Shade Çeviri İngilizce
1,599 parallel translation
Belki sadece gölge yapmak için orada.
Maybe it's here... to provide shade.
Onun gölgesine uzanıyorum.
I lie in his shade.
Peki. O zaman bu çekimler bitince biraz gölgeye geçsek iyi olur.
Well, we'd better move into the shade after these shots though.
Ancak tam burada, gölgede oturmuş muhteşem bir kararlılığa sahip kızımla sohbet ediyor ve bu anın keyfini sürüyorum.
But right now, I'm sitting here in the shade having a conversation with my wonderfully feisty daughter, and I intend to enjoy this moment to the fullest.
Ne güzel bir sabah giysisi. Bu bir siyahın gölgesi mi?
What a pretty mourning dress What shade of black is that?
Bu seninkinin gölgesi değil mi?
Same shade as yours
Ahıra gir, Çavuş.
Step into the shade, Sergeant.
Beline vurur gölgesi Dalar hayale balkonunda
~ ~ With the shade upon her waist, she dreams on her balcony. ~ ~
"Armando kıza sorar," Mavi "nin hangi tonu?"
Armando asks her, "What shade of bleu?"
Yeni ayın geçmesine izin verme ayrılığımızın bitme vaktidir.
"The dark night of separation doesn't end." "All the colours of life are lost in this shade of separation."
Hayatın bütün renkleri soldu.
"All the colours of life are lost in this shade of separation."
Hayatın bütün nimetlerine sahip olasın, gökyüzü başının üzerinde... Avlunda bileziklerin sesi hiç eksik olmasın.
"May you have an abundance of life's blessings under the shade... of the nurturing sky!"
YASAK GÖLGE
THE FORBIDDEN shade
Sanırım tedavisi pek mümkün değil.
This shade in liver is serious. I'm afraid it's an incurable damage.
Yaz güneşinde üzerine gölge olacağım.
In summer's sun, I'll give you shade.
Gel gel seni çok seviyom gel gel.
I really like you. I'II put you in the shade.
Sen biliyor musun ben seni çok seviyorum. Gel gel seni aşağıya götüreyim.
I'm putting you in the shade, under the tree.
Peki ya bu sayfayı defterimden yırtıp da Tokyo'ya gitseydim ne yazdığımı anlamak için, boş sayfaları kalemle kim karalayacaktı?
What if I tore this page from my notebook and went to Tokyo... Who would shade my blank pages with a pencil to discover what I wrote?
# Bir manolya ağacının gölgesinde #
In the shade of a magnolia tree,
Rengi çok güzel.
It's a very nice shade of red.
Ve Steve de müthiş bir kardeş. Snickerslarımı donduruyor, dışarıda bana bir gölge gibi eşlik ediyor.
And Steve's been a super little brother - freezing my Snickers, sticking me in the shade outside.
Güneşten bunalanlar, kulaklarının gölgesinde serinliyo mu?
Do herds of animals use them for shade?
Renk tanımlayıcısını kullanıyoruz, ve şimdi de önceden hazırlanmış algoritm ile üretim aşamasında verilmiş diğer tüm renkleri siliyoruz, böylece bize yalnızca aradığımız iz kalıyor.
That's the shade we use for the color identifier. and now the preprogrammed algorithm is just removing all the other colors from the fabric, and we're left with just the print.
Ve elimizdeki kırmızı örneğe göre diyebilirim ki sizin aradığınız dünyanın en hızlı dört kişilik spor arabası ;
And given the unique shade of red, I'd say that you're looking at the world's fastest four-seat coupe :
Oldukça gölgeli bir ruz, çok hoş.
That's a great shade of lipstick, so pretty.
* Gölgede uyuyor *
* Sleepin'in the shade *
Onlar gevezelik ederken ben de gölge arıyordum.
While they were yackety-yakking, I went to find some shade.
O zaman nehirlerin akmasına... ağaçların altının gölge olmasına da şaşıralım.
Will we next be shocked by rivers running... or trees casting fucking shade?
"Senin koruyucun Rab'dir... " O sağ yanında sana gölgedir.
The Lord is thy keeper... the Lord is thy shade upon thy right hand.
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
Child of shade.
Gökmavisinden güzel bir gölge gibi.
They're a beautiful shade of azure.
Dinlen, tamam mı?
You just take it easy. You stay in the shade.
Kardeşimi kaybettiğim gün, kardeşimin öldüğü gün koşarken ayağımın altındaki yeşil çimenlerin karardığını söyleyebilirim.
The day I lost my brother- - the day my brother died- - I can tell you the shade of green the grass was under our feet as we ran.
Öfke ve gözyaşı dolu Bu yerin ötesinde. Beklemiyor başka hiçbir şey Gölgelerin dehşetinden.
Beyond this place of wrath and tears looms but the horror of the shade.
Hayatta kimi zaman gerçek ne siyah ne beyazdır. Grinin gölgesi gibidir, yo.
There are times in life when the truth ain't black nor white, but a subtler shade of gray, yo.
Gölgede 54 dereceyi de söylemeye bile gerek yok.
Not to mention 130 degrees in the shade.
Ayrıca bu karmaşık bitki örtüsü ekvator güneşine karşı gölgelik görevi de görür.
The tangle of vegetation also provides welcome shade from the equatorial sun
Verimli bir yılda, 2 ya da 3 kez yumurtlanır ve her iki çift de sırayla kuluçkaya yatar.
In a good year, 2 or 3 eggs are laid with both parents taking turns to shade and incubate
- Buna şüphemiz yok Ama kendi gölgenin de buna inanması gerek
If it was you would be afraid, until of my own shade.
En azından yeni yerine gelip seni ziyaret edebilir miyim belki duvarlarını mavinin biraz uygun olmayan rengine boyarım?
Well, can I at least come visit you at your new place, maybe paint your walls an inappropriate shade of blue?
Lucy'nin cildi hassas, gölgede durması lazım.
She's better off in the shade.
Her geçen gün, gölgede oturup birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı.
Day after day they sat together in the shade getting to know each other.
O zaman biz de gölgede savaşırız.
Then we will fight in the shade.
- "Gölgede savaşırız."
- "Fight in the shade."
Koyu çamurcun rengi.
It's a deep shade of teal.
Gözleri çok güzel bir maviydi.
His eyes were a beautiful shade of blue.
Güneşin kavurucu sıcağında, Senin gölgen olacağım.
In the scorching heat of the sun, I'll be your shade.
Bence annenin de senin gibi gölgeli bir cildi vardır.
Yeah, but I bet if she had the same skin shade as you, she'd like the raspberry.
- Onu gölgeye götür.
- Take him in the shade.
Şimdi, herkes okaliptüs ağacının gölgesine otursun, çabuk.
Now, everybody, quickly, quickly, sitting in the shade of the eucalyptus tree.
Turgay Baba Tam zamanında. Aynı ruj izi.
Same shade of lipstick.