English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ R ] / Rım

Rım Çeviri İngilizce

634,774 parallel translation
Sanırım zehirli bir şey verilmiş.
I think he's been dosed with something toxic.
- Sanırım Soçi'ydi.
[Russian accent] I believe it was Sochi.
Sanırım yürütemiyoruz.
I'm not sure we do.
Ve sanırım sen sadece günümüze ait Arnold Schwarzenegger'sin.
And I think you're just present-day Arnold Schwarzenegger.
Şey, ben hazırım.
Well, I'm ready.
Bahse varım geldiği yerde bundan çok vardır.
And I'll bet there's more where that came from.
- Evet, sanırım sürmene izin verebilirim.
- Yeah, I guess I can let you drive.
Dave Matthews'i yumruklama torbasıyla çalışırım dururum.
I've been working my Dave Matthews Punching Bag.
Tamam, sanırım buradaki en sert çocuk kiminmiş göreceğiz.
Okay, I guess we'll see who's got the toughest kid here.
Evet, sanırım öyle.
Yeah, I guess we will.
Evet, Sanırım öyleyim.
Yes, I guess I am.
Haklısın, Sanırım öyle yaptım.
You're right, I guess I did.
Vay be, Sanırım insanların yıllar boyunca bana ayakçı çocuğu gibi davranmalarına göz yumdum, ve üstümden geçmelerine izin verdim.
Wow. I guess I just got ground down by years of people treating me like an errand boy, and I just let them walk all over me.
Sanırım olan şuydu, ona çok saldırganca saksafon çekmiştim Adrian.
And I think what had happened is I'd given him a too-aggressive blowjob, Adrian.
Sanırım arkadaş kalmamızı sağlayan şey, bir sürü oyun oynamamızdı iPad gibi şeylerden önce.
And I think what kept us friends is we had a lot of games that we played, before things like iPads.
Sanırım sadece çok sert oynuyorlardı.
I think they were just playing too hard.
Tatlım, sanırım bir cırcırböceğiniz var.
Honey, I think you got a cricket.
Sanırım bununla ilgili konuşmalısın.
I think you need to talk about it.
- Sanırım bir arkadaş ona iyi gelir.
I think he could use a friend.
Fakat ayak uyduramasam bile, değerli bir ekip üyesi, bir arkadaş olarak kendimi kanıtladım sanıyordum fakat sanırım siz beni her zaman bir ikinci sınıf olarak gördünüz.
But even if I can't keep up, I thought I at least measured up as a-a valued team member, as a friend, but I guess you just, you just always saw me as an inferior.
Ne var biliyor musun, umarım bu vincin çıkışını hızlandırırlar çünkü bu kutuda seninle bir saniye dahi geçirmek istemiyorum.
You know what, I hope they speed that winch up'cause I don't want to spend another second with you in this box.
Hazırım.
I'm ready.
- Lisa için hazır olmayabilir.
Well, I'm not so sure he's ready for Lisa.
Hayır, ben...
No, I'm... Why?
Yazım malzemeleri kaçak maldır.
Writing materials are contraband.
Hazır mısın Diana?
Ready, Diana?
Hayır. Adım Carol.
Um, no.
Aşırıya mı kaçtım?
Dispatch much?
Beni onurlandırıyorsunuz Teğmen, ama başım bağlı.
You do me an honor, Lieutenant, but my dance card is full.
Ne demek istiyorsun... Hayır mı?
What do you, mean, like... no?
Çünkü bu olur. Hayır mı?
Because that happens.
Çok uzun zamandır memleketten uzaktayım ama geri dönmem gerekiyor çünkü kız kardeşim evleniyor.
I've been away from home a really long time, but I have to go back because my baby sister is getting married.
Bir okul saldırısı planladığımı düşünmüşler.
They thought I was, like, planning a school shooting.
Ben de, "Canlı bir kır kurduyla ne yapayım ki?" diyorum.
And I'm, like, "What am I gonna do with a live coyote?"
Parti için eve gittim, okuldan tanıdığım o kızlar oradaydılar ve, "Katherine, uzun zamandır seni görmedik."
I went home for the hen do, and those same girls I knew from school were there, and they were, like, " So, Katherine, we haven't seen you in a long time.
Bence... geleneksel anlamda güzel olmayan bir kadınla "resim çektirmek imajım için çok iyi olacaktır."
I think it'd be very good for my image to be photographed with a woman who is not... traditionally pretty. "
Geçenlerde bir hayır etkinliğine gittik çünkü beni yardım ederken görmesini...
Recently I took her to a charity event, because I wanted her to see me helping...
Bu çocuğa hiç hayır demediğim için iki dakika sonra bir otobüsteydik ve yanımızdaki tavşanın ölü olduğuna giderek daha emin oluyordum.
Because I've never said no to this kid, two minutes later we're on a bus with what I'm surer and surer is a dead rabbit.
"Hayır, gerekmiyor." dedim.
I'm, like, "No, you don't."
Zevki olmamasından endişeleniyorum ve bu bana yansır.
I'm just worried she's got no style and that reflects on me.
Eminim hepsi bunu hakkedecek bir şeyler yapmıştır.
I'm sure they've all done something to deserve it.
16 yıl önce, cinsel saldırıya uğradım.
16 years ago, I was sexually assaulted.
"Cinsel saldırıyı" unutun. Tecavüze uğradım.
Forget "sexually assaulted." I was raped.
Utandığım şey, onu bir sır olarak saklamamdı.
What I am ashamed of is that I kept it a secret.
Tamam, aşırı derecede doğrudan verilen ipucunu aldım.
Okay, I get the incredibly unsubtle hint.
- Şimdi de bir atla mı karşılaştırılıyorum?
Now I'm being compared to a horse?
- Nedime şeysinde garip davranmıyorum, ama garip davranışımın sebebi bilemiyorum, geçen bir kaç yıldır belki yakınlaşmışızdır diye düşündüm.
I am not being weird about the maid of honor thing, I'm being weird because, I don't know, I just thought maybe we'd grown close over the past couple years.
- Beni aydınlatır mısın acaba Sly?
Mind cluing me in here, Sly?
- Tamam, o çeneni derhal kapatır mısın?
Okay, would you just shut it already?
- Hayır, üzülme çünkü hayatımızın önümüzdeki bir kaç dakikası bu salak pon pon kız artık seni rahatsız etmeyecek.
No, d-don't worry because, for the next few minutes of our life, this stupid pom-pom girl won't bother you anymore.
Şimdi, attığımız her safra kilosu, vinç çökmeden bize çok önemli saniyeler kazandırır.
Now, every pound jettisoned can give us extra crucial seconds before the winch falls.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]