Spaghetti Çeviri İngilizce

Connie Francis, spaghetti bolognaise gevrek ekmek ve güzel bir Chianti kırmızı şarapla gider.

Connie Francis is spaghetti Bolognese with a crusty bread and a nice Chianti.

Ama bu akşam İtalyan mutfağına girişip marihuanalı spagetti yapacağım.

Tonight, though, I'm gonna go Italian with a little baked ziti and a big plate of spaghetti marijuana.

Biraz makarna alabilir miyim?

Can't I just have some Spaghetti-O's?

Domates soslu "Spaghetti al Bongole"

It's Spaghetti al Bongole with tomato sauce.

Spagettinin yirmi dakika daha zamanı varmış bence. Diri olsun demiştin.

Your spaghetti could have used another 20 minutes.

- Çekoslovak soslu spagetti benim spesiyalitemdir. - O başka bir şey.

You know, you want my spaghetti with nice Czechoslovakian sauce, that's my specialty.

Yolcu parçalanıp spagettiye dönüşür.

The traveler gets crushed into spaghetti.

Spagetti olmak istemiyorum. Spagetti olmak istemiyorum.

I don't wanna be a spaghetti, I don't wanna be spaghetti.

Spagetti olmayacaksın.

No, you won't be a spaghetti.

Spagetti olmak istemiyorum.

I don't wanna be a spaghetti.

Spagetti değilim.

I'm not a spaghetti!

Ağzınıza layık Spagetti.

The spaghetti pooch smooch.

- Kimsenin tipi umurumda değil ama bir paket dökülmüş spagettiye benzeyen birinden hoşlandığımı hiç hatırlamıyorum.

- I don't care about anybody's looks... but I can't recall ever going for anyone... who reminds me of a box of spilled spaghetti.

Bayan ve serseri sıpagetti ve köfte yerler.

The Lady and the Tramp eat spaghetti and meatballs.

630'da bağlantı noktasında bir kaza meydana gelmiş, ama yavaş da olsa trafik akıyor...

There's an accident working at the spaghetti junction. at 630, but it still will make a very slow go...

- Makarna sosu.

- Spaghetti sauce.

Ayrıca böyle makarna askılı kıyafetlerimiz de var

We also have that style with spaghetti straps.

Peki ya kıvamlı spagetti?

But what about the soggy spaghetti?

Afedersiniz, bayan, bu spaghetti mi?

Excuse me, ma'am, is that spaghetti?

Tabiki spaghetti.

Of course it is.

Ben dünyaca ünlü spaghetti güreşçisi kadın Elvisim.

I'm the world famous spaghetti-wrestling she-Elvis.

- Spaghetti.

- Spaghetti.

Kıçıma spaghetti girdi.

I got spaghetti in my ass.

- Ayrıca o spaghetti güreşçisi.

- She's also a spaghetti wrestler.

Ablan ve o spagetti yemekleri.

Your sister with those spaghetti dishes.

Öğle yemeğinde alfabe makarnası yediğimizde çok mutlu oluyor. O zaman ben de mutlu oluyorum.

"He's very happy when we have alphabet spaghetti for lunch, but then, so am I."

Ama büyük ihtimalle bunu önce makarnalarla yazar.

"Although he'll probably spell it out in spaghetti first."

O yemek yememi istiyordu, makarna ben hava kararmadan çıkmak istiyordum.

She wanted me to eat dinner, spaghetti and I wanted to go out before it got dark. It was getting dark- -

- Bana makarna tabağıyla vurdu.

- She hit me with a plate of spaghetti.

Sarımsaklı ekmekle spagetti.

Spaghetti with garlic bread.

Meşhur spagettilerimden birini yapacağım.

I'm thinking I might make some of my famous spaghetti.

Sadece spagetti yapmak istiyorum.

I want to make some spaghetti.

Spagetti?

Spaghetti?

Babamda spagetti yedim.

I had spaghetti at my father's.

- Lanet makarnanı ye.

- Eat that goddamn spaghetti.

Pirzola, pesto soslu makarna, spagetti bottarga .. her tür meyveli turta.

Cutlets, pasta with pesto, spaghetti Bottarga style fruit pies of all kinds.

Domuz pirzolası ve spagetti yiyebilir miyim?

Can I have pork chops and spaghetti?

Bu spagetti harika olmuş Tina.

This is great spaghetti, Tina.

Yani, buraya beleşçi bir dürzüyü daha getirirsen bedava spagetti veya köfte alırsın gibi mi?

you mean, like you get a free spaghetti and meatballs if you bring another cheap gomer douche-bag in here?

Spagettiye buyur.

You're welcome for spaghetti.

- Böcek ilacı, radyo.

freeze-dried spaghetti?

Tamam, bakalım dışarıda yiyecek ne var.

Let's see what else they have to eat out there, okay? The freeze-dried spaghetti's not going to do it for me.

Kurutulmuş spagetti bana uymaz.

I didn't mean to bring the spaghetti. Come on.

Larvalı spagetti ve kanatlı böcek böreği aldım, çok hoş... çekirke köftesi, şişe geçirilip ateşte pişirilmiş...

I got mealworm spaghetti, stinkbug paté, that's nice... cricket croquettes, braised and brochette...

En iyisi larvalı spagetti.

The spaghetti mealworm's the best.

Ben de spagetti yemiştim!

I just ate spaghetti baby!

Öyle abartılı bişey değil.

- Spaghetti, nothing fancy.

Bekle, üzerine spagetti tabağını koyduğum içinmiş.

Oh, wait. That's because I put my spaghetti pot on it.

Saçında sosis ve spagetti vardı.

He had hot dogs and spaghetti in his hair.

- Saçında niçin sosis ve spagetti olsun ki?

Why would he have hot dogs and spaghetti in his hair?

Şarap hakkında bunca şeyi nereden öğrendin?

It's a congealed, disgusting spaghetti.