English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Q ] / Quickly

Quickly Çeviri İngilizce

19,828 parallel translation
Fazla acele edersek risk oluşabilir.
If we do it too quickly, we run the risk...
Birden beni kendine çekti. Olay birden seksileşti.
It's like she drew me in... it got very sexual, very quickly.
Biz sadece bir yolunu bulmalıyız.. ortadan kaybolmak için, hızlıca.
We just need to figure out a way to cover a lot of ground quickly.
Hemen evinize gidin, karınız tek başına!
And go home quickly, your wife's all alone at home.
Jüri yeni geldi, çabuk şunları dağıt!
The jury has arrived. Quickly distribute the paper.
Mümkün olduğunca çabuk hallet.
Get through it as quickly as possible.
Eğer yeni başvuru yapacaksanız lütfen, 0800-055-6888'i tekrar tuşlayınız böylece daha hızlı hizmet alırsınız.
If you are calling to make a new claim for benefits, please redial, 0800-055-6888 to help answer your query as quickly as possible.
Erkenden gitmek istediler.
Well, they wanted to leave quickly.
- Bizimle bu kadar hızlı görüştüğünüz için teşekkürler.
Thanks for seeing us so quickly.
Solomon bulmadan önce sizi sokaklardan uzaklaştırmalıyız.
We need to get you off the street quickly before Solomon finds you.
Bu tehdidi ortadan kaldırmalıyız.
We need to put down this threat quickly.
Bu tehdidi çabuk bir şekilde ortadan kaldırmalıyız.
We need to put down the threat quickly.
- Hızlı olman gerekiyor.
You're gonna want to move quickly.
Bence bunu çabucak bitirmek isteyeceklerdir.
I think they're gonna want this wrapped up pretty quickly.
Acele edin hanımlar.
Move quickly, ladies.
Hızlıca üstünü temizlerim. Ben berbat ettim sonuçta.
I can quickly clean your top, since I messed it up.
Hızlıca temizleyeceğim.
I will clean it quickly for you.
Ben şu indirime bi bakıp geliyim olur mu? Sen programı izleyedur fazla gecikmem.
Listen, I'm going to go check out this bargain quickly, all right, you carry on watching the show, I'm not going to be long.
- Nasıl bu kadar çabuk yaptılar acaba?
How did they do this so quickly?
Ve eğer hesap numaralarını bilirsek çabucak hallederiz.
And if we had the account numbers we could get in pretty quickly.
- Quantum bilgisayarı ne kadar hızlı olabilir...
- How quickly can a quantum computer...
Bu kadar hızlı.
That quickly.
Adli tıpla konuştum. Kan kaybından ölmüş ve hızlı bir şekilde olmamış.
I just talked to the M.E. She died from blood loss and it didn't happen quickly.
Ana dili olmayan birisi hızlıca yazmış gibi, değil mi?
It's like a non-native speaker wrote it quickly, right?
- Hızlı mı olun diyorsun?
What, so you're saying move quickly?
- Evet, çok hızlı olun diyorum.
Yes, I'm saying move very quickly.
Kimin çevreye daha çabuk uyum sağladıyla alakalıdır.
It's about who can adapt more quickly to their surroundings.
Hızlıca dosyalarıma erişmeni isteyebilirim.
I may need you to access my files quickly.
- Hadi hemen gidelim.
Get out! Yes, up here, quickly.
Bunlar burada çok hızlı gelişebilecek şeyler.
It can happen very quickly out here.
Nasıl bu kadar hızlı ilerlemiş?
How did it come on so quickly?
Çabuk!
Quickly.
Sarah'nın kaynağını korumaya çalıştığınızı biliyorum ama insanları bildiklerini çabuk paylaşmaya ikna etmek benim uzmanlık alanım.
I know you want to protect Sarah's source, but motivating people to share information quickly is my speciality.
Çabucak, sessizce öldürmeyi öğrendin.
Learned to kill quickly and quietly.
Acele et.
Quickly.
Dikkatli ol ama hızlı sür.
Drive carefully but quickly.
Bir atış yapmak için başınızı kaldırın Hızlı ve ağrısız ölmek için ilginç bir yol.
Lifting your head to take a shot is an interesting way to die quickly and painlessly.
Peggy, hadi bakalım, hemen.
And Peggy, quickly now, quickly.
En azından hızlıca öldü yani kendi koşullarına göre.
At least he passed quickly, You know, on his own terms.
Hemen haberciyi öldür.
Quickly, kill the messenger.
İşler nasıl bir anda böyle kötü gitti anlamıyorum?
How could things have gone so bad so quickly?
Dedikoduların bu kadar çabuk yayılmasının bir sebebi olmalı.
There has to be a reason why that rumor spread so quickly. A reason.
Bir sorun çıkarsa hemen geri döneriz.
Anything goes wrong, we'll come back quickly.
- Çabucak bitecek.
It'll be over quickly.
Artık her şey çok çabuk değişiyor.
Things change so quickly now.
Acele et!
- Mom, quickly!
Çok çabuk pıhtılaşıyor.
Wow, it coagulates so quickly.
Bir saniye çok çabuk geçer.
That second is quickly expiring.
Kardiyak etkinlik sıfırın altındaki sıcaklıklarda süratle durur.
Cardiac function ceases quickly in subzero temperatures.
Olaylar Castle'ın kitabındaki gibi her zaman hızlıca çözülmezler.
Yeah, cases don't always get solved As quickly as they do in castle's books.
Rita, benimle bu kadar çabuk buluştuğun için sağ ol.
Rita, thank you for meeting with me so quickly.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]