Social Çeviri İngilizce
10,338 parallel translation
Sosyal medya iletileri de... Bej işte.
His social media posts are just like--he's beige.
Bölge sakini Nicole Seavers sosyal medyaya göre dün gece nişanlanmış.
There's a local woman, Nicole Seavers, who, according to social media, Just got engaged last night.
- Evet, sosyal yardım.
- Yeah, the social welfare.
Bu, ortalama bir çalışan Amerikalının gelir vergisi ve sosyal güvenlik kesintileri için cebinden çıkan miktar.
Here's how much the average working American pays in income and social security taxes.
Sosyal güvenlik ve sağlık sigortası dışında tek bir bilgi yok.
Other than Social Security and Medicare, it doesn't say a damn thing.
- Hal hatır sormaya gelmedin herhalde.
Because I assume this isn't just a social visit.
Lauren ve ben şu yaygın muhabbeti yapıyorduk hani her zaman erkeklerin çiçek alması konusunda ki.
Uh, Lauren and I were making this social comment on how the man is always supposed to buy the flowers.
Bunun sosyal hizmet uzmanına görünmesi lazım.
This one needs a social worker.
Soyguncularımızın sosyal medya hesabı yok. Sebebi malum.
Well, none of the suspects are on social media because... of course.
Sosyal Güvenlik dosyanı okudum.
I read your Social Services file.
Daha zar zor yürüyor ama sosyal hayatı bizden daha hareketli.
You know, he can barely walk, and he has a busier social life than we do.
Sosyal Hizmet görevlilerinin bej takımları her renkle uyum sağlar bence.
Well, I guess social worker beige does go with everything.
Hayır ben orta sınıf bir sosyal çalışanım!
No, I'm... I'm a middle-class social worker!
Elizabeth Grant, sosyal hizmetler görevlisi.
Elizabeth Grant, social worker.
Kulüp üyeleri katılabilmeli toplantılar ve sosyal etkinlikler Merkezimizde ve burada birini görüyorum Kim bile kapının içinden sığmayacak.
Club members have to be able to attend meetings and social events inside our headquarters and I see someone here who won't even fit through the door.
Velayet için savasti, polisle, sosyal hizmetlerle baglanti kurdu.
He fought for custody, contacted police, social services.
Sörf, başladığı yıllarda, organize sosyal davranışların antiteziydi.
Surfing was the antithesis of organized social behavior when it began.
Bu dostane bir çağrı değil.
This ain't a social call.
Dave şehir bütçesini hacklediğinde gizli bir fonun kanıtını bulmuş... sosyal programlardan 10 milyon dolar birinin cebine girmiş.
When Dave was hacked into the city budget, he found evidence of a secret slush fund... $ 10 million siphoned from social programs to line someone's pocket.
O adam J.D. Salinger'i ortalık malı olarak gösterdi.
That guy made J.D. Salinger look like a social butterfly.
- "Sosyal sermaye." ve bende bolca var.
"Social capital." And I got a lot of it.
Sosyal medya, bulut, her seyi getir.
Social media, the cloud, everything.
Endişeli ya da asosyal vücut dili olanlara bak.
Distressed or anti-social body language.
Sosyal medya, şehir kameraları hatta satış davranışları üzerinde gizli bir tarama gerçekleştiriyoruz.
We run a constant passive search on social media, city surveillance, even purchase patterns.
Bugün sosyal iletişim ağındakilerin tamamının kriz yaşayacağımı tuttu yoksa konu eski yöneticinin yardım talebiyle bağlantılı bir şey mi?
Did your entire social network choose today to have some sort of crisis, or is this somehow related to your former administrator's request for help.
Eğer çok istekli bir alıcı aradıysa kendi sosyal çevresinden fazla uzaklaşmasına gerek kalmamış.
If she was looking for a motivated buyer, she needn't have looked any further than her own social circle.
Daha bu sabah sosyal medyada taziyelerinizi yayınlamışsınız.
Posted your condolences just this morning on social media.
Ama sosyal medya sayfanızda babanızın kasap dükkanında ona yardım ederken çekildiğiniz resimler var.
But on your social media page, I've seen pictures of you pitching in at your father's butcher shop.
Biliyorum medeni toplumlardaki sosyal işaretler konusunda yenisin ama gelmeden önce aramak kibarlıktır.
I know you're new to social cues of civilized society, but it's polite to call first.
Sosyal medyada gizlice dolaşmanın bir yetenek olduğunu mu düşünüyorsun?
You think stalking social media is a skill set?
Her ne kadar bu sosyal bir davet gibi gözükse de sizi buraya çağırma sebebim ciddi bir mesele hakkında.
Much as I would like this to be a social call, my reason for asking you here is a serious one.
Ama onun sosyal çevresi özel jetlerde ve yatlarda yaşayanlardan oluşuyor.
But her social circle's the type that lives on private jets and yachts.
Geoizleme yöntemiyle çeşitli sosyal medya platformlarım taradım.
So, I used geotracking to scan through various social media platforms.
Halen kurbanın telefon kayıtlarına ve sosyal medya kayıtlarına bakıyoruz, ama Falcon adından birine rastlamadık.
We're still looking into our victim's phone records and social media, but so far, we haven't found anyone named Falcon.
Trafiği kapatıp numaralarını sergilemek için sosyal medyayı kullanarak örgütleniyorlar.
They use social media to organize flash mob-style events where they shut down traffic and perform their tricks.
Kısıtlı sosyal becerileri var ve mütevazı görünüyor, o yüzden gece avlanıyor.
It's possible he appears unassuming with limited social skills, which is why he chooses to hunt at night.
Kurtuluş papazlığı geniş bir yetenek silsilesi gerektirir. Kısmen sosyal işler, kısmen danışmanlık, daha ziyade dinleme.
Deliverance Ministry requires a wide skill set, part social work, part counselling, lots of listening.
Yeni bir kurtuluş şekli istiyorum. Modern hayat, toplumsal sorunlar ve psikoloji tecrübesi olan biri.
I want a new kind of Deliverance, someone with experience in modern life, social problems, psychology.
Sözlerin şu naçiz kulunu mutlu etti.
Warms the cockles of a social worker's heart.
Erik'in sosyal medyadaki izlerini kontrol et.
And check Erik's social media footprint.
O halde, sosyal medya sitenden alınan bu resimleri nasıl açıklayacaksın?
So, how do you explain, then, these images taken from your social media site?
Yeniden bölümlemeni sosyal programlara şikayet etmelisin.
You should complain to the social programs that got your reappropriations.
Ölü birisinin sosyal güvenlik numarasıyla açılan bir sahte hesap.
It's a dummy account opened with a dead guy's social security number.
Üçünüzün de kimlikleri Sosyal Güvenlik, gözle tarama gibi tüm sistemlerden silindi.
All three of your identities have been erased from every system... eye-dents, Social Security.
Ben Rowenna'nın sosyal hizmet görevlisiyim.
I'm Rowenna's social worker.
Hayatım boyunca, abartılmış sosyal farkındalığı göstermek için bu denli çaba sarf eden başka bir şehir görmedim.
I've never seen a town put so much energy into displaying an exaggerated sense of social consciousness.
Sosyal medyanın her yerinde.
He's all over social media.
Kahrolası sosyal medya.
Damn social media.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu olması normal.
It's a typical case of Social Anxiety Disorder.
Sosyal nüfuzlarını Zoe gibi kolay etkilenen bir kızı kendi cinayet kulüplerine almak için kullandılar.
They used their social clout to recruit Zoe, an impressionable girl, into their very own murder club.
Çok özel, genç bir öğrenci sosyal medyayı aydınlattı.
It took a very special young student to light up social media.