Siz miydiniz Çeviri İngilizce
909 parallel translation
Siz miydiniz?
Oh? It's that Young Master!
Ressam La Bessiere siz miydiniz?
- Aren't you the painter La Bessière?
Telefon eden siz miydiniz?
Was it you who phoned?
- Siz miydiniz efendim?
- Oh, it's you, your lordship.
- Siz miydiniz?
- Oh, it's you.
- O siz miydiniz profesör?
- It was you, Professor?
Banka soyulmadan kisa bir süre önce yakininda görülen siz miydiniz
So that wasn't you who was seen near the bank before the fun started?
Siz miydiniz bayım?
Oh, it's you, sir.
- Siz miydiniz bayan?
- It's you, miss.
- Arayan siz miydiniz?
- Was it you who called?
O siz miydiniz?
Was that you at the waterfall?
- Taksi isteyen siz miydiniz?
- You're the party who wants a taxi?
A, siz miydiniz Bay Stroud?
Oh, it's you, Mr. Stroud.
- Siz miydiniz?
Oh it's you.
Ah, siz miydiniz, efendim!
Oh, it's you sir!
Oh, siz miydiniz efendim?
- How's your hand?
Siz miydiniz müdürüm?
Oh, it's you boss?
31 Temmuz günü Caine gemisinin nöbetçi subayı siz miydiniz?
Were you the officer of the deck on the DMS Caine on July 31?
Az önce kapıyı çalan siz miydiniz? Evet.
- Was that you who rang just now?
- Balkondaki siz miydiniz gerçekten?
- Was it really you on that balcony?
Yoksa siz de insan ırkının üyeleri değil miydiniz?
Or weren't you also members of the human race yourselves?
"Siz de iştirak etmek ister miydiniz?"
Would you like to take part in it? "
Siz sabırlı olabilir miydiniz?
Would you have patience?
Siz, onun yakasını beyaz iplikle dikmemiş miydiniz Polly Teyze?
Didn't you sew his collar with white thread, aunt Polly?
Siz maça gitmeyecek miydiniz?
Weren't you boys going over to start that game?
Çocukluğumdan beri onlarla yürümek istemişimdir. Siz istemez miydiniz?
I've been wanting to walk on them ever since I was a kid, haven't you?
- Siz hiç gitmiş miydiniz?
- Have you been to one lately?
Siz doktorun ofisine telefon etmemiş miydiniz?
Weren't you telephoning the doctor's office?
Peki o zaman siz daha gelmemiş miydiniz?
And you didn't come until after that?
Siz de istemez miydiniz efendim?
Oh, you'd like it, wouldn't you, sir?
- Siz miydiniz rahip?
Oh, it's you, Pastor.
Siz ikiniz akşam yemeği yemiş miydiniz?
Well, have you two had dinner?
Ben oradayken siz de orada değil miydiniz?
Weren't you there while i was there?
- Siz onun gözleri değil miydiniz?
- Weren't you his eyes?
- Siz Brignon'la pek yakın değil miydiniz?
Weren't you pretty close to Brignon?
Maskeli baloya gitmeyecek miydiniz siz?
Didn't I hear that you were going to masquerade ball?
Siz gitmez miydiniz?
Wouldn't you wanna go?
Siz miydiniz?
It's you, is it? I must have dozed off.
Siz böyle bir yerde yaşasanız yalnızlık çeker miydiniz?
Would you be lonely if you lived in a place like this?
Bu sonbahar orada olabilmek için her şeyimi verirdim, siz istemez miydiniz?
I'd give anything to be there again this fall, wouldn't you?
Merak ediyordum siz ve kardeşiniz bu gece bizim için dans eder miydiniz?
I was wondering if you and your sister would dance for us on that night.
Siz miydiniz Madam Loubet?
It's you, Madame Loubet.
Philippe de Valmorin'ı hiç tanımıyorsunuz... siz Lenore'miydiniz?
You never really knew Philippe de Valmorin... did you, Lenore?
Ama size yalan söylediği için sinirlendiniz. Siz sinirlenmez miydiniz?
But you're angry because he lied to you on the phone.
- Kaptan, siz de gelmek istemez miydiniz?
Oh, Captain, wouldn't you like to come along too?
Siz değil miydiniz surlara, mazgallara üşüşen kulelere, damlara, bacalara tırmanan çocuklarınız kucağınızda,.. ... akşamlara dek sabırla bekleyenler görmek için koca Pompeius'un Roma sokaklarından geçtiğini?
Many a time and oft have you climbed up to walls and battlements, to towers and windows, yea, to chimney tops, your infants in your arms, and there have sat the live-long day with patient expectation
Siz değil miydiniz, daha arabası görünür görünmez hep bir ağızdan bağrışarak Tiber nehrinin derin oyuklu kıyılarını yankılara boğup zangır zangır titretenler?
And when you saw his chariot but appear, have you not made a universal shout, that Tiber trembled underneath her banks, to hear the replication of your sounds made in her concave shores?
Siz giyinmeyecek miydiniz?
Now, weren't you going to do something about getting dressed?
- Siz de şüphelenmiş miydiniz?
- Did you suspect it yourself?
Siz üçünüz değil miydiniz tuğla fabrikasının etrafında sinsice dolaşan?
Weren't there three of you prowling around this brickworks?
Ya siz, Kayın Pederim? Bira ister miydiniz?
- Do you want some beer?