Stand Çeviri İngilizce
60,011 parallel translation
♪ Savunma için hazırız ♪
♪ We're prepared to stand our ground ♪
Eğer Ben seni sevecek kadar zeki biri değilse ve artık burada kalmak istemezsen yarın seni Ada'ya kendim götüreceğim.
If Ben isn't smart enough to love you and you can't stand another day, I'll drive you back tomorrow myself.
Kalk ayağa.
Stand up. Get up.
Ama buna karşı durabilmek, tarihte buna itiraz eden ilk kişi olmak, sektöre karşı bu kadar sert bir çıkış sergilediğim ve bir şeylerin yanlış olduğunu onlara gösterdiğim için pişman değilim.
But being able to stand up against that, the first one in history to stand up against... I think to go so hardcore against the industry, to show that they had some things that were wrong and then address it... I don't regret that.
Hep ayakta kıpırdanıyorsun.
You always stand and fidget.
Annem panikleyebilir ama babam polis olduğu için dik durup beden eğitiminden geçtiğim ve onunla atış talimine gittiğim sürece...
Yeah, my mom might, but my dad's a cop, so as long as I stand up straight and pass P.E., go shooting with him...
Parmak uçlarında dur.
Stand on your tippy-toes.
Herkesin penceresinden fotoğrafını mı çekiyorsun?
That means you stand outside everyone's windows?
"Öyle durma, içeri gir." dedi.
"Well, don't just stand there, come in."
Hannah, öyle durma, sen de gel!
Hannah, don't just stand there, get in!
Clay, doğrusunu istersen, bunu yapmanın doğru olduğundan emin değilim, emin olsaydım bile bizim durumumuz ne olur, bilmiyorum.
I gotta tell you, Clay, I am not sure that this is the right thing to do, and even if I was, I don't know where we stand.
Madi ile sen davanın arkasında olduğunuz sürece. Hazine davaya güç kattığı sürece. Hiçbir şey savaşı durduramaz.
As long as you and she stand for it... as long as the treasure powers it... nothing can stop it from beginning now.
Kenara çekil Liza.
Stand aside, Liza.
Chip, öğrenmen lazım Ayağa kalkmanın yolu kendin için Aksi takdirde canlı yemiş olursun.
Chip, you got to learn how to stand up for yourself otherwise you're going to get eaten alive.
Sana daha önce söylemiştim sahipsin Öğrenmeye başlamak Kendin için nasıl ayağa kalkmalısın
I've told you before, you have got to start learning how to stand up for yourself.
İndir silahını salak.
Stand down, idiot.
Rahat durun!
Stand down!
Orada durup insanların hayatları hakkında yorum yapıyorsun.
You stand there telling people about their lives.
Kalk ayağa, gitme vakti.
Stand up.
O ana kadar çekilmemiş olsalar bile, o zaman çekilecekler.
They will stand down, if they haven't already.
Önce ikinizle başladı sonra büyüdü. Bizlere kadar ulaştı. Birbirimiz için fedakârlıkta bulunmak acı çekip direnmek birlikte yas tutup verici olmak sevip yaşamak ve birbirimiz adına mücadele etmek için.
It started with both of you, and it just grew... to all of us... to sacrifice for each other... to suffer and stand, to grieve, to give, to love, to live... to fight for each other.
Size verdim..... ikinize de, .. burada kalacak yerdim.
I gave you... both of you, a place to stand here.
Akşamüstü yola çıkmak için hazırlanın.
You will stand ready to depart upon nightfall.
Benim bakış açıma göre bu işten kurtulmanın tek yolu bu.
From where I stand, it's the only way out of this.
Adamlarına söyle teslim olsunlar.. .. ve beni takip etsinler.. .. hiçbiriniz milislerin yaptıklarından..
Stand your men down and follow me away from here, for any man who offers resistance to that militia will be held responsible for...
Hiçbir şey yapmadan öylece durmayacağım.
I'm not just gonna stand around and do nothing.
Partiye çoktan geç kaldık ama duşta bu kadar uzun kalmakta bir beis görmüyorsun.
We're already late for the party and you have the temerity to stand in the shower like this?
Vali döndüğü zaman bunların hesabını verirsiniz.
When the governor returns, he will not stand for this.
Hep devlerin arenasına çıkmak istemiştin.
You always wanted to stand next to giants.
Kimse size mani olmayacak.
No one will stand in your way.
Buna katlanabilirmisin sen
You can't stand it?
Durmaya çalış, Zinde kal.
Try to stand, Felicity.
Üzerinde durduğun tabela ve az önce telaffuz ettiğim isim arasındaki bağlantıyı keskin zekâlı biri fark edebilir.
You do see the sign above which you stand, and how a man with a keener sense of reason might extrapolate a connection with the name I just mentioned.
Köşeye çekilip kendi işimle ilgilenmeme ne dersin?
How about I just stand in the corner and mind my own business?
Yere yat, yere yat!
Stand down, stand down!
Kötülere kim karşı gelecek?
Who will take a stand against evildoers?
"V.M." neyin kısaltması?
What's the "v.M." Stand for?
Ve ben de bu sandalyeden kalkıp dünyaya yelken açacağım. Tanrı yardımcım olsun.
And I will stand from this chair and disappear into the world, so help me god.
Ortada bir sürü acı ve suçlama var yine de Beyaz İsa birazcık daha acı çekmeye dayanabilir.
Plenty of suffering and blame to go around, although that White Jesus, well, could stand a little more suffering.
İyi ama "A" nın açılımı ne?
But what's the "A" stand for?
- Silahı at Miller.
Miller, stand down. Good.
Seni kürsüye mi çıkaracağız?
By putting you on the stand?
İyi olur. Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmenin vakti geldi.
Sounds right.'Bout time you learned to stand
Fakat şunu yaparsanız, ayağa kalkıp gerçekten neler oluyor diye sorarsanız... İyi.
But if you say that, if you stand up and say what's really going on...
Neden Saad'ı kürsüye çıkartıp öğrenmiyoruz?
Why don't we put Saad on the stand and find out?
Kürsüye müvekkilini çıkartmaya ne dersin?
Why don't we put your guy on the stand?
Onu kürsüye çıkartıp yeminli ifade vermesini sağlamalısınız.
You got to get him on the stand, put him under oath.
- Hayır, sen geri çekil.
Stand down. No, you stand down.
Sen geri çekil!
You stand down.
Yanında kalırdım. Ama bir saat. Ama bir gün.
But I will stand here with you... for an hour, a day, a year... while you find a way to accept this outcome... so that we might leave here together.
Ayağa kalk.
Stand up.