Sakallı Çeviri İngilizce
1,130 parallel translation
Önce sakallımı kesecektim, ama sonra fark ettim ki başkalarının da var.
Lovely. I thought of shaving it off, but then I can't shoot the rest.
Kadınlar sakallı değildir.
Women don't have beards.
Tanrının uzun sakallı adamı...
God's the guy with the huge beard...
Hayret, benim oradan da, zenci ve kırmızı sakallı birine benziyordu.
Funny, from where I was, he was a large black man with a red beard.
Bahar dansçıları, hadımlar ve de sakallı kadınlar, geleneksel Aziz Leonardo Günü eğlenceleri işte.
The morris dancers, eunuchs and the bearded women. Traditional St Leonard's Day entertainments.
Aziz Leonardo gününde hadımları hariç tutmak bahar dansçılarını veya sakallı kadınları hariç tutmak gibi bir şey!
To leave out the eunuchs on St Leonard's Day would be like... leaving out morris dancers or the bearded women!
Sakal bıraksam herhangi bir sakallı adam gibi olurum.
When I grow a beard... I'm like any bearded guy.
Ben her zaman Jüpiteri sakallı biri olarak hayal ederdim. ve Juno yuda çok şişman.
I always imagined Jupiter with a beard and Juno much fatter.
Bir zamanlar koca sakallı ve ince bıyıklı bir kadın varmış.
There was once a fat lady with a big beard and a little moustache.
Küba'ya gidip Sakallı'yı mı öldüreceğiz?
Go to Cuba and hit the Beard?
Martıyı besleyen sakallı olmalı.
That would be the bearded one feeding the seagull
- Hayır. Uzun, sıska sakallı bir adamdı.
Big tall skinny guy with a beard.
Bir hafta boyunca, ne pencerenin önünde oturdum, ne o mavi elbiseyi giydim, ne de o sakallı adamı gördüm.
That was a week ago, and from that time I have not sat in the window, nor have I worn the blue dress, nor seen the man with the beard.
Genellikle bir çocuğun ilk inandığı şey... kendi anne ve babasının dışında tabi... beyaz sakallı, ihtiyar amcalara olan güvendir.
Usually, the first time a child believes in something... other than his own mother and father... is when he puts his trust in bearded, overstuffed strangers.
Sirkteki sakallı kadın.
The bearded lady at the circus. [Both Laugh]
Tüm hatırladığım, koca sakallı bir adam.
All I remember is a man with a big beard.
Sakallı rahip de dedi ki...
And the priest with the beard said,
Bana saldıran adam yaşlı ve sakallıydı.
The man who struck me was elderly with a beard.
Sen, sakallı halimi kabullenene kadar, burada kalacağım.
And I will remain here until you accept this beard and all it stands for.
Kovboy gömlekli sakallı adam.
The guy in a beard and a cowboy shirt.
Lan Ro Tapınağının doğusundaki sakallı adam.
The bearded one on the East of Lan Ro Temple.
Sakallı adam karşında mı yaşıyor?
The one living opposite me?
Sakallı adam, bir katil.
The bearded man is a killer.
Şu sakallı adam, bir katil.
That bearded guy is a killer
Gidip, sakallı adamı bul.
Go to find the bearded guy.
Sakallı adam kardeşini öldürdü.
The bearded guy killed your sister.
Ben sakallı kadın.
I'm the bearded lady.
Geri dön, seni şişko, sakallı şıllık!
Come back, you fat, bearded bitch!
Kapıcı onu genç ve sakallı bir evsizle görmüş.
The doorman saw a young bearded derelict taking her away.
Şu bizim sakallı serseri, değil mi?
So the bearded mother, the bum?
Hafif sakallı, Üst üste üç ceket giyip Küçük file taşıyan...
Women with little wispy beards who wear three overcoats and carry little bags of string.
Sakallı bir adam.
Some guff, with a beard.
Kesinlikle... iri, sakallı, mala vuran, sevişken Oscar, bayanların korkulu rüyası.
Exactly... big, bearded, bonking, butch Oscar, the terror of the ladies.
Anam bana, sakallılara sakın güvenme, dedi efendim.
My mother told me never to trust men with beards, sir.
Sakallı Kadın'dan haberim var ama, "Baştan Ayağa Kıllı Kadın" açıkçası bize pek uymaz.
I've heard of The Bearded Lady, but the All-Over Body Hair Lady frankly just isn't on.
- Sakallı kadın çok uyduruktu.
- The bearded lady was so fake.
Sakallı adam, onun ne işi var orada?
The man with the beard, what's he got to do here?
Şimdi de sakallılar bir tarafta bıyıklılar bir tarafta oturdu.
Now you've got all the ones with beards on one side and all the moustaches on the other.
- Sakallı deniz tarağı!
- Bearded clam!
Sakallı adama sattım!
Sold to the man with the beard.
Hey Martin, hadi sakallı kadını görmeye gidelim.
Let's go see the bearded lady.
Bankadaki soyguncunun sakallı, zırlayan bir adam ya da sarışın birinden öte olduğunu düşünmek fazla saplantılı olurdu. Neler buldunuz?
Knew we'd be too obsessed by the perpetrator inside the bank to see much more than a beard or a blond or a whiny jerk.
Kırış kırış ve beyaz sakallı olacak.
He'll be all wrinkled with a white beard.
Sakallı ve şapkalı bir adam...
A man with a beard and hat...
Sakallı adamı görüyor musun? Ah, Tanrım.
See the man in the beard?
- Evet kel ve sakallıydım.
I was bald, with a beard.
Bütün silahlarımızı! Küba'yı kurtaracaksak o pis sakallıyı gebertelim!
He was by himself as usual, appeared to be having lunch.
Şu kızıl sakallı olan.
The one with the red beard.
Onu kitapçıdaki televizyon tanıtımında gördün. Sakallı olan.
You saw him in that TV blurb in the bookstore... the one with the beard.
Sakallı mı, sakalsız halim mi?
Do we fight or do I put on my beard?
İkinci bakışımda, arkamda sakallı bir adam farkettim.
At second glance, however,