Smiles Çeviri İngilizce
1,637 parallel translation
Kokumla mı, büyüleyici gülümsememle mi kandırıyorum?
Is it the way they smell or the beguiling smiles?
Yalnızca tek bir şeyin belirtisi olacak karşılıklı gülümsemeyi...
Caught what? That subtle exchange of smiles that can indicate only one thing. That subtle exchange of smiles that can indicate only one thing.
Gülümsüyor.
She smiles.
Bir kız yüzüne gülünce kaybeden, zavallı, tuhaf küçük Davis olayına getiremezsin bunu.
You can't make this about poor funny little Davis... who always loses it when a girl smiles at him!
Başlar yukarı, göğüsler dışarı, gülümseyin.
Heads up, chest out, big smiles.
Onların gülümseyen katil suratlarına fırlatın.
Knock their murdering smiles right off their faces.
Onunla konuşurken gülümsüyor, sanırım....
He-ee smiles when I talk to him. I think...
Sadece mutlu zamanlarında gülümseyen biri cariye olamaz.
One cannot be a courtesan if she smiles only at happy times.
Piknik olmayacak ya da rahatça gülümsemeler.
No picnics or unguarded smiles.
Yukarıdaki Efendimizin ve Kurtarıcımızın elçisi olarak... bağlılığınızın aydınlık tebessümü ve vermiş olduğunuz vaatler ile... burada Tanrının evinde sizlere bakıyorum!
Oh. As the lucky messenger of our Lord and Savior above... I look to the two of you with your bright smiles of devotion... and promise of commitment here in the very house of the Lord above!
Samimi gülüşleri ve pahalı saatleri olan eski Özel Hava Kuvvetleri tiplerini bilirsin.
You know former SAS types with easy smiles and expensive watches.
Tamam, herkes gülümsesin.
Okay, smiles, everyone.
Gülümseyen, ve cebinde birkaç doları olan güzel çocuklara dikkat et dedi.
She said watch out for pretty boys with big smiles, worn shoes, and single dollars in their pockets.
Çünkü hiç gülmez.
Because he never smiles.
Çok kolay. Komik konuş, ailene kaba davran. Sana gülümseyen ilk kıza aşık ol.
Just speak funny, be rude to your parents and fall in love with the first girl who smiles at you.
Soluk tenli, hiç gülmez.
He's pale. He never smiles.
Gülümsedi, gülümsedi.
She is smiling, she will be allured if she smiles.
Biraz daha büyük gülümsemeler.
Little bigger on the smiles, maybe.
Bugün gülümseyen o çiçek
♪ This same flower that smiles today ♪
Bu mutlu bir gün! - Bir...
Big smiles, everyone!
O bana gülümsedi, ben de ona gülümsedim.
He smiles at me - thanks
Adını söylediğinde hafifçe gülümsemesinden.
The way he smiles a little bit when he says your name.
Bana bakıp gülümsedi.
So she smiles at me.
Teyzem Esther var, ama o nazik biri değildir ve hiç bir zaman gülmez.
There's my Aunt Esther, but she's not nice, and she never smiles.
İsa gülümsüyor ve şöyle diyor :
Jesus smiles and says...
Kilometreler ve gülücükler.
Miles and smiles.
Ben de üzülüyordum, kadınsı davranıyordum bir öyle bir böyle oluyordum, özlem dolu, mağrur, hayalperest taklitçi, boş, dengesiz, sulu göz, güler yüzlü oluyordum. Her şey için bir şey hissediyor, ama içten hissetmiyordum.
At which time would I, being but a moonish youth grieve, be effeminate changeable, longing and liking, proud fantastical, apish, shallow, inconstant full of tears, full of smiles for every passion something, and for no passion truly anything.
Gülümsediğinde, ona bakmaktan kendimi alamıyorum.
Oh, and when he smiles, I just can't stop looking at him.
- Gülümsenin 6 çeşidi olduğunu biliyor muydun?
- Do you know you have 6 kinds of smiles?
Gülümsenin 6 çeşidi olduğunu biliyor muydun?
Do you know you have 6 kinds of smiles?
Göreceksin, gülümsediği zaman onu seveceksin.
You'll see, when she smiles, you'll love her.
- Asla gülümsemiyor.
- He never smiles.
- Her zaman gülümsüyor.
- He smiles all the time.
Kızların yüzündeki gülümseme ve kameraya gösterdiklerinden hiç utanmamaları kafamı çok karıştırmıştı.
The smiles on the girls'faces and the total lack of shyness about what they were showing the camera was so confusing for me.
Herkes gülümsesin.
Big smiles, everyone.
Yayına giriyoruz.
Big smiles. And we're back.
Bir gülüşü vardı.
He had one of those smiles.
Ailemle 10 randevu ve iki gülümseme için haftalık 15 bin avro mu!
For 10 rendez-vous with my family and 4 smiles?
Barlar, miniler, sahte gülümsemeler canıma tak demişti artık.
I'd be done with the bars, the mini and the smiles.
- Bu adamın böyle çok gülmesi beni sıkmaya başladı.
- This guy smiles so much, it's upsetting me.
# Eğer iyi şans yüzünüze gülerse. #
# If good fortune smiles on you #
# Ama şans senin üzerine gülerse. #
# But if fortune smiles upon you #
# # Bütün dünya seninle gülümser # #
¶ The whole world Smiles with you ¶
# # Ve bütün dünya sana gülümser # #
¶ And the whole world Smiles with you ¶
Yalnızca kucak ve gülücükler değildi...
Wasn't all hugs and smiles.
- Six Flags!
- Six Flags! I wanna see smiles on both of your faces. -...
Babam bana, sürekli gülümseyen birine asla güvenme derdi.
My father told me to never trust a man that smiles all the time.
Siz geçtiğimiz tüm hafta Peru'daydınız.
Well, last week you were all smiles in peru.
Deniz canavarı gülümsüyor.
Leviathan fucking smiles.
Gülümsedi.
"If a girl smiles it means that she is allured.."
Hiç gülmeyen birine güvenmek zordur.
I mean, it's hard to trust a guy who never smiles.