Roving Çeviri İngilizce
197 parallel translation
Belki de Kızılderili'ydiler.
Or perhaps it was a roving band of redskins.
Sizin gibi zavallı denizcilerin, her tür göz korkutma kanıtına ihtiyacı var.
Poor roving seamen, the likes of you needs every scrap of scripture he can get.
Ben prairie ayının altındaydım. Yalnız bir melodiyi ıslık çalmak Fitil gözüm onu görmeye geldiğinde
I was under the prairie moon, whistling a lonesome tune when my roving eye came to sight her
Bu soytarilar sarayima sik sik gelirler.
These roving jesters come often to my palace.
Seth Lord'un kontrolsüz gözleri ve ayakları var.
Seth Lord has a roving eye. And foot.
Seninle başıboş olmayacağım artık güzel kız
I'll go no more a-roving with you, fair maid
Başıboş, başıboş
A-roving, a-roving
Başıboşluk benim sonumdu
Since roving's been my ruin
Gezgin-muhabir programı yapıyor.
She's doing a roving-reporter program.
Göçebe bir kumarbazım ben Sürterim sağda solda
I'm a roving gambler Ramble all around
Şey, şu anda gezici muhabirlik yapıyorum ve ben...
Well, I'm a roving reporter now and I...
O sırada tam burada dolaşmaktaydım.
That's where I happened to be roving at the time.
# Gözleri fıldır fıldır bu Casanova'nın...
~ This Casanova sure has the roving'est eyes Ooh, doo-doo-doo-da ~
# Gözleri fıldır fıldır bu Casanova'nın...
~ This Casanova sure has the roving'est eyes Ooh, ooh-be-doo-da ~
Şu deniz gezgini serseriye, Verelim bir rom fıçısı
To that sea-roving bum We'll take a barrel of rum.
Şimdi bir aşk yaşıyorum Deniz gezgini şeytan ile.
Now I'm in love With the sea-roving devil.
Başıboş gezinip av arayan vahşi köpek gibiler.
They're like wild dogs roving about in search of prey.
Başı boş dolaşan bir serseri falan mı?
Is he some kind of roving bum or something?
Adım Shiba. Gezgin bir samurayım.
A roving Samurai named Shiba
Sierra Morena'da acımasız çeteler dolaşır.
Cruel gangs are roving the Sierra Morena.
Eğittiğimiz bu genç yarışmacılar Amerikan yaşam tarzı için gezici birer elçiler.
These fine young competitors that we are training are roving ambassadors for the American way of life.
Fransız askerleri komünistlerin peşine düşmek için kıyı boyunca sahile çıkıyorlar.
French regulars land along the coast in search of roving communist bands.
Pinchcliffe Radyo ve Televizyon muhabiri domuz çiftliği sahibi Archibald Skrimshank detayları aktaracak.
Pinchcliffe radio and Television roving reporter pig farmer Archibald Skrimshank, has all the details.
Farklı yerlerde dolaşıyor.
It's a roving brief.
Ancak yakınımızdaki uygarlıklar bile, bizim gösterişsiz güneş sistemimize rastlamadan,... yıldızlar arasında dolanarak milyonlarca yıl geçirebilirler.
But even nearby civilizations could spend millions of years roving between the stars without ever stumbling upon our obscure solar system.
- Ben başıboş bir kumarbazım ; nasılsınız?
I am a roving gambler ; how do you do?
" Ama bir gün, o durmadan gezdiğim günler geride kaldığında
♫ But someday when my roving days are over
El Dorado'daki karışıklıkta, teröristlerce öldürülen... değerli muhabir, Sandinista geril - lalarının Managua sokaklarını vatandaşlarımız için cehenneme çevirdiklerinin en acı örneğidir.
who has been murdered at the hands of terrorists operating in the barrio El Dorado district. Roving bands of Sandinista hooligans have made the streets of Managua unsafe for our peace-loving citizens.
Açık gökyüzü, göçebe hayat!
The open sky, the roving life!
Gezici hava muhabirimiz, böyle bir gözlemde bulunmuş olan Bayan Josie Floss'la konuştu.
Roving air reporters spoke with Miss Josie Floss, who made just such a sighting.
Bu küçük hanıma gelince, meraklı gözleri çok etkileyici ve ne vücut ama.
As for that little woman with her roving eye... And what a body.
Aylak soyuyla bağlı
By the tie of a roving breed.
Gezinti, gezinti Gezinti benim yıkımın olduğundan...
A roving, a roving Since roving's been my ruin I aim
Bir daha seninle gezintiye çıkmayacağız güzel bayan...
We'll go no more a roving With you fair maid
Hightower, Gower bölgesinde dolaşan bir çete var.
Hightower, there's a roving gang in the Gower district.
Sonsuza kadar dünyayı dolaşıp duramazsın
You can't keep on roving around the world forever.
Erimeden sonra, sanırız ki Roving Bands programı- -
After the meltdown, expect roving bands- -
Parti süresince çok önemli olmayan nöbetler tutulmayacak deniz devriyeleri dahil.
Any watches not crucial shall be secured during the party... ... including the Marine roving patrol.
Bana 3 devriye ver.
Get me 3 roving patrols.
Yol gösterici bir ruh tarafından gönderilmiş, Her delikanlı için bir şarkı, melodi vardır. Mesela gezen bir kurt bir ağaç ya da bir çiçek.
Each young man had a song whose melody was transmitted by a guiding spirit, say, a roving wolf or a tree or a flower.
Zenci bölgesindeki polis, akın akın gelen zencilerle karşılaştıkça sıcak ve dumanlı gecede silah sesleri artmaya devam ediyor.
The rattle of gunfire was heard increasingly... in the Negro section during the smoggy evening... as the police confronted roving bands of rampaging Negroes.
Bizim seyyar görev dediğimiz işi yapacaksın.
You have what we can call a roving commission.
Bizi yok etmek için uğraşan çeteler gördük.
All of them! Roving mobs of vigilantes... Bring out the muties or we'll burn them out!
Aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya geziniyor.
Roving up, roving down
Aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya tüm vücudumda gözlerini hissediyorum.
Roving up, roving down All over my body I feel your eyes
Pekâlâ, Pongo... Şu baygın gözlerin beni bir gün için yeteri kadar belaya soktu.
Well, Pongo... your roving eye has gotten me in enough trouble for one day.
Elleri boş durmaz ama iyi konuşur.
Roving hands, But good cock'n'bull.
Üç devriye parkın her yerinde dolaşıp bela çıkaranların icabına bakacak.
Three roving patrols will wander through the park to take care of any troublemakers.
Çapkın bakışlarla göz kırpan yahut haram bir nefes alan hemen ölüme mahkum edildi.
"'The youth who winked a roving eye Or breathed a non-connubial sigh Was thereupon condemned to die.'"
Meraklı gözler
♪ The roving eye ♪
"Seninle daha fazla dolaşmaya çıkmayacağım," "Hiç dolaşmaya çıkmayacağım" "Refakat etmek için bile dolaşmaya çıkmayacağım"
I'll go no more a - roving with you, fair maid a - roving, a - roving since roving's been my R