Sample Çeviri İngilizce
5,377 parallel translation
Bay Galton en iyi örnek için bir baskı mürekkebi tavsiye ediyor.
Mr. Galton recommends a printer's ink for the best sample.
Şimdilik, bir örnek.
For now, a sample.
Adamımız uygun bir DNA örneği bırakmadı, ama işini belli etti.
Our man did not leave a suitable DNA sample, but he did sign his work.
Şimdi senin dna örneğini ekliyorum.
Now I'm adding a sample of your dna.
Analiz edilemeden önce örneği alıp fabrikanın icabına bakmayı başardık.
We retrieved the sample before it was analyzed. We took care of the factory too.
Ivy'nin biyopsi sonuçları çıkmak üzere.
Ivy's biopsy sample's on its way to path.
Örnekteki bir şey özüt çıkartmanı engelledi değil mi?
Something in the sample screwed up your extraction, didn't it? Mm-hmm.
Özüt alamamamla Cleopatra'nın ne alakası var?
What does my screwed-up sample have to do with Cleopatra?
Örneğin içinde yüksek oranda Magnezyum, bromit, katran, kalsiyum ve potasyum vardı.
The sample contained a particular proportion of magnesium, bromide, bitumen, calcium and potassium.
Hayır, sadece kan ve idrar örneği ile yapılıyor. Hızlı ve basit. Eğer bu konuda tedirginsen seninle gelirim.
No, it's just, like, a blood and urine sample.
Sana bir numune vereyim.
I'll give you a sample.
Radar sinyali emici boya yapıyorlar ve bize numune lazım ama bunun için üretim katına inmen gerek.
They make radar-absorbent paint, and we need a sample but you would have to get on the shop floor.
Radar sinyali emici boya yapıyorlar ve bize numune lazım.
They make radar-absorbent paint, and we need a sample.
Bana verdiğiniz örnek.
The sample you gave me.
Bulmak için elimden geleni yapıyorum ama odamdan çıktıktan sonra örnek adeta yok olmuş.
I'm doing whatever I can to track down its whereabouts, but... as soon as the sample left my office, it's as if it simply vanished.
Max'e örneğin hepsini vermiş olsaydım üzülürdüm.
I would be upset if I gave Max the whole sample.
Bu örnek Dr. Akley'nin kullanması için.
This sample is at Dr. Akley's disposal.
Sözde bana plütonyum örneği verecekti.
I was supposed to pick up the plutonium sample.
Sadece bir örneksin, ona söyle.
Tell him, you're just the sample.
Molly'nin kan örneğini yok etmeye kalktı.
She tried to destroy a sample of molly's blood.
Peki ya kan örneği?
And the blood sample?
Molly'nin hamileliğini gizlemek- - Kan örneğini yok etmek- -
Concealing molly's pregnancy, Destroying her blood sample.
Küçük bir örnek.
It's a small sample.
Maktulden numune mi alacaksınız?
You're going to retrieve a sample from the victim?
Cam, Maya Zinkow'un cesedinden işe yarar bir sperm numunesi aldı ve kime ait olduğunu buldu. - Tahminimce Kessler değil.
Cam got a viable semen sample from Maya Zinkow's remains and she got a DNA match.
Blaire Watson'daki sperm örneği Norman Bates'inkiyle eşleşti.
The semen sample in Blaire Watson matched Norman Bates.
Norman Bates'in sperm örneğinin eşleşmesi Blaire Watson'un öldürüldüğü gece onunla ilişkiye girmesi ve bizden başka kimsenin bilmemesi konusunda.
About Norman Bates, and the fact that his semen sample matched, that he had sex with her the night that she was killed, and nobody but us knows about this.
Bir kişiye söylersen, yasadışı olarak suçlu veri tabanından eşleşme aradığın için seni en yüksek ağaçtan sallandırırım.
You tell anyone, and I'll hang you from the highest tree for illegally running a sample through the criminal database.
Burun kemiğinin önünü temizledim ve örneği Abby'ye gönderdim.
I-I swabbed the anterior nasal passage and sent the sample up to Abby.
Analiz etmeye göndermek için biraz örnek alıyorum, tatlım.
Just taking a little sample so we can send it away. And get it analyzed, dear.
Bakın, kan örneği almam gerekiyor, hem yaralarınızdan hem de rahminizden.
Um, listen, I need to take a-a blood sample, as well as a swab of your, uh, your sores and also your cervix.
Bu sadece bir örnek.
This is just a sample.
Garajından çıkan çamur, kendi arazisindekiyle uyuşmadı.
The dirt sample we found in Scott's garage is not consistent with the soil on his property.
Susie'ye, karısının öldürüldüğü sabah Alan'ın birlikte olduğu hastanın kanını incelettim.
I had Susie take a blood sample from the patient that Alan was with the morning of his wife's murder.
Sanırım benden bir DNA örneği almasını istemiş.
I think she wanted him to get a DNA sample from me.
Molly'nin hamileliğini gizlemek, kan örneğini yok etmek- -
Concealing Molly's pregnancy, destroying her blood sample.
Örnek ya da başka bir şey al.
Get a sample, or something?
- Sana örnek getireceğiz.
- We will get you your sample.
Geri dönüp doku örneği alacağım. Sonuçlar birkaç güne elimizde olur.
- So, I'll be back to take a tissue sample, and we'll have the results in a couple of days.
Ama ürün denemedin değil mi?
But you didn't sample the product.
- Örnek için.
- Taking a sample.
Sayın Yargıç, biz sadece dava esnasında kullanılan DNA örneklerine karşı Jared Bankowski için yeni bir DNA incelemesi yapılmasını istiyoruz.
Your Honor, we simply ask that a stay be ordered and a new DNA sample of Jared Bankowski be tested against the originals used at trial.
- Neden DNA örneği almamıza izin vermiyorsun?
Why won't you let us take a DNA sample?
- DNA örneği almak 20 saniyeden kısa sürecek.
The DNA sample, it'll take less than 20 seconds.
Elimizde doku örneği olmadan Marcella'nın zehirlendiğini kanıtlayamıyoruz ama bu ilginç.
While we can't confirm Marcella was poisoned without a tissue sample, this is interesting.
Elimizde ceset yok ama belki Dr. Cabrera kurbanın zehirlendiğini kanıtlayabilecek bir kan örneği saklamıştır.
Now, in the absence of a body, Dr. Cabrera may have a leftover blood sample proving our victim was poisoned.
Kadının zehirlendiğini kanıtlamak için elimizde bir doku örneği olması lazım.
In order to prove the poisoning, we have to have a tissue sample.
İşe yarar bir doku örneği alabilmek için buzu çözerken dikkatli olmak gerekiyor.
I have to thaw her out carefully, or I'll ruin any chance I have at a decent tissue sample.
- Saç örneği olmaz mı?
Well, what about a hair sample?
Ben de senin gözlem yeteneğini öven referans mektupları yazıyordum.
Now, I have already written several sample letters of recommendation praising your powers of observation.
Bir örnek aldım.
I've got a sample.