English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ S ] / Sweater

Sweater Çeviri İngilizce

3,018 parallel translation
Kazağını burada bulduklarını söylemiştin.
You said they found her sweater here, right?
Sen neden kazak giyiyorsun?
Why are you wearing a sweater?
Londra biraz serin de ben de kazak giyeyim dedim.
It's a bit chilly in London.. ... so I thought I should wear a sweater. Shouldn't fall sick.
Evet.
Sweater.
Jenny başına dert açabilir.
Jenny can sure wear a sweater.
Belki de üstüne giyecek bir şeye ihtiyacın vardır.
Perhaps a sweater.
Şu kırmızı kazak da neyin nesi?
Did you even put your red sweater?
Şapkası olan bir süveter alır mıydın?
Would you buy a sweater that had a built-in hat?
Ayrıca bu süveter de iğrenç.
And this sweater vest sucks.
Limuzinin, ön koltultuğun, devasa rolexin, designer jeanlerin bu bütün gün boyunca yumuşacık olan kaşmir kazağın.
Your limos and floor seats, your giant rolex, your designer jeans, that cashmere sweater that's as soft as the day is long.
Bir güve diğerine "Artık yapay gıdalara katlanamıyorum" demiş.
Heard the one about... two moths in an acrylic sweater. Says one to the other : Can't stand artificial food much more.
Kazağınıza bayıldım, Bayan Harwood.
I love that sweater, Mrs. Harwood.
Süveterinde bir iz var.
Hmm. There's trace on his sweater.
Yeşil kazağını, gülüşünü, sakinliğini.
Your green sweater, smiling, calmed.
Az daha bir kaşmir süveteri veriyordum.
You know, I accidentally almost put a cashmere sweater in there.
Onlar kaşmir süveteri ne yapsın ki?
What would one of them do with a cashmere sweater?
Benim durumumda sinyal kazağını çıkarırken... "Beni Alan trompet dersinden gelmeden çabucak becer" demesiydi.
Well, in my case, it was her taking off her sweater and saying, "Quick, do me before Alan gets back from his trumpet lesson."
- Kazak Ozan!
- Sweater Ozan!
Taba rengi hırka ve yeşil tişört giyiyordu.
She was wearing a... Tan sweater, a green top?
Bakalım neler varmış.
Okay, what do we got here? Ugly sweater.
Ayrıca o örgü yelekle aşırı tatlı görünüyorsun.
And you look super-cute in that sweater vest.
Kazak giyeceğim.
I'm getting a sweater.
- Kazak lazım.
I need a sweater.
Bu kazağı ona yaptım, evet.
I knitted him this sweater. Yeah. Okay.
İstiyorsan sana kazak örebilirim fakat kollarını yapmak cidden zor iş.
I would make you a sweater, but I hear that the arms, that they're really hard.
Tam burası onun kan bulaşmış kazağını buldukları yerdi. Cesedini ise hiç bulamadılar.
This right here is where they found her blood-stained sweater, and they never found her body.
Tam Kim'in kazağının bulunduğu yerde.
Right where Kim's sweater was found.
Babanı ırmağın kıyısında Kim'in hırkasının bulunduğu yerde gören bir tanığımız var.
We have a witness who saw your father down by the river where Kim's sweater was found.
Evet, arkasında kan lekeli bir kazak bırakan arıyı görmek istiyorum.
Yeah, I'd like to see the bee that leaves a blood-stained sweater behind.
Yani, Kim'in kanlı kazağını oraya koydun ki polis Stephen'dan şüphelensin.
So, you put Kim's bloody sweater there to lead the police to Stephen.
- Bu süveteri seviyorum
- I love that sweater.
Mor kazaklı kız.
The girl in the purple sweater.
Bu dizide süvetere harcanan paranın 200 bin dolar olduğunu duymuştum.
You know, I heard the sweater budget on this show was 200 grand.
Arabamda fazladan bir çift ayakkabıyla bir süveter var.
Uh, I have an extra pair of shoes and a sweater in my car.
Ya hırkamı alacağım ya da hızlı örmem gerekiyor.
I'll either have to get my sweater or knit faster.
İşte hırkam gelmiş.
Oh, here's my sweater right here.
Gülümsemeyi ve süveter giymeyi biliyor musun?
Do you know how to smile and wear a sweater?
Pekala, Tessa'nın giydiği ceket kaşmirmiş, tamam mı?
So this sweater that Tessa was wearing was cashmere, right?
- Kazağını çıkar.
- Take the sweater off.
Eh, bu sabah bu Richard'ın süveterinden düştü.
Well, this fell off of Richard's sweater this morning.
- Bu benim kazağım.
It's my sweater.
Kazağın biraz küçüldüğü için özür dilerim.
I'm sorry your sweater got shrunk a little bit.
Pekala, arkadaşlar işlerini savsaklarken ben kurbanın kıyafetinde pas benzeri bir madde buldum.
I recovered a rust-like substance from the vic's sweater.
Çıkar kazağımı!
Take off my sweater!
Anne, bu en sevdiğim kazağım.
Now, mom, that's my favorite sweater!
Haley, kazağına hiçbir şey olmayacak.
All right, Haley, nothing's gonna happen to your sweater.
Sakin ol. 11. sınıfların yarısı bu kazağı giyiyor.
Relax. Half the 11th grade's been inside this sweater.
Alex Haley'in en sevdiği kazağını yırttı ve ben de mağaza mağaza gezip Haley öğrenmeden önce aynı kazağı bulmaya çalışıyorum.
Oh, Alex ripped Haley's favorite sweater, and now I'm driving around from store to store, trying to find the exact same one before Haley finds out.
- Kazağıma n'apıyorsun? !
- What are you doing with my sweater?
- Kazak meselesi mi?
It's that sweater, huh? Yeah.
Bunlar kitapları ve ilaçları.
Take him! That's his books and his pills and he likes that old sweater.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]