Simone Çeviri İngilizce
1,503 parallel translation
- Simone mu?
- Simone?
Kızına isminin Simone olduğunu söylemiş.
He told your daughter that his name is Simone.
Bak anne, Simone kahvaltı hazırladı.
Look Mama, Simone made breakfast.
Simone, ne yapıyorsun? Neden arabadan indin?
Simone, what are you doing?
- Simone nasıl?
- How is Simone?
Simone adında yaşlı bir adamdan söz edildiğini duydun mu?
Would you happen to know an elderly gentleman called Simone?
İsminin Simone olduğuna emin misin?
Are you sure his name is Simone?
Simone ismi sanki bir dakika önce sana bir şey ifade etmiş gibiydi.
It seemed the name Simone meant something to you a minute ago.
Beni etkiledi çünkü bu hanımefendinin Simone adında bir kardeşi vardı.
It struck me because this lady's brother was named Simone. But it can't be him.
Ama o olamaz. Simone yıllar önce öldü. Toplama kampında öldü.
Simone died many years ago in a concentration camp.
Simone bu sabah seninle gelmedi mi? Oh geldi.
Didn't Simone go out with you this morning?
Simone'un arkadaşı olduğumu söyleyin.
Tell him I'm Simone's friend.
Aklımda kalan bir tek isim vardı. Simone.
The only name I had fixed in my head was Simone's.
Simone bu mektubu hiç okumamıştı.
Simone never read this letter.
Simone'la benim gizli bir buluşma yerimiz vardı.
Simone and I had a secret meeting place.
Bana gülen o insanları... Ön sezilerime güvenmeyen insanları... Simone'u sevebileceğimi kabul etmeyen insanları.
The same people who laughed at me, who didn't believe in my sentiments, who wouldn't accept that I could love Simone.
Ama Simone'a doğru koşmak yerine önce diğerlerini uyarmayı tercih ettim.
But instead of running to Simone, I chose to warn the others first.
Sana hala Simone diyor.
She still calls you Simone.
Rüyamda başka biriyle birlikte olduğumu gördüm, Simone'dan başkasıyla.
I dreamed, I was with someone else, not Simon.
Ona karşı, Simone'a olandan daha çok, sorumluluk duyuyordum.
I felt more responsible for her, than Simon.
Simone'a da.
And Simon.
Afedersiniz, bunu yapmanızı size Simone mu söyledi?
Excuse me, did Simon told you to do this?
- Simone, kız arkadaşım.
- Simon, my girlfriend.
Simone'la konuştun mu?
Have you talked to Simon?
- Simone size hiçbirşey anlatmadı mı?
- Hasn't Simon told you anything?
- Simone'la mı konuştun?
- Have you talked to Simon?
Simone, lütfen bir son ver buna!
Simon, please stop it!
Hoşçakal, Simone.
Goodbye, Simon.
Kir ve kırışık göstermez. Bolşevikleri düşünüyormuşsun gibi de durursan, seni Simone De Beauvoir sanabilirler.
It's black so it won't show dirt or wrinkles, and if you wear it with a moody look on your face like you're thinking of Bolsheviks, they'll mistake you for Simone de Beauvoir.
- Kuzeninin kamyonu var demiştin?
- You say your cousin has a truck? - Simone.
- Simone. Evi köşeyi dönünce.
His house is around the corner.
Bu Micheal'in en büyük kızı Simone.
This is Michael's eldest daughter Simone.
Simone de Beauvoir demiş bunu.
Simone de Beauvoir said that.
Geç kaldığım için özür dilerim, Simon.
Sorry we're late, Simone.
Bu Simon.
Ah, Simone.
En azından Simon'un bir kısmı.
Well, at least part of Simone, anyway.
Simon'dan Tommy ve Pappass, etinizi getirdik.
It's Tommy and Pappass from Simone's. We have your meat.
- Simon'a.
- Simone's.
Ve Simon...
And listen, if Simone...
Nicole'un ailesinin bir kat üstünde Simone adında genç bir dul yaşıyordu.
One floor above Nicole's family lived a young widow named Simone.
Bu da konuşumuz Simone'dan.
And that's from our neighbor, Simone.
Simone, Sarah'ın babasıyla dansını ayarladım.
Simone, I arranged for you to dance with Sarah's father.
Simone yıkanmanın ne zaman olacağını bilmek istiyor.
Simone wants to know what time is the ritual bath.
Simone bir dul.
Simone's a widow.
Simone'da üst katta oturuyor?
And Simone, who lives upstairs?
Simone, ne kadar güzel bir kıyafet!
Simone, what a pretty dress!
Simone?
Simone?
Simone.
Simone.
Simone, bekle.
Simone, wait!
Simone, ne oldu?
Simone, what's wrong?
Sevgili Simone,
My dear Simone,