Sayılmaz Çeviri İngilizce
14,370 parallel translation
Hayır, aldatma sayılmaz, zaten birlikteyiz sayılır.
No, it's not cheating, since we've already been together.
- Fena sayılmaz.
- That's about right.
Hiçbir zaman kaçırma sayılmaz.
It never becomes kidnapping.
Tam emekli oldum sayılmaz gerçi.
Haven't exactly been put out to grass.
Onun suçu sayılmaz.
Well, it's not really his fault.
Pek sayılmaz.
Not really.
Pek iyi sayılmaz.
A little too convenient.
Pek sayılmaz.
Uh, not exactly birds.
Yığmak temizlemekle aynı şey sayılmaz...
Piling's hardly the same thing as cleaning up.
- Pek sayılmaz.
- Not really.
Pek sayılmaz.Selam Ronnie.
Not really. Hey, Ronnie.
Ama benim yattığım 30 gün şu D'angelo'yu dinlerken geçirdiğiniz zor zamanla karşılaştırıldığında hiçbir şey sayılmaz.
But my 30 days is nothing compared to the hard time you just served listening to this guy, D'Angelo.
Sayılmaz.
Not really.
Sayılmaz mı yoksa hayır mı?
Not really or no?
- Pek sayılmaz.
Not exactly.
Hayır, pek sayılmaz.
No, not particularly.
Yüzde 80 bize göre fena sayılmaz gibi.
Listen, 80 % sounds about right to us, to an officer.
- Evet, fena sayılmaz.
Yeah. Not too bad, huh?
Görünüşü fena sayılmaz.
And he is not bad to look at.
Pek sayılmaz. Size taksi lazımdı, değil mi?
You needed a taxi, no?
Sarhoş hatun, hatundan sayılmaz dostum.
Drunk pussy not pussy, man.
- Bir ordu sayılmaz değil mi?
- It's hardly an army, is it?
- Hayır, pek sayılmaz.
No, not really.
- Hayır, pek sayılmaz.
Uh, no, not really.
Kendi silahımızın olması henüz yasadışı sayılmaz.
Well, it s not illegal to own weapons in this country yet.
Ama beyaz yaka suçları sayılmaz!
Okay, white-collar crime doesn't count!
Hayır, sayılmaz.
No, it does not.
Sayılmaz.
It does not.
Bu korkaklık sayılmaz.
This is not cowardice.
Söylediğim gibi bir terfi sayılmaz.
Wasn't so much a promotion, like I said it was.
Tatlı bir tavşanlık bir yer sayılmaz.
It's not exactly a place for a cute little bunny.
- Pek sayılmaz.
- Not quite.
En iyi işim sayılmaz.
Not my best work.
Pek iyi sayılmaz.
Not good.
- Turne bile sayılmaz, değil mi?
- It's not really a tour, though, is it?
Hayır, pek sayılmaz.
Nah, not really.
Tokyo pek de yakın sayılmaz.
Tokyo isn't exactly the next town over.
Annem der ki, yemekte lokma sayılmaz.
Ma used to say : Don't weigh the food you're eating.
Kavgada da adam sayılmaz.
Don't count the guys you whack.
Kaydetmezsen sayılmaz Sydney.
Sydney, it's not gonna count unless you film it.
Kaydetmezse sayılmaz, kaydetmesi gerek.
It doesn't count unless she films it, she has to film it.
- Çocuk sayılmaz ki o.
She's not really like a kid.
- Pek benim tarzım sayılmaz.
- It's not my kind of place.
Daha önce savaş muhabirliği yaptın mı? Pek sayılmaz.
So, you've been embedded before, then?
Kasten yapılan sayılmaz dostum.
Dunno if self-inflicted counts, mate.
Pek sayılmaz.
Not much.
Pek sayılmaz.
Mmm, not really.
- Hayır, sayılmaz.
- No, not really.
- Pek sayılmaz.
Not much.
Şunu söylemeliyim ki, bu inanılmaz.
Let me say this. It's amazing.
- Siz de okulun bir parçasısınız. - Tam olarak sayılmaz.
I met with professor Sayantani Dasgupta who is also a pediatrician and mother.