Sides Çeviri İngilizce
5,440 parallel translation
"Tüm Bölgeler Pusu" "öfkeli Kavanoza Davetiye"
Ambush on All Sides, Invitation to Step into the Heated Jar.
"Tüm Bölgeler Pusu" ve "öfkeli Kavanoza Davetiye"
Ambush on All Sides, Invitation to Step into the Heated Jar.
"Tüm Bölgeler Pusu" ve "öfkeli Kavanoza Davetiye" isimli
Ambush on All Sides, Invitation to Step into the Heated Jar.
Eğer iki tarafta savaşa girerse, çok fazla kayıp olur
If both sides get into a fight, there will be a lot of casualties.
İki taraftan bizi kıstırdılar.
They're on us from both sides.
O sırada iktidardaki siyasi grup.
They had Jeong-jo's father executed when he took sides with the opposition party.
- Hayır, taraf seçtiği belli.
No, she's clearly picking sides.
İki ülke de savaş varsa, biz de çatışmanın her iki tarafına satacağız!
If two countries are at war, we'll sell to both sides of the conflict!
Zavallı çocuk iki taraftan da suçluluk hissedecek.
Poor guy gets guilt from both sides.
Ve bir şey tüm tarafların hemfikir :
And one thing all sides agree on :
Taraf mı değiştirdiniz?
Mary : You've switched sides?
İki taraf için de kurulan komplolar var. Şüphesiz...
There are plots being set on both sides, no doubt...
İki tarafı da anlayabiliyorum, aslını istersen.
I can understand both sides, if you want the truth.
Sana kendi doğanın iki tarafını da uzlaştırma fırsatını teklif ediyorum aynı anda hem Doktor hem de katil olma fırsatını.
I'm offering you the opportunity to reconcile the two sides of your nature, to be Doctor and killer simultaneously.
Taraf tutmuyorum çünkü bu benim kavgam değil.
And I take no sides because it's not my fight.
O hattın iki tarafını da araştırıyoruz.
We're searching both sides of that line.
Nikos'un adamlarından bazıları taraf değiştiriyor.
Some of Nikos'men are changing sides. We're winning.
Taraf secmenin zamani geldi, Ryan.
It's time to choose sides, Ryan.
Babanla senin aranda herhangi bir şey için hiçbir zaman taraf tutmadığımı biliyorsun değil mi?
You know that I don't take sides on anything between you and your dad, right? Yeah.
Ama hepimizin bildigi gibi her hikâyenin bir de öteki yüzü vardır.
But, as we all know, there are always two sides to every story.
Ama o taraf tutmayacaktır.
But he won't take sides.
- Ermeniler tarafını seçti.
- The Armenian has chosen sides.
Bu konuda ben taraf tutamam.
I'm not allowed to take sides in this.
İki taraf da emniyete alındı.
Both sides are secured.
- Kartın iki tarafına da çip konuldu.
Chips on both sides of the board.
Çünkü iki taraflı oynamak iyi bir stratejidir.
Because playing both sides would be a good strategy.
Ama her olayın iki tarafı vardır.
But there are two sides to every story.
Ben sadece geri uyuşmazlık çözümünde var ve her iki tarafta da yaralandı.
I just got back from conflict resolution, and there's hurt on both sides.
Karanlık tarafı dışarı çıkmak istiyormuş gibi sanki.
It's like their dark sides trying to get out.
Birbirimizle eski dostlar olarak son bir kez karşılaştık. Artık savaşın farklı taraflarındaydık.
We encountered one another a final time... old friends, now on opposite sides of the battle.
Tarafını seçtin, Carlos.
You've chosen sides, Carlos.
Biraz önce taraf değiştirdim.
Just switched sides.
Ellerini yana aç ve arkanı dön.
Put your hands to the sides and turn around.
Her iki tarafı eşit olarak etkileyebilir.
It can equally affect both sides.
Kartın iki tarafında da çipler işletim sistemi genişletmesi için tam bir megabayt RAM...
Chips on both sides of the board, an entire megabyte of RAM for an expanded OS...
Senin farklı yanlarını görmekten korkmuyorum.
I'm not afraid of the different sides of you.
İkimizde hikayenin iki tarafı olduğunu biliyoruz.
Well, we both know that there can be two sides to that story.
Her ikisiyle de.
Both sides.
Ancak onu kurtardığın için hâlâ hayatta. Sadece insan olan yanını kullandığın için değil. İkisini de kullandığın için.
But he's alive because you saved him and not just by using your human side, both sides.
Bu iki taraf içinde kârlı bir anlaşmaydı.
Yeah, it was a beneficial deal for both sides.
İki tarafta da çipler var.
Um, chips on both sides.
Her öykünün iki tarafı vardır Pascal.
Well, there are two sides to every story, Pascal.
Her sikkenin iki tarafı olduğu gibi.
As there are two sides to every coin.
Yer mi değiştirsem?
Swap sides?
Yani bence ikili oynuyorlar, yüzünüze karşı dost canlısı davranıyorlar ama işin sonunda tam ortadalar.
So I think they play both sides, and they'll be friendly to your face, but, you know, in the end they're...
İktidardakilere ilk taşın atılmasıyla yayılmaya başlar ve ancak taraflardan biri yenilgiye uğrarsa biter Veya iki taraf bir olursa.
It's a ripple of change that starts when the first stone is cast at those in power and only ends when one side lies defeated... Or if two sides become one.
Dolabında iki tarafını birden kullanıyormuş.
She also took over both sides of the closet.
Modaya ayak uydurmaya çalıştım ama peruk ile anca yetişebiliyorum.
The sides are and I have very hirsute legs. I thought to fashion some kind of comb over, but I opted for a small toupee.
Ben taraf tutmam Binbaşı.
I don't take sides, Commander.
Javi iki tarafa da oynuyordu.
Javi was playing both sides.
Mekânın kuzey ve güney cepheleri temiz.
North, south sides of location clear.