Streets Çeviri İngilizce
9,506 parallel translation
Hapishaneler dolardı, caddelerse bomboş.
The prisons would be full, the streets would be empty.
- O sokaklarda yaşıyor.
- She lives on the streets.
Sokaklarda gezinen zombi ihbarı yapılmamış, ve Kent hala diriltme büyüsünü de yapmadı, ne yapmak istediği konusunda yanılmış olabiliriz.
There are no zombies walking the streets, So, either kent hasn't cast the resurrection spell yet, or We're wrong about what he's doing.
Büyük bir kararlılıkla geldim bugün. O yüzden bunlar yeterli. Yine bekleriz.
Objects this much is enough qualified ok we later streets
Eğer kurumunuz hukuk sınırları dahilinde daha çok zaman harcamış olsaydı,... sokaklar suçlardan arınmış olurdu.
If your office spent this much time working within the confines of the law, the streets would be free of criminals.
Sokakta ilk defa mı dövüldüler?
Beaten in the streets?
Sokaklarda büyüdüm.
I'm from the streets.
Lagus, fazladan adamlarla sokakları teftiş edin.
Lagus, patrol the streets with extra men.
Erkekler, kadınlar, çocuklar sokağa döküldü.
Men, women and children poured into the streets.
Sokaklardaki sesleri duy.
Hear the sounds of the streets.
Ben, bana öğrettiğin şekilde bu şehrin sokaklarına azda olsa adalet getirmek için polis oldum.
I became a cop to try to bring a little justice to this city... to my streets the way you taught me.
- Şu anda sokaklara barikat kuruyor.
- Eh, he's locking down the streets now.
Sokaklar sana ne söylüyor, kuzenim?
What are the streets telling you, cousin?
Kafan bir milyon be.
- The streets? You're trippin'.
Şu an onu durdurmanın zor olduğunu düşünüyorsanız, sokakların onun köleleriyle dolmasını bekleyin.
If you think he's hard to get to now, wait until the streets are swarming with thralls.
Sokaklar şu an boş.
The streets are empty right now.
24 saat içinde bitecek tecritten sonra GSC süreyi uzatıp insanları sokaklara çıkma riskini alacak mı?
With this lockdown due to end in 24 hours, will the GSC dare to extend it and risk rioting in the streets?
Amerikan caddelerinde devriye gezen Humanich askerleri.
Humanich soldiers patrolling American streets.
Şu an ise sokaklarda ölüm ekipleri cirit atıyor ve binlercesi daha gelecek.
Now he's got killing squads roaming the streets, and thousands more to come.
Sokaklarda dolanıp saklanmaktan bıkıp usanmıştım.
I was sick and tired of wandering the streets, hiding. I went home with a girl.
Eğer bu doğru olsaydı, ruh hastası katilleri avlayarak sokaklardan çekip almazdın beni.
If that were true, you wouldn't be taking me out on the streets... hunting psychopathic murderers.
Sokaktaki bir kimseyim sadece.
I'm just a nobody from the streets.
Tünellerde, caddelerde.
In the tunnels, on the streets.
Çocuklar, sizi ben Los Angeles'ın vahşi sokaklarına meydan okurken beni eğitecek olan kişiyle tanıştırmak istiyorum. Memur Aly Nelson.
Oh, guys, I would like for you to meet the person who will be training me as I brave the mean streets of L.A. :
Bir daha onu yolda başıboş görürseniz rica ederim eve getirin.
And next time you find him lying on the streets.. ... I suggest that you take him home.
Geçen gece sokak ortasında bilinçsizce yatıyordu.
Last night... he was lying on the streets, unconscious.
Sokakta içki içmek demek.
Drinking on the streets?
İyi geceler.
Good night. Ta! Now, the only women on the streets this time of night are whores or beggars.
Cesaretimi toplayıp manava gitmek bütün sabahımı alıyor.
I stay away from busy streets. It takes me all morning to get the guts to go out for groceries.
- Yeni karargahtan üç cadde uzaktayız.
- We are 3 streets from the new headquarters.
Sokakta acı çektiklerini görürseniz, acı çekmelerine izin vermezsiniz. Öldürürsünüz.
You see them writhing in agony on the streets, you put them down.
Dig, Thea siz de sokağa çıkın. Bakalım neler bulabiliyoruz.
Dig, Thea, hit the streets, see what we can find.
Ben sokağa çıkayım.
I'll go hit the streets.
Benim adamlarim cesedi sokagin ortasinda birakmayacak kadar akillidir.
My guys know better than to leave a body in the streets.
Sehir bizim, sokaklar bizim. Hata bizim degil ama, sorun bizim sorunumuz.
Our city, our streets, not our fault, but it is our problem.
Sokak ortasında pantolonum inmiş bir şekilde yakalatmayasın beni sonra.
Don't have me caught out on the streets with my pants down.
"Yeni Babylon üzerine, kirletilmiş Amerika üzerine ateş yağmuru yağacak ve çocuklarımız kurucularının düşmanlarının kanıyla sokakları temizleyecek."
"Rain fire upon the new Babylon, the defiled States of America and our children shall cleanse her streets with the blood of her founder's enemies."
Sadece £ 7,000 değerinde ve elektrikli bir araba, Avrupa'nın dar sokakları için tasarlanmış.
It costs just £ 7,000 and it's an all-electric car, designed specifically for the narrow streets of Europe's cities.
Ben de şehir merkezine ulaşmıştım. Dar sokaklarda Twizy'nin fink atmasını bekleyerek.
I, too, had reached the city centre, where the tiny Twizy would come into its own, in the ancient narrow streets.
Twizy'de sokaklar ne kadar geniş olursa olsun... trafikten kaçış olmadığını anladım.
In the Twizy, I'd discovered that no matter how wide the streets may be, a jam is still a jam.
Bu herif karısını öldürdü ve elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor.
Morris killed Edwards'wife and he's walking the streets.
- Sokaklardan bir katil eksilmiş olur.
One less killer walking the streets.
Bir RICO değil, ama en azından bir süre onu sokaklardan uzak tutacak.
Now, it's not RICO, but at least it'll keep him off the streets for a while.
Sokakları da böyle kazandık.
That's how you win on the streets.
Sokaklardan haberleri sana kim veriyor, Mimi?
So, who do you got in the streets in your ear, Mimi?
Frankie, sen her zaman sokakları yönetmek istedin.
See, Frankie, you always wanted to run the streets.
Sokakta konuşuyorlar.
Someone on the streets is talking.
Sokaklarda kan dökülmeyecek, halk korkutulmayacak.
No more blood in the streets, scaring decent folk.
Sokakları temizliyor en azından.
Cleans the streets anyhow.
Sokakların ve binaların adlarını değiştirdiler.
They renamed streets and buildings.
- Sokak mı?
- according to the laws of the streets.