Stacey Çeviri İngilizce
1,179 parallel translation
- Tamam Stacy ne düşünüyorsun? - Senin için iki kelimem var.
Stacey, what do you think?
Bu Stacey ve Zoe arasında.
It's between Stacey and Zoe.
Stacey korkunçtu, ama...
Stacey was terrific, but...
Stacey.
Stacey.
Sana iyi bir yaşam dilerim Stacey.
Have a nice life, Stacey.
Stacey Shephard, 23 yaşında, üniversitede hukuk öğrencisi.
Stacey Shephard, age 23, law student over at the college.
Stacey?
Stacey?
Stacey, en iyi gezegenin hangisi olduğunu bilmek ister misin?
Stacey, you wanna know what the best world is?
- Bunlar da nerden...
STACEY : What are you- -?
- Silahlarını al, Harrison. - Stacey!
- Take his weapons, Harrison.
Gününde değilsin ha, binbaşı?
- Stacey! Not your day, huh, major?
Merhaba, adım Stacey.
Hi, I'm Stacey.
- Bu...
STACEY :
- Bak, Stacey Hinkhouse orada.
- Look, there's Stacey Hinkhouse.
Merhaba, Bayan Coleman.
Hi, Stacey. Hi, Mrs. Coleman.
Stacey'le görüşmüyorsun.
You never see Stacey anymore.
Tamam, ceza odasındaydım, çünkü Stacey Hinkhouse sürekli voleybol topunu üzerime attı.
Okay, I went to detention. That was because Stacey Hinkhouse kept hitting me with a volleyball.
Stacey'le olan bu anlaşmazlık ne zaman bitecek?
When is this conflict with Stacey Hinkhouse going to end?
Stacey Hinkhouse ve Bay Bates'den özür dileyeceğim.
And I'm gonna apologize to Stacey Hinkhouse and Mr. Bates.
Stacey, selam, nasılsın?
Stacey! Hi, how are you?
Ne yapıyorsun?
Stacey, what are you doing?
Stacey'nin böyle bir şey yapmasına çok şaşırdım.
- God! I am appalled Stacey would do something like that.
Stacey, seninle konuşmak istiyorum.
Stacey, I want to talk to you.
- Stacey Hinkhouse beni oyuna...
That Stacey Hinkhouse is conniving.
Stacey'nin testine yaptığını gördüm.
I saw what you did to Stacey's test.
Seni oraya Stacey'e göndereceğim bukleler için.
I'm gonna send you over there to Stacey to get braided up.
Josie ona nü fotoğraflar çektirmeli.
STACEY : Josie should let him take some nudes.
- Wayne harika nü fotoğraflar çekiyor.
STACEY : Wayne takes awesome nudes. TOM :
Çabuk ol güzelim.
STACEY : Move it, chick.
- Hadi.
STACEY :
Selam canım.
STACEY : Hey, babe.
- Muhtemelen haberlerde söylerler.
STACEY : Probably gonna be on the news. WAYNE :
Evet, Anna, Stacey.
Yeah, Anna, Stacey.
- Kimse nerede olduğunu söylemiyor.
TOM : Nobody can tell me where she is. STACEY :
- Nereye gidiyorsun?
STACEY : Where're you going?
- Onu nereye götürdüklerini bilmiyorsun.
STACEY : You don't know where they took her.
Wayne, Stacey, ben Josie.
Wayne, Stacey, this is Josie.
Çalıyor, bu onun telefonu.
STACEY : The ringing, that's his phone.
İmdat!
STACEY : Help!
- Drakula olmadığından emin misin?
STACEY : Are you sure it wasn't Dracula?
Wayne, Stacey, ben Josie.
JOSIE : Wayne, Stacey, it's Josie.
- Josie!
STACEY : Josie!
Oradan çık.
STACEY : Get out of there.
Yaratık onu öldürmüş.
STACEY : That thing got him.
Stacey, sevgilisiyle kurttan kaçarken Yedinci Cadde'deki... deponun yük asansöründe mahsur kaldıklarını söyledi.
Stacey said the wolf's got her and her boyfriend trapped... in some freight elevator at the warehouse on Seventh Street.
Orada korkunç şeyler oluyor!
STACEY : There's a whole bunch of shit going down!
Aman tanrım, olamaz.
STACEY : Oh, my God, no.
Stacey'le Wayne beni alacak.
Stacey and Wayne are gonna pick me up.
Burayı değiştireceğim.
I'll be changing that, Stacey.
Stacey, bunu dinlemek isteyeceksin...
Stacey, you'll wanna hear this...
Stacey hadi!
- [Woman] Stacy, come on.