Shed Çeviri İngilizce
3,907 parallel translation
Bu akşam ahırı gözetlemelisin.
You should watch the cow shed tonight.
Ve bugün çay yaprakları önceden haber verdi... şeyi... ben... fasulyeyi dökecekmişim
And today foretold I tea leaves... that... that I shed... rain from the beans.
Öyleyse Şu gizemli kont ile karşılaşabilirseniz bu biraz ışık tutar.
Well, may encounter with this mysterious Earl will shed some light on this.
Her ölen için durup gözyaşı dökseydik hiç bir işimizi yapamazdık.
If I were to stop and shed a tear to every life we lost, we wouldn't get any work done.
O zaman döktüğümüz gözyaşları...
And then the tears that I shall no doubt shed...
Sadece okul dışındayken takıldığım şu ahır vardı.
There was this beat-up old tool shed just outside the school grounds.
Tamamiyle iğrençti ve onarılması gerekiyordu. Ama lise yıllarımda eğlenebildiğim tek yer o pis ahırdı.
It was totally disgusting and needed to be condemned, but... all the fun I had in high school was in that stupid shed.
Uçaktan inmiş, derin bir nefes almış derisinden sıyrılmış ve atlamış.
He got off the plane, took a deep breath... shed his skin and jumped off.
Flanders tarlalarında dökülen kan, akıtılan ter sizin!
The blood shed on Flanders fields, the sweat of YOUR brows!
Diğer kızları, tepeye çıkıp ve kulübenin yanında bir mezar kazıp onu gömmeye zorluyorlar.
They force the other girls to carry her body into the hills, dig a grave, and then bury her by a shed in the trees.
Nerede bu kulübe?
Where's that shed?
Norman, burası kulübe.
Norman, it's the shed.
- Depoya koymuyorum, imkânı yok.
I'm not putting it in the shed, no way.
- Tabanca depoya gidiyor Jem.
The Colt goes in the shed, Jem.
Bennett, git bak bakalım araç dolabında toz maskesi var mı.
Bennett, go see if you can find some dust masks in the tool shed.
Ona bakarken ağladım.
Just shed tears just looking at him.
Belki orada neler olduğuna dair bir ışık tutabilir.
He may be able to shed light on what really happened over there.
Hiç gözyaşı dökmedim.
I do not shed any.
Amerikalılar bunu bir daha yaparlarsa onlarla savaşta kanımızı dökmeye hazırız.
If the Americans do this again, we are ready to shed our blood fighting them.
Dedektif Fonnegra Patsy'nin babasını kimin öldürmek isteyebileceği konusuna ışık tutabileceğini düşündü.
Detective Fonnegra thought Patsy might be able to shed some light on who might want to kill her father.
Bunu açıklayabilecek bir şeyin olmadığına emin misin Carlos?
Are you sure there isn't some light you can shed on this, Carlos?
Yazdığı mesajın anlamı konusunda bizi aydınlatabilir miydiniz acaba?
Think you can shed some light on to what this text here is about?
Bir de Rosicrucian konusunu aydınlatabilecek ve bu işle ne ilgisi olduklarını anlamamıza yardım edecek birilerini tanıyorum.
Uh, then there's some people i know who might be able to shed some light on the Rosicrucians, help us figure out what the hell their role is in all this.
Bu yüzden derilerini döküyorlar.
So they have to shed their skin.
İnsanların da kertenkeleler gibi deri değiştirebilmesini dilerdim.
I wish people could shed their skins like lizards.
Güvenliğini sağlamak için kan döktüm.
I shed blood keeping her safe.
Sakın ağlama.
Do not shed tear.
Ölüm sonrasının olayı aydınlatacağına şüphe yok.
No doubt the post mortem will shed light on the matter.
Sanırım kızın şu anki ruhsal durumuyla ilgili bir şey söyleyemezsiniz, değil mi?
I don't suppose you could shed any light on her state of mind?
Biz İzcilerin niçin bu kadar çok kan döktüğümüzü biliyor musunuz?
Do you people know why we Scouts have shed so much blood?
Bu duruma ışık tutabilir.
She might be able to shed some light.
Bugün hâlâ, Galapagoslar'daki bilim insanları keşifler yapmaya devam ediyorlar. Görüşlerimize ışık tutan bu önemli süreç ortaya çıkarmıştır ki, insanın var oluşu başka bir faktör olarak değişimin itici bir gücü olmuştur.
And today, scientists on Galapagos are continuing to make discoveries that shed light on that crucial process and have revealed that human beings can be just as powerful a driving force for change as any other factor.
John, ahır kapısına bakmak gerekiyor.
John, the cow shed door needs looking at.
Ancak, Gundappa, efendim sizin, bir masum kanı dökmenizi istemem.
But, Gundappa sir.. .. I don't want yöu to shed innocent blood.
Dört dolarlık Noel kazağı gibi tüy döküyorlar.
They shed like a... like a four-dollar Christmas sweater.
- Şu anda barakasındayım.
- I am in his shed right now
Katil olduğumu sanıp barakama girene kadar.
Until you thought I was a murderer and you broke into my shed.
Davayı ne su yüzüne çıkarır biliyor musun?
You know what would shed some light on this case?
Her yere saçlarını dokuyorsun.
You shed your hair all over the place.
Doğrusu şu ki milyonlarca yılın ardından bizden ayrılmış olan kuyruğa ben şu an sahibim. Bu da başarabildiğimizi gösteriyor.
The fact that I can have a tail, millions of years after we shed it, reminds me of what we can achieve.
Tamam, prenses. simdi aç.
Princess, shed some light here.
Uçaktan inmiş, derin bir nefes almış derisinden sıyrılmış ve atlamış.
He got off the plane, took a deep breath, shed his skin, and jumped off.
Resimlerdeki kulübe.
It's a shed from the pictures.
Tamamen çıkar amaçlı bir şeydi bunun gerçek olduğuna inanmıyordum ta ki kulübeyi görene dek.
It was totally and completely self-serving. And I didn't even really believe it was true until I saw the shed.
Öğle yemeğinde futbol sahasının arkasındaki kulübede birbirimize muamele çekeriz artık.
We can give each other head in the shed behind the football field at lunch.
Kulübede muameleyi geri çevirmek zor tabii ama öğlene yetişemeyebilirim.
It is hard to turn down head in the shed, but I might not make it there by lunch.
Belki Doktor... Anne uyandığında ona ve kızına neler olduğunu açıklayabilir. Ama o zamana kadar...
Perhaps when Dr. - - when Anne wakes up, she'll be able to shed additional light on what happened to her and your daughter, but until then...
İçinde büyüyen karanlığa ışık tut.
Shed light on the darkness that grows inside you!
Evet, hamam böcekleri daha büyük olmak için derilerini dökerler.
Yeah, roaches shed their skins when... they get... bigger.
Bir problemimiz var ve sizin bunun üzerine biraz ışık tutabileceğinizi düşündüm.
We have a problem I was hoping you could shed some light on.
Kurtulmak istediğim bir isim.
One I desire quickly shed.