Quik Çeviri İngilizce
31 parallel translation
Quik :
Quik :
( Quik alkışlıyor )
( Quik applauds )
Bunu nefis Nestle Quik'le kutlayalım.
Let us celebrate with delicious Nestle's Quick.
Yukarıdakiler, enfes Nestle Quik'le şarj olun.
Hello up there, time to recharge with delicious Nestle's Quick.
ekran yazısı için kayıt yaptırdım size, genç bir Hint'linin nasıl uzaklara gittiği hakkındaki hikayemi anlatmak isterim
I enrolled in Screenwriting. I yearn to tell the story of a young Hindu pushed too far by Quik-E-Mart bandits :
- Ovaltine, Hershey's, Nestle's Quik.
- Ovaltine, Hershey's, Nestlé's Quik.
Jaime, kardeşinin Miami'den getirdiği bir paket Amerikan çikolatasını bize hediye etti.
Jaime donated a little can of American Quik which his brother brought him from Miami when he visited.
Bosco bisküvi esprin vardı, sonra Nestlé Quik bisküvi esprisini yaptın.
You got that Bosco bit, you got your Nestlé's Quik bit.
Bir düzine çifte Oreo çikolatası istiyorum, damardan. 1000 mg. fıstık ezmeli kraker ve 2 ampül Nesquik'le hazırlammış.
I want a dozen double-stuffed Oreos, IV push... ready with 1,000 milligrams of peanut butter crackers and two amps of Nestle's Quik.
Ekip, hazırlanın, çünkü DJ Quik burada.
OK, crew, get ready, because DJ Quik is in the hizzy.
Herkes DJ Quik'i alkışlasın.
Give it up for DJ Quik, everybody!
Markette.
Quik Stop.
Grabbit Quik'ten bir şeyler alırım.
I buy stuff at the Grabbit Quik.
Quik Mart, caddede.
Quik Mart, up the street.
Kilerimiz her zaman alfabetik bir sıraya göre dizilidir ama birisi nesquik'in durması gerektiği yere hamburger yap'ı koymuş!
Our pantry is always kept organised alphabetically. But somebody put the Hamburger Helper where the Nestle Quik is supposed to go!
Bir keresinde babamın mide ilacını çilekli süt sanıp içmiştim.
I once drank a bottle of my dad's Pepto-Bismol'cause I thought it looked like Strawberry Quik.
Annen hâlâ toz sıcak çikolata alıyor mudur?
Think your mother still keeps Nestlé's Quik around?
Adamı soyduktan sonra parayı Quik Green'e götürüp bankaya yatıracağım.
And after we rob him, I'll take the money to Quik Green and uh- - wire to the bank.
Onu soyduktan sonra, parayı Quik Green'e götürüp yatırırım.
And after we rob him, I'll take the money to Quik Green and uh- - wire to the bank.
¶ Balık parçası ve patates kroket and çilekli süt. ¶
¶ fish sticks and tater tots and strawberry quik. ¶
Ama çilekli Quik bile mi?
Not even... strawberry Quik?
Çilekli Quik'e ölürüm.
I love strawberry Quik.
Bana çilek suyu getirebilir misin?
Can you get me some Strawberry Quik? Because I gotta balance my electrolytes.
- Çilek suyu satıyor musunuz?
Do you sell Strawberry Quik?
Quik'im var.
Quik.
- Biraz Quik alayım.
I'll take some quik.
- Al, çilekli Nesquik yaptım sana.
Here, I made you some Strawberry Quik.
Kasabanın her yerinde yaratık görmeye başlarsın.
You start seeing monsters at every Quik Mart in town.
Hayır, hiçliğin ortasında bir mola durağında durdum.
No, I just pulled over at a Quik-Stop in the middle of nowhere.
Nesquik'le azaltılmadığından emin olmak istiyorum.
I want to make sure it's not cut with Nestle Quik. Oh.
- Ellerinde varsa. - Çabuk ol.
Strawberry Quik.