Sök Çeviri İngilizce
11,191 parallel translation
- Şok cihazını al.
- Grab the paddles.
Şok oldun değil mi?
Shocking, right?
Burası, Cersei'nin Kralın Şehri'nde geçirdiği zaman boyunca görmezden gelmeyi başardığı sefaletin doruğa ulaştığı şok edici bir yer olmak durumunda..
And it's supposed to be a really shocking place where Cersei encounters the poverty that she has managed to ignore for most of her time living in King's Landing.
Trajik ölümü, tüm dünyada şok etkisi uyandırdı.
The news of her tragic death came as a shock to the entire world.
Bu sizi şok ettiyse öyle olsun.
If that is shocking to you, so be it.
- Evet. - Hiç şok edici değil.
That's not shocking at all.
Bu sizin şok ediciyse öyle olsun. - Hayır.
If that is shocking to you, so be it.
Sanırım şok edici sözcüğünü başka bir sözcükle karıştırıyorsun.
I get it. I think maybe you're confusing
- Bu! Şok edici olan bu!
- the word, "shocking" with the word...
- Şok.
- Shock.
Onu kıçına sok dostum.
Hey, stick it up your ass, pal!
Bunu kafana sok, artık bir ekibiz.
Get it through your head... this is the team now.
Burada bir şok fayansı var.
Know how to spot a taser tile?
Şok dalgasının dağılması daha yumuşak bir iniş sağlayacaktır.
The shock wave dispersal should make for a smoother landing.
Videoyu gördükten sonra, şok oldum... Zihnim açıldı, gerçekleri gördüm.
What I saw in that video was so shocking, so mind blowing, so life altering, if I ever hope to show my face at that school again,
Şok'tan mı?
Target?
Şok edici ya hani.
there's the circles...
Tabii birazcık şok olmadım değil.
Sure, it was kind of a shock.
Bu şaka gibi kavanozu al ve bir tarafına sok.
You are lucky that I don't take this mockery of a final resting place and shove it up your ass.
Birşeyler sok şu ağzına bu birşey değil, Michael?
Put the food in your mouth. Isn't this something, Michael?
Hiç birşey beni bu kadar şok etmedi ve hevesimi kırmadı özellikle Bay Ambruso'dan öğrenmek gibi. Cyrus Beene tarafından kendimi aldatılmış gibi hissettim.
No one is more shocked and disheartened to learn of Mr. Ambruso's infidelity than Cyrus Beene.
Büyük bir şok bu.
It's a shock.
Şimdi şişi çıkar ve pipeti deliğe sok.
Now take the...
Gillette, şimdi güzelce içeri sok. Tamam. Harika.
Okay, Gillette, now just slip it in nice and easy...
Şok tabancası.. Kayak maskesi...
The taser, the - - the ski mask - -
Hala o şok içindeyim.
I was still feeling that shock.
- Ventriküler fibrilasyonda. Şok vermeliyiz.
- He's in VF, we need to shock him.
- Bir şok daha?
Another shock?
Bunlar şok cihazının izleri.
Those are taser marks.
Şok cihazını bulduk Çekiç, arabanın bagajındaki bijon anahtarının yanında.
We found the taser, Hammer... in the back of your car, right next to that tire iron.
İnsan çok büyük bir olay değil diye düşünüyor... ama şok edici.
So you think, you know, it's no big deal, but it's... Uh, it's... It's shocking.
Savunma dosyayı açıp Durst'ü ilk tanık olarak çağırdığında... şok olmuştum.
When the defense opened their case and called Durst as a first witness, I was shocked.
Harvey, Shaun'u bagaja sok.
Harvey, make Shaun get in the boot.
Şok olmuştum. Korkmuştum.
I was shocked... and scared.
Eşime olanlardan dolayı hâlâ şok içindeyim ama yaşanan şiddet ve yapılan tehditler beni asla susturamayacak.
I'm still in shock over what happened to my wife but violence or threats of violence will never silence me.
İnsan hazırlıklı olsa bile, yine de bu büyük bir şok oluyor.
Even if one is prepared, it's always a bit of a shock.
Şok ve inkar etme.
Shock and denial.
Sok hoş görünüyorsun.
So pretty.
- Kötü şöhretli... şok edici "Kek Tutsakları" hikayesi.
- Now infamous in the shocking "Cupcake Captives" story.
Çocukken suistimal edildiğini aniden öğrendiğini düşündüğümde, şok olmandan korktum.
I was just worried that if you suddenly find out that you were abused, you might get shocked.
Şok olduğuna eminim.
I'm sure you were shocked.
– Bu günlerde insanları şok ederek mi eğleniyorsun?
Are you having fun shocking people these days?
Acaba Doktor Oh'a büyük bir şok yaşatacak bir şey oldu mu?
Did something happen that could have given Dr. Oh a big shock?
Onun için büyük bir şok olmalı.
It must have gave her a big shock. In her own way,
– Bunu duyduktan sonra şok olma.
Don't be surprised by this either!
- Onun işi, dediğimi yapmak. Bunu kafana iyice sok.
Her job is to do what I say, and you better wrap your head around that.
Hayır Harvey, asıl sen Donna'nın gittiğini ve geri gelmeyeceğini kafana sok!
No, Harvey you better wrap your head around the fact that Donna is gone and she is not coming back.
Ona şok verelim.
Let's shock him.
Ona şok vermem lazım.
I need to shock him.
Bunu kafana iyice sok.
Get it through your head.
Şok vermemiz gerekirse diye onu yanına al.
Grab it in case we need to defibrillate.
sokak 96
sokakta 53
sokaklarda 17
şok oldum 31
sokağa çıkma yasağı 17
sokrates 16
şok edici 22
şokta 25
sökül paraları 17
sokakta 53
sokaklarda 17
şok oldum 31
sokağa çıkma yasağı 17
sokrates 16
şok edici 22
şokta 25
sökül paraları 17