stuff.
Gevşemek için, nonoşluk yapmak yok.
Just to relax, no queer shit.
İbnelik yok.
Nothing queer.
Nonoş kılıklı her zaman, "Güzel bir parça bulursanız mutlaka haber verin."
That queer always said, " Call me if you find any human or animal figures
- Anlaşma nedenleri ne? - İyi bir nokta.
Why queer their deal?
O da şu acayip erkeklerden biri değil mi?
He's one of those queer men, isn't he?
Lucas Enright, bir çeşit garip ördek gibi.
Lucas Enright's kind of a queer duck.
Onu bir homoya çeviririm..
Turning him into a queer.
Bir ibne bana böyle mi davranıyor?
A queer that treats me like this?
Ve bugün onun o homo kafasını parçalara ayıracağım.
And today I'm going to blow his queer head to pieces.
Bir el daha ateş edersem geriye ne bana ve mezbaha ibnesine yetecek kurşunum kalmayacak.
If I shoot one more time I won't have any bullets left for myself and the abattoir queer.
- Sincaplar baskın yapabilir miydi?
- Queer-bashed by squirrels?
- Sikik nonos!
- Queer fuck!
- Ben nonos değilim.
- I'm not queer.
Evet, ama o gün Kevin sana ibne dediğinde, inkar ettin!
Yeah, but when Kevin called you queer the other day, you denied it!
Yaşlı ibneler tarafından sarkıntılık yapılabilirdi!
He could have been molested by some dirty old queer!
Sen gerçekten bir ibnesin.
You really are queer.
Johnny bizim dostumuz ve o bir ibne değil, doğru mu?
Well, Johnnys our mate, and hes not queer, right?
Johnny ibne değil.
Johnnys not queer.
- Bu küçük kaçık atletini yırttı.
- This little queer ripped up your shirt.
Seni ibne piç!
You queer bastard!
Ne? Adi, ibne, sikik?
Poof, queer, faggot?
Ve Lirette'nin hali yaman.
And Lirette is on queer street.
Bu işe kalbimi ruhumu verdim.
You'll queer the deal.
- Sen çok acaipsin.
- You're so queer.
Babam bana o acaip picamayı giydirecek.
My Dad's gonna make me wear this really queer jumpsuit.
Vıcık vıcık.
Hmm, that's queer. [Groans]
Tuhaf bir şeyler mi oluyor?
Is something queer going on?
Karım homoseksüel.
My wife is queer.
Seni yatakta, bir kolun küçük oğlunun omuzlarında görebiliyorum. "Buster, baban sana o pis homonun..." "... gözünü nasıI çıkarttığını anlatmak istiyor... "
I can see you in bed with your arm around your little boy saying, "Buster, Daddy wants to tell you how he put the nasty queer man's eye out..."
Yanlış anlama ama, çok garip görünüyorsun.
Don't take this the wrong way, but you look queer doing that.
Daha ibne olabilir miydin?
Could you be more queer?
Birçok vazo ve kase, birçok pano ve yelpaze üzerinde canlı çizimlerle tuhaf ama hoştur tavırlarlarımız.
"'On many a vase and jar, on many a screen and fan we figure in lively paint, our attitudes queer and quaint.'"
Korkarım biraz tuhaf hissediyorum.
I fear I may have come over a bit queer.
- Homo!
Queer!
Oğluna anlatırken hayal edebiliyorum. "Baban sana garip adamın gözünü nasıl çıkardığını..."
I can see you in bed with your arm around your little boy saying, "Buster, Daddy wants to tell you how he put the nasty queer man's eye out..."
- 44 kalibreli garip.
.44 caliber queer.
Garip, sapık, homo, soysuz, Bu da ne böyle.
Queer, pervert, homo, degenerate. Whatever the fuck it is.
Annene senin tuhaf biri olduğunu da söyle.
And tell you mother you're queer, before somebody else does.
Biz burdayız, homo değiliz.
We're not queer!
Biz burdayız, homo değiliz.
We are here! We're not queer!
Götveren!
You queer.
Kadınlar garip, mantıksız yaratıklardır ve sevgisini oraya buraya dağıtan bir adamı sevmekte de geçerli bu.
Women are queer, unreasoning creatures, and just as likely as not to love a man who's been throwing his affection away.
"Ben eşcinselim." Buna alışsan iyi edersin.
I'm here, I'm queer, get used to it.