Senti Çeviri İngilizce
177 parallel translation
Yirmi beş mi? Nereden bulacağım yirmi beş senti?
Where am I gonna get a quarter from?
- Üç senti mi istiyorsun?
- You want your three cents? - Yeah.
Eğer istersen senin için yirmi beş senti aşırabilirim.
Look, if you want, I can snitch that quarter for you.
Sanırım kadın yat gibi bir şey dedi, ama onca yol için sadece 10 senti reva gören birinde sanmıyorum ki yat olsun.
I suppose she means "yachet." But I don't see how no gentleman can give me a dime... from New York to Jacksonville can have a yachet.
Hep cebinde iki dolar, yedi senti olan birkaç avanağı alıyorlar.
Always picking up some cluck with two dollars and seven cents in his pocket.
Her senti biriktirdim.
I save every penny.
Tam burada dur.şimdi on senti ona verin.
Miss Smith, give him the dime.
On senti kumbaraya at denizci.
Drop the dime in the box, Sailor.
Banka soygunun her senti için benim onluğu gönder diğer işlerini yapmadan önce.
Send back my ten per cent of that bank robbery before you go on to your other jobs.
Yerlerde sürünen, dövülmüş ve hırpalanmış bir kızdı o Onu soyan gözü dönmnüş adamlara Hayatının her senti için sana bir onluk verdi!
A girl who was lying on the floor, outraged and butchered by the man who took that from her and gave it to you for ten per cent of her life!
Her senti geri alacağız.
We're gonna bring every cent of it back.
50 senti düşünme ve oradan devam et.
Leave the 50 cents out, and go on from there.
Sen ve arkadaşın yüzünden on senti bile kalmadı.
Thanks to you and your friend, he hasn't got a dime.
Sonra ihtiyacın olduğunda 75 senti ararsın.
Then you'd have six bits when you need it.
Dediğim gibi, komşu, 40 senti unutalım.
Like I said, neighbor, let's just forget the 40 cents.
Oh, hayır, Charlie, 40 senti unutmak istemiyoruz.
Oh, no, Charlie, we don't want to forget the 40 cents.
Üç kere vuran 5 senti kazanır!
Three balls for a nickel!
- Önemli olmasa her hafta 7 dolar 50 senti sokağa atmış olurdum.
- If not, I wasted a lot of 7.50s a week!
Eline geçen her senti kumara yatıracağını biliyorum, çünkü istediğin şey o motor.
I know that every cent you get your hands on you'll gamble away, because it's that motor you want.
75 senti vermesem olmaz mı?
Couldn't I leave out the 75 cents, maybe?
Herbir senti aldın mı?
Have you taken every cent of it?
Hayatta biriktirdiğimiz her senti elden çıkardın.
You've thrown away every cent we've saved in this world.
Anne ve babası ameliyat parasını ödeyememiş, ben de 27 senti onlara vermedim.
Parents couldn't afford to pay for the operation, so I kept the 27 cents.
Elinizdeki her senti almak üzereyim.
I'm about to take you two guys... for every dime you got.
Oyna yada kes sesini - 50 senti bana yaz.
Give me 50 cents.
Tabii 35 senti saymazsak...
To live for ever?
Beş senti buraya bırakıyorum Mattie.
And I got the nickel here, Mattie.
42 senti unuttun.
You forgot the 42 cents.
50 senti kaptın.
You got 50 cents.
Kızın iki tane 10 senti, bir kibrit kutusu ve bir 5 senti var.
She has two dimes, a matchbox and a nickel.
5 senti masa üstünde bırakıyor.
She leaves the nickel on the table.
Evet anladınız anlamasaydınız 5 senti sormazdınız.
Yes, you do... or you wouldn't have asked about the nickel.
Kızın iki tane 10 senti, bir kibrit kutusu ve bir de 5 senti var.
She has two dimes, a matchbox and a nickel.
5 senti masa üstünde bırakıyor. 10 sentleri çantasına geri koyuyor. Eldivenlerini sobaya götürüyor, sobayı açıp eldivenleri içine atıyor.
She leaves the nickel on the table, puts the two dimes back into her purse, takes the gloves to the stove, opens it, puts them inside.
Her sterlini, şilingi, senti ve zerzavatı.
Every last pound, shilling, penny and farthing of it.
- 5 senti istemiyor musun? - Hayır.
- You don't want the nickel?
23 senti olan var mı?
Anybody got 23 cents?
- Ben 5 senti alırdım, Samuel.
- I'd have taken the nickel, Samuel.
Elime geçen her senti kostümlere yatırırdım.
Every cent I had, I spent on costumes.
On bir senti var baba.
She has 11 cents, Dad.
70 senti Yeni Ahitlerin tutarından düşün. İkisini de istiyorum.
Use the 70 cents toward the price of the New Testaments... both of which I want.
Dört dolarınız elimize ulaştı. 12 senti hesabınıza yazdık.
Your $ 4 arrived safely... and we have credited the 12 cents to your account.
Aldığı her senti geri verecek.
He'll pay back every cent.
Diğer 4 senti bana yarın ödeyebilirsin.
You can pay me the other 4 cents tomorrow.
Kazandığın her senti de kendine saklarsın.
Is dinner ready?
- Kıçımın on senti!
Ten pence my ass!
75 sent mi? 75 senti ne yapayım ben?
What the hell am I gonna do with 75 cents?
O uçağı yapmak için hayatımızın üç yılını ve cebimizdeki her senti verdik.
Listen here, buddy, building that plane took three years and every cent we had.
Evet ve o 25 senti de peni olarak al.
Yeah, and get that 25 cents in pennies.
10 SENT BOZUk PARA VERİNİZ 10 senti olan var mı?
Has anybody got a dime?
Edward Maloney'nin sahip olduğu her bir senti orada görüyorsunuz. Şimdi eğer işi istiyorsanız, aldınız.
Now, uh, if you want the job, you take it.