English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ S ] / Santa cruz

Santa cruz Çeviri İngilizce

195 parallel translation
Santa Cruz'da sokak ortasında bir ceset bıraktın.
You left a dead man in the street in Santa Cruz.
Ben Brigade'in beni Santa Cruz'a götürdüğünü söyleyin.
Tell'em Ben Brigade's takin'me to Santa Cruz.
Öyleyse beni Santa Cruz'a götüremeyeceğini biliyorsundur.
Then I guess you know you ain't gonna get me to Santa Cruz.
Geceyi geçirecek misiniz, yoksa Santa Cruz'a mı gideceksiniz?
You staying for the night, or going to Santa Cruz?
Santa Cruz'a gittiğimizi söylemiş miydim?
Did I say I was goin'to Santa Cruz?
Santa Cruz'dan ayrılalı beri düzgün, sıcak bir yemek yememişlerdir.
They ain't had a meal hot or square since they left Santa Cruz.
Seninle Santa Cruz arasında böyle lök gibi oturuyor olması tepeleri aşmayı bir hayli güçleştirecek, öyle değil mi?
What about him? Well, him sitting out there between you and Santa Cruz, kinda makes the hill higher to climb, doesn't it?
- Santa Cruz'a gidecek.
- He's going to Santa Cruz.
- Üç günde Santa Cruz'a varırız.
- Leaving? - Three days'll put us in Santa Cruz.
Santa Cruz'da İncil satan birinden öğrendik.
A fella selling'Bibles over in Santa Cruz told us.
Ama, Billy'yi güvenle Santa Cruz'a götürebilecek biri varsa, o da sensin.
But, if anybody can get Billy safe to Santa Cruz, it's you.
Bir an önce Santa Cruz'a ulaşmak için acele etmesi gerekirdi.
It seems he'd be more in a hurry to get to Santa Cruz.
Billy'yi Santa Cruz'a bir götürdük mü aftan yararlanırız ve bir daha da asla, asla arkamızı kollamak ya da elimizde silahla uyumak zorunda kalmayız.
So, we get ole'Billy Boy back to Santa Cruz and be just that close and never... Never havin'to look over your shoulder again and sleep with a gun in your hand.
Delikanlıyı Santa Cruz'a götürdüğünüzü söylediler.
They told me why you're taking the boy to Santa Cruz.
- Şu tepeyi aştık mı, Santa Cruz'dayız.
- Top of that hump, we'll be in Santa Cruz. - We?
Onu Santa Cruz'a götürmek için yola koyuldum bir kere.
I set out to take him to Santa Cruz. I full intend to do it.
- Sabaha Santa Cruz'da olurlar.
- That'd put them in Santa Cruz by morning.
Sabaha Santa Cruz'dayız.
I'll have you in Santa Cruz by morning.
Zaten beni Santa Cruz'a götüremeyeceksiniz.
You ain't going to get me to Santa Cruz anyway.
Yarın Santa Cruz'da olacağız, değil mi?
We'll be in Santa Cruz tomorrow, won't we?
Santa Cruz'a ulaşamayacak.
He won't be going all the way to Santa Cruz.
Çok eskiden, Santa Cruz'da Şerif olarak görev yapıyordum.
Long ago I was the Sheriff of Santa Cruz.
Whit'e Billy'nin atını yakalatsan iyi olur, yoksa Santa Cruz'a kadar yürür.
Better get Whit to catch up Billy's horse, unless you want him to walk to Santa Cruz.
- Santa Cruz'a mı gideceksiniz?
- Will you be going on to Santa Cruz?
Böyle birşey geçen sene Santa Cruz'da olmuştu.
Something like this happened in Santa Cruz last year.
bayan Bundy Santa Cruz ile ilgili birşey dedi.
Mrs Bundy said something about Santa Cruz.
Dün Santa Cruz'u ele geçirdik.
Yesterday we captured Santa Cruz.
Santa Cruz Hastanesi!
The Santa Cruz Hospital!
El Paso'dan pek uzak olmayan Santa Cruz adında küçük bir kasaba var.
Not far from El Paso there's a little town, Santa Cruz.
Yarın, Blackie, Chico, Paco... ve sen, amigo... Santa Cruz'daki bankayı soyacaksınız.
Tomorrow, Blackie, Chico, Paco... and you, amigo... will rob the bank in Santa Cruz.
Şimdi Santa Cruz'da olmalılar.
By now they should be at Santa Cruz.
Santa Cruz'daki bankayı soydular!
They've robbed the bank at Santa Cruz!
Bu planın sadece Santa Cruz parçasını biliyorduk.
We only knew the Santa Cruz part of this plan.
Indio Santa Cruz'a 4 adam gönderdi.
Indio sent four men to Santa Cruz.
Santa Cruz'dan çıkarken, El Paso'ya yöneldik ama bizi her yerden kuşattılar.
After Santa Cruz, we headed for El Paso and they hit us from all sides.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil.
The quarter of Santa Cruz. You're a red carnation.
Santa Cruz mahallesinde, sen kırmızı bir karanfil. Sen benim tanrıçam. Beni yakan bir öpücük verdin.
In the Santa Cruz quarter, you're a red carnation, you're my goddess, you gave me a burning kiss.
Santa Cruz, Santa Barbara, Büyük Los Angeles bölgesi.
Santa Cruz, Santa Barbara, the Greater Los Angeles area.
Yardımcılarım sizi helikopterle... Santa Cruz'a götürür.
My associates can escort you to my chopper to take you to Santa Cruz.
Neden planladığın gibi Santa Cruz'a gidip... birkaç gün dinlenmiyorsun?
Why don't you take a couple of days and go on to Santa Cruz... like you planned?
- Santa Cruz'a varır varmaz sizi ararım.
- I'll call you as soon as I get to Santa Cruz.
Saldırdıklarında Santa Cruz'da bulunuyordum.
I was up in Santa Cruz when they attacked.
La Jolla'da, Laguna'da, Newport Beach'te ve Santa Cruz'da.
We got La Jolla, Laguna, Newport Beach, Santa Cruz.
Santa Cruz'da mı?
Santa Cruz?
Santa Cruz'daki Oceanside Tenis Kulübü'nde.
At the Oceanside Racquet Club in Santa Cruz.
Santa Cruz'dan para karşılığında seks yaptığınız için kovulmadınız mı?
Isn't it true that you were fired in Santa Cruz for selling sexual favours?
Santa Cruz'da, Del Mar Lane 1326 numarada.
At 1326, Del Mar Lane in Santa Cruz.
Ve bu olaylar, Santa Cruz sahilindeki evinizde... 21 Ocak 1984 gecesi... Baker Sahili'ndeki cinayetler işlenmeden 18 ay önce oldu, öyle mi?
And these events took place at your beach house in Santa Cruz on January 21, 1984 18 months before the murders at Baker Beach?
Bayan Jensen... 1983 yılının ocak ayından ekim ayına kadar... Santa Cruz'daki Oceanside Tenis Kulübü'ne üye miydiniz?
Ms. Jensen were you a member of the Oceanside Racquet Club in Santa Cruz from January to October, 1983?
Onu Santa Cruz olayından da sorumlu tutmak için mi?
To tie him into the Santa Cruz crime?
O yüzden ilk suçu Santa Cruz'da işledi.
That's why he did the first crime in Santa Cruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]