English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ R ] / Rast

Rast Çeviri İngilizce

419 parallel translation
Tam da son atışıma rast geldiniz.
You came just in time for my last shot.
Her gün uzman, ehil birine rast gelinmiyor.
It's not every day you come across a specialist. A connoisseur.
Daha önce bu şekilde konuşan birine rast gelmemiştim.
I never heard anyone talk like that before.
Gerçeği söylemek gerekirse, her işim rast gitti.
The truth is, I had rather an easy time of it.
Rast gele.
Good hunting.
Tek rast geldiğim imza isteyen kızlardı.
All I found were girls asking for autographs.
Küçük bir probleme rast geldin gibi.
Looks like you ran into a little trouble.
Seçim günü etrafa rast gele ateş ediyorlar!
Shooting up the town on election day!
Bir dahaki soruşturmamızda, umarım asansörlü binalara rast gelirim.
On the next investigation we get, I hope it's got buildings with elevators in them.
Muhteşem bir şeye rast gelirseniz, başka bir Gustaf Meyerheim...
If you run into something spectacular, another Gustaf Meyerheim...
Neden bir kerecik, sadece bir kerecik işimiz rast gitmiyor?
Why can't just once, just once, something work out right for us?
Tesadüf eseri birbirimizle rast geldik.
Just bumped into one another.
- Unuttum bile. - İşin rast gelsin Blair...
I'll bring you some game.
Merak etme benim işim hep rast gider!
It won't be expensive for you or for me.
Çok fırsatçıyımdır. Çok rast giden bir şansım vardır. Rüzgar tam etekleri kaldırdığı sırada veya biri otobüse binerken bakarım.
I've got an eye for the moment the wind's gonna lift a skirt, or some nice legs gonna board a bus.
Rast gele. Bayım?
[panting] HOW ARE THEY B ITING?
Ortalama üç sene de bir böyle bir şey olur. O da bana rast geldi.
On average there's a pardon every three years, so it was my due.
Arkeolog bir dostuma rast geldim de.
I ran into an old friend... archaeologist.
Ya bir grup kızılderiliye rast gelirlerse, efendim?
I suggest we pray for the Indians.
Ama şimdi anlıyorum ki, gerçek sevgiyi kısa, fiziksel ve rast gele ilişkilerde değil, burnunun dibindeki derin ilişkilerde...
Author's message : Now I see that fulfilment does not come from short, physical, random adventures, Author's message :
İşin rast gitsin.
God bless.
Kırmızı ışığa rast geldim, bir polis arabası yanımda durdu.
Hit this red light and this police car slides up alongside.
Allah işinizi rast getirsin.
May Allah sustain thee.
Bana rast gelmeniz büyük şans.
You're lucky you ran into me.
Ama onlar toprağı rast gele kazmayacak kadar akıllılar.
But they are smart enough not to go randomly digging up the soil.
Şimdi, bir adam öldürme olayını soruştururken, öyle anlaşılıyor ki, benim en değerli karşı istihbarat elemanlarımdan birine rast gelmişsiniz.
Now, it seems in your investigation of a homicide, you stumbled upon one of my most valued counter-intelligence men.
# Orada babama rast geldim #
There / came across my father
O'na rast gelmediğine şaşırdım.
I'm surprised you didn't run into him :
Karanlıkta emeklerken bazı kağıt parçalarına rast geldim.
And crawling about in the dark I came upon some papers.
Rast gele birimizi seçecekler ve hamur haline gelene kadar dövecekler.
They'll pick one of us at random and beat him to a pulp.
Sanırım eroin kaçakçılarına rast geldi. Baskın yapmıştır.
I figure he probably came on some dopers.
Erkek ve kadının konumu ve halkımızın aşkı yaşayışı hakkında nadir esinlere rast geldim eserlerinde.
I found rare inspirations about the state of man, woman and love among our good people.
Sana rast geleceğimi hiç düşünmemiştim.
I never thought I'd run into you.
Azarías, in aşağı. Umalım da yarın işimiz rast gitsin.
Azarías, come down, let's hope we are lucky tomorrow.
Kansas City'de çalışan bir gruba rast geldiniz mi hiç?
Did you ever run into a group, works out of Kansas City
İç sahanın dışına rast gele mayınlar yerleştirilsin.
One more thing for baseball. Out in the outfield I would have a series of randomly placed landmines.
Tam yerine rast geldi de.
It's coming up on the right.
Her yerde aynı kuraklığa, aynı bayağı ota rast geliyordum.
Everywhere, I came upon the same drought, the same coarse weeds.
Gıcıklara rast gelmişsin.
You just got a couple of creeps.
Bazen rast geliyoruz ama konuşuyoruz, ama pekâlâ, aslında hiç konuşmuyoruz.
Sometimes we agree, but... if we talk, but... well, never really spoke.
- Bir telefona rast gelmedim.
- I couldn't get to a phone.
Vibratörün icadın Victoris dönemine rast gelir, bu alet orgazm olamama, histeri ya da rahim hastalıkları olan kadınların tedavisinde kullanıldı.
( Woman ) Vibrators were invented in Victorian times to provide orgasms as a medical cure for hysteria or womb disease in female patients.
Sen gençsin ve formdasın. ve uzun zamandır mevcut New York'lu hekime rast gelmediğime eminim.
You're young, you stay in shape, and I'll bet you haven't come across an available New York physician in a long time.
İşiniz rast gitmez, Bay Maigrat.
This will bring bad luck, sir Maigrat.
fakat Profesör bu hediyeyi rast gele seçmedi.
But... the professor did not choose this gift at random.
Kulağa nasıl geldiğini biliyorum ; ama bunun rast gele bir formasyon olmasına imkan yok.
I know how it sounds, but this can't be random.
Evimizden yarım blok ötede Yerli Amerikalılar geçidine rast gelme olasılığı ne kadardır sizce?
What are the odds of running into a Native-American-pride parade marching half a block from our house?
- Tabi öyle. Canım, dışarıda postacıya rast geldin mi?
Sweetheart, did you see the mailman out there?
Muhtemelen onunla rast geleceksinizdir.
I'll bet I know where he is, on his way over to his mother
Heykeltıraştır.
She's a sculptress.
Frederica Bimmel'in ölümüyle ilgili bir raştırma yapıyorum.
I'm investigating the death of Fredrica Bimmel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]