Smaller Çeviri İngilizce
4,320 parallel translation
Kuzeye gittiğinizden daha küçük bir birlik.
Smaller flock than you went north with.
Sürünüz her yıl daha da küçülüyor.
Your flock gets smaller every year.
Vaftiz babası olarak bana söylenen tek şey asla çocuktan küçük bir hediye getirme.
Only one important thing for a godfather, I'm told, never bring a present smaller than the child.
Gittikçe ufalıyorsun, lan!
Getting smaller, man!
Divanın rolünü büyütüyor. Bu da bizimkilerin kısalacağı anlamına geliyor.
His making the diva's part bigger means our parts have to get smaller.
Affedersiniz. Bunun bir küçüğü var mı?
Excuse me, do you have a smaller size?
Ne yazık ki insanoğlu 500 yıl önce de aynı derecede ahmaktı. Sadece kelime hazneleri daha dardı.
Fortunately, man is just as gullible today as he was 500 years ago, but with a smaller vocabulary.
Dış lastiğin içinde demir aracılarla birbirinden ayrılan bir Arşimed som metali ve küçük patlayıcılar var.
The casing houses a grouping of smaller explosives, an Archimedean solid, which is separated by iron spacers.
Küçük bir ölçüde göstermeme izin ver.
Allow me to demonstrate on a smaller scale.
Şüphe çemberi daralıyor.
The circle of suspicion grows smaller.
Geçen sene geniş bir yerden daha dar bir yere hava püskürttüysen muhtemelen bunlardan biriyle yapmışsındır.
If you squirted air from a large space into a slightly smaller space last year, chances are you did it through one of these.
Küçük düğünümüz daha da küçükleşti.
So our small wedding just got a little smaller.
Onu yok ederek bu hale getirdiniz Bills-sama.
You made it smaller by destroying it, Lord Bills.
Daha küçük bir yer istiyorum, çünkü evim iki kişilik, bana tek kişilik yer lazım.
I just need a smaller place,'cause my place is meant for two, and I am meant for one.
Git gide büyüyor ve sen de git gide küçülüyorsun.
He's getting bigger, and you're getting smaller.
Daha ucuza daha küçük bir yer alabiliriz.
We could buy something smaller that costs less.
Nasıl dilimleyeceğin sana kalmış. " Buradaki komitelerin bir araya gelme amacı bu pasta dilimini arttırmaya çalışmamız...,... ve bu dilimlerin nasıl paylaşılacağı. Ya da, herkes için daha zor zamanlar olduğunda...,... bunu küçük dilimlere nasıl ayıracağımız.
What we do here in this committee is look soberly and seriously with experts in the field at how and if we can increase that slice or if, in the very hard times for everyone, it has to be a slightly smaller portion.
Daha küçük bir odada oturabilir miyim?
Can I sit in a smaller room?
- Biraz daha küçüğü.
- A little smaller.
Dere : Irmaktan küçük su.
One, a stream smaller than a river.
Bence delikler küçülmüş.
I think the hole got a lot smaller.
Çünkü bu kanatlar artık uçamayacak kanatlar,... sadece havayı döven yelpazeler,... şuanda oldukça azalan ve kuruyan havayı,... iradeden daha az ve daha kuru.
Because these wings are no longer wings to fly but merely fans to beat the air... the air which is now thoroughly small and dry, smaller and drier than the will.
- Dirsekten küçük bir şey kulağa sokulmaz.
- Nothing smaller than an elbow in there, ever.
Yırtıcı kontrolde, ayılar için.509 kalibre tüfeğimiz daha küçük yırtıcılar için iğne atar tabancamız ve yatıştırıcı iğnelerimiz vardı.
At predator control, we had.509 caliber rifles for bears, dart pistols for smaller predators, syringe sticks...
Aynı T-Rex gibi ama daha hızlı, daha küçük, daha acımasız.
It's like a T-Rex, but smaller, faster, meaner.
Gördüğünüz gibi çok daha küçük ve üretimi çok daha hesaplı dinamik ram kullanarak, ben kasanın...
And as you can see... it's much smaller, and cheaper to manufacture and build... which, by using dynamic RAM, I was able...
Hafif silahlar ve eski füzeler sorun değil.
Smaller arms and the older missiles are not a problem.
Sende benim düşündüyümden daha küçükmüşsün.
And you're smaller than I thought.
Ev satıldıktan sonra her ufak şeyi bir kutuya tıkıp bana gönderdi.
Once the house was sold, I swear, he swept everything smaller than a couch into a box and just shipped it off.
Baltimore küçük bir kasaba sanatla ilgilenen toplum ise çok daha küçük.
Baltimore is a small town, and the cultural arts community is an even smaller one.
- Daha küçük bir şey?
Anything smaller?
Ayrıca, burada kalırsan güzel olursun ama biraz esmer ve ufak kalırsın.
Besides, if you stay here... you'll be pretty, but darker and smaller.
2.5 kilometrekareden küçük olan tarihi Kudüs şehri,
Smaller than a square mile,
Morrisey'inki küçük olandı.
Morrisey's was the smaller shop.
Sanki sen benim küçük yanık yüzlü versiyonumsun.
You're like a smaller, tanner version of me.
Bir grup adam Siyah BMW'deki bir grubu takip ediyor Onlar da klinik dışında
Chasing a smaller group in a black BMW, which is disabled.
Küçük ayakları olan biri, Ve çizme değiller.
Someone with smaller feet, and not in boots.
Benimkinden küçük olamaz.
Well, it can't be smaller than my place.
Daha küçük köpeklerin var olduğunu biliyor muydunuz?
Heard of smaller dogs?
Naomi'nin daha iyi ayakkabıları ve daha küçük bir bıyığı olması dışında.
Except Naomi has better shoes and a smaller mustache.
Küçük isteklerle başladı ama sonra vahşileşti.
He started off with smaller commands, but he's become more violent.
Theresa'yı öldürecek kadar nefret ettiğini düşünmüştüm ama sanırım daha küçük kapsamlı bir intikam planı varmış.
I thought he might have hated her enough to kill her, but I guess he had a smaller-scale revenge plan in mind.
- Küçük gruplarda daha iyi.
She's better in smaller groups.
Belki de buna küçükten ve de hemen başlamalısın.
Well, maybe start smaller. Maybe start now.
Belki de gazino alanının hemen dışında küçük bir yer açarız.
Maybe open a smaller room right off the casino floor.
Aklında küçük bir şey var mı?
Got anything smaller on your mind?
Daha küçük bir vazo lazım sanırım.
I think I need a smaller vase here.
Yaklaşık beş dakika içinde "Küçük Piyasalar" temalı bir açık oturuma katılacağım.
Listen, I've got a panel swinging on the smaller markets in about five minutes.
Zavallı Tilikum çok büyüktü. Kaçamıyordu çünkü ondan daha küçük ve atak dişiler kadar hareketli olamıyordu.
Tilikum, the poor guy is so large, he couldn't get away, because he just is not as mobile relative to the smaller and more agile females.
Ve eğitimciden aldıkları avuç dolusu balıklar gittikçe azalmaktadır.
And the handfuls of fish that they're getting delivered by the trainer, are all getting smaller.
- Hayır, şu küçük olanlar...
No. They're smaller?