Saçım Çeviri İngilizce
8,274 parallel translation
Gel de saçımı bitir.
Come and finish my hair.
Galiba saçım dökülmeye başladı.
I think I might be thinning up there.
Kulaklarım biraz daha küçük olsa, saçımı anında böyle kestirirdim.
If I had smaller ears, I'd have that haircut in a second.
Saçımın kısa olma nedeni de buydu.
It's also why my hair is short.
Burada da saçımın içinde seninkilerden birini buldum.
Oh, and here... is one of yours I found in my hair this morning.
Çünkü sadece saçımı kestirmeyeceğim.
Because I'm not just getting a haircut.
Farklı kıyafetler giyiyorum, ve saçımı da kestim.
I'm just wearing different clothes And I cut my hair.
Bugün gelip saçımı yapacaktı, gelmedi.
You know, he's supposed to show up today and do my hair, and he didn't.
Saçımı yapmaya gelmedin.
You didn't show up to do my hair.
Bana tekrar zarar vereceğinden çok korktum. İşimden istifa ettim. İsmimi değiştirdim, saçımı boyattım.
I was terrified he was gonna hurt me again, so I quit my job, changed my name, dyed my hair, and moved.
- Resmimi mahvedip saçımı çekti.
He ruined my picture and pulled my hair!
Tanrımm. Biliyorum, Saçım. Joy, bu sen ve senin ne kadar kötü göründüğün hakkında değil.
Apropos of nothing, Melanie, when was the last time you got laid?
- Fotoğraf istiyor. - Saçım nasıl?
HE'S ASKING FOR A PICTURE.
önce saçımı çekti sonrada vurdu ve beni iterek tekme attı.
Well, first he smacked me in the head and then he kicked me.
Saçım nasıl?
How's my hair?
Saçımı kesip güzel kıyafetler alacaklarını söylediler.
They wanted me to cut my hair, dress nice.
Saçımı kestirmenin verdiğim tek kötü karar olmadığını düşünmeye başladım.
I'm beginning to think that this haircut wasn't my only bad idea.
Sayı yaptığım anda kaskımı çıkarıp elimi saçımdan geçirirdim.
Score a touchdown, whip the helmet off, run my hand through my hair.
Hepimiz öyle ama peruğumu kaybettim ve saçım da olmadığından...
We all do, but I lost my wig, and I don't have any, so...
Uzun saçım ve kovboy çizmelerimle dayak yemediysem onun sayesindedir.
All of a sudden I didn't get my ass kicked because I had long hair and cowboy boots.
Hailey, saçımı dinleyebiliyor musun?
Hailey, can you hear my hair?
Saçımı kes.
Cut the hair.
Eğer bu albümünde yer alacaksa saçımı düzeltmek istiyorum.
If this is going in your scrapbook, I want to fix my hair.
Hayır saçım peruk değil.
This is not a wig.
Saçım gerçek.
It's real.
- Saçını kesmenin zamanı mı şimdi?
And you decide it's time for a haircut?
Kısacık bir kestirmeden sonra dart tahtasına branşları yazıp branşımızı seçmeye ne dersin?
What do you say we grab a quick nap, then slap six majors up on a dartboard and pick whatever we hit?
Tam bir ikiz değildi ama büyük bir kist gibiydi. Saçı ve dişleri vardı. Sen hiç susmaz mısın?
It wasn't, like, a full twin, it was just like a big cyst but it had teeth and hair and...
Tabutta bulduğun saç öğreninden, DNA sonuçlarını aldın mı?
Did you get DNA results on the hair you found in the coffin?
Saç telinden ulusal veri tabanında DNA testi yaptır, % 97 veya üzeri eşleşme olursa bana haber ver, tamam mı? Pekâlâ, dinle.
All right, listen.
Neden bu kadar erken çıktığımızı anlamıyorum eğer tek yaptıracağım bir saç kesimiyse.
I don't know why we're leaving so early if you're just getting a haircut.
Birbirimizin saçını falan mı yapacağız?
Are we gonna do each other's hair next?
Hani saçı bigudilenmiş olur "Hazır değilim." der.
Where the person's hair is in curlers? You know, "I'm not ready!"
Saçını mı yapacaktım?
Oh, was I supposed to do that?
Yaptığım onca saç arasında en sevdiğim onunki.
Well, that's not... And she is my favorite of all the heads I've ever done. - Aw!
Saçımı mı kokladın?
Did you just smell my hair?
Tanrım, nasıl bir saçı vardı öyle, harikaydı.
Yasiel! God, that hair.
- Tanrım, saçın çok leziz.
Mmm. God, your hair is delicious.
Saatinde hâlâ arkadaşımın saçı duruyor.
You still got my friend's hair in your watch!
Saçının rengini daha da mı açtın?
_
Demek istediğim, onu tanıdığımızdan beri, hep aynı saç rengine sahip... İşte benim kızım!
So, you've heard about my new HBO detective show, right?
Şey, sen de Joy asla saçını değiştirmez demiştin. - Victoria. - Oh, lütfen.
Sorry I'm late, Joy.
Biliyor musun joy, saçına alışmaya başladım.
Half a point? No.
Saçını mı yıkadın?
Did you wash your hair?
Saç mı onlar?
Is that more hair?
Ve saçını böyle çok beğendim.
- And I'm loving the hair.
Etrafa filmler saçıp "acaba tutar mı" umuduyla çıkmadık bu yola.
Quesada : We don't just go out there and throw movies against a wall and hope it's a hit.
Biraz önce o sahte doktora saç ektirme olayını mı sordun?
Did you just ask that fake doctor about hair plugs? No!
Hayır, asıl komik olmayan şu kalan kısacık ömrümün her bir son saniyesini hastanede geçirmek zorunda olmam o hastane konusuyla, hastane çalışanlarıyla, hastane yemekleriyle kefaletle serbest kaldım...
No, what's not funny is that I have to spend every last minute of my very short life span in a hospital- - hospital smell, hospital people, hospital food- - so... I bailed, and...
Baktığım her yerde saçı olan insanlar var.
Full heads of hair everywhere I look.
Hemşire Jackson, Charlie ve saçın mı tekrardan uzuyor?
Nurse Jackson, Charlie, and your hair's growing back?