Rope Çeviri İngilizce
5,890 parallel translation
Çekme halatı var biraz.
I got some tow rope.
Spor salonunda halata zar zor tırmanıyorum.
I can barely climb the rope in gym.
- Başka bir halat bulmaya çalışacağız.
We'll try to find another rope! There's no time.
Lakin belki de kızını darağacından kurtarabilirim.
But perhaps... I could save your daughter from the rope.
Çünkü altında ki tahtayı kırar ve sen ipin ucunda sallanırken dans ederdim.
'Cause I'd have kicked out that trap door and danced while you hung at the end of the rope.
Bir parça ip alıp, yavrunun ayaklarını bağlayıp dışarı çıkardık.
"We got some rope, " tied it around the foal's legs and pulled it out.
Çizginin etrafında dolanalım hadi.
Let's take a walk around the rope.
Bir mesaj ya da aptal bir bebek daha alırsam, hapishanede çürüyeceksin.
If I get one more text or stupid doll, you're going to be buying your soap on a rope.
Evet, ama bu aptal ipe tırmanma testi.
Yeah, but it's the stupid rope-climb test.
Biliyor musun? İçeri gir, ipin altında dikil, yukarı bak ve şöyle de...
Get in there, stand at the bottom of that rope, stare up and say...
Yarın ipe tırmanma sınavı var.Hiç tüyon var mı?
Oh, hey, hey. Um, I have that rope climb test tomorrow. Any pointers?
Yarın beden eğitiminde şu aptal ipe tırmanma testim var.
I have that stupid rope-climbing test tomorrow in PE.
Ya Nicky ve ben yarın salona girsek ve sana ipe tırmanmada yardım etsek?
What if Nicky and I show up in gym class tomorrow and help you up the rope?
Halat.
The rope.
Gıdıklanmanın halata tırmanmakla ne alakası var?
What's being ticklish got to do with climbing a rope'?
Halata tırman!
Get up the rope!
Geçmek için ipte yükselmek zorundaydım, doğru mu?
I just had to get up the rope to pass, right?
Peki, Max, korkunç halat testinde ne yaptın?
So, Max, how'd you do on the dreaded rope test?
O zaman tıpkı asılmış biri gibi ipin ucundayız.
Then like the hanged man, we are at the end of our rope.
- Halatı kesip geç!
- Cut the rope.
İpi al. İpi suya sok! Bizi karaya yanaştır.
Take the rope, get in the water and pull us to shore.
Gerçekten uzun bir ip veriyorsun.
You really do give a long rope
- Çapayı. Halatı düşürmeden önce mi bağlamıştın?
- You tied the rope before you dropped it, right?
Hoşlandığın biriyle karşılaştığında ilk yaptığın şey onlara yalan söylemek ve sonra diğer insanları da buna zorlamak, öyle mi?
So, your first instinct when you meet someone you like is to lie to them, and then try and rope other people into that lie?
İlk karşılaştığımızdda ipin ucunda sallanan kadından eser yoktu.
To abuse it? By the time you and I met, there was nothing left of the woman hanging at the end of that rope.
Bu iple.
With this rope.
Tanrıyı insanlardan uzak tutmak için ne kadar makyaj ve ışıklandırmalar kullanıldı biliyor musun?
Do you have any idea how much pan-cake makeup and soft lighting it took to get God to work a rope line?
Halatı çek!
Pull the rope!
Faruk sen de oradan tut!
- Faruk! Grab that rope!
İpi getirin.
Get the rope.
Bırakalım oyununu oynasın.
Give him his rope.
Her seferinde biraz daha yukarıdan tut.
Grab up higher on the rope.
Halat biraz baştan savma ama benden başka kimsenin buraya gelmesini istemiyorum.
The rope is sketchy, but... then again, I don't want anybody else ever coming up here.
İpi gördüm!
And I saw the rope.
Çünkü aptal bir halata tırmanamamıştım.
Because I couldn't climb a dumb rope.
Eski beden eğitimi halatını buldum ve astım.
I found the old P.E. rope and hung it up.
Şimdi sana bu halata nasıl tırmanacağını öğreteceğim.
Now I'm gonna teach you how to get up that rope.
Seni bu halata çıkarabilirim.
I can get you up that rope.
Evet, ama ben bu halata çıkmak istemiyorum.
Yeah, but I don't want to get up that rope.
Eve göz kulak olmakla halata tırmanmanın ne alakası var?
What does house-sitting have to do with climbing a rope?
Şimdi, çık şu halata!
Now, get up that rope!
Koç Kotsky... beni şu halata çıkar.
Coach Kotsky... get me up that rope.
Önce ona bir kement atacağız sonra aramızdan birkaç kişiyi ona doğru yönlendireceğiz bir yem.
Well, first, we rope him in with some flash, then we steer them towards a couple of good inside men, a Face.
Ona kemendi burada takacağız.
That's where we rope him.
Tamamdır. Trent, Mulch, Dave, Herpie, Clutch, Pis Ağızlı Halat, Çanlı, Kedi Kadın, Steve.
All right, Trent, Mulch, Dave Herpie, Clutch, Dirt Mouth, Rope, Tingles, Cat Woman, Steve.
Bir ip getir bana Bağla beni bir hayale
♪ Give me some rope ♪ ♪ Tie me to dream ♪ ♪ Give me the hope ♪
- Britta, ip bul.
- Britta, find some rope.
- Bende var.
- I've got rope.
Niçin bu kadar çok ipe ulaşabiliyorsun?
Why do you have so much access to rope?
Damgalanmak ya da asılmak dışında.
Or a rope.
- Halat.
Rope.