Süpürge Çeviri İngilizce
1,031 parallel translation
Askeri mahkemeye yollayın efendim, çünkü adamlarıma gidip yine süpürge ve faraş taşıyacaklarını söylemeyeceğim.
You might as well court-martial me, sir, because I'm not going back to my boys and tell them that they're gonna carry a broom and dustpan again.
Süpürge olarakta kullanılır.
Used for the finest chewing plug.
- Onu süpürge dolabına saklamışlar.
- They hid in a broom closet.
Süpürge nerede?
Where's the broom?
Hani süpürge sapları falan.
You know, broomsticks and all that.
Süpürge odası bile dolu.
Not even a broom closet.
Süpürge ve bay Weinermeyer'ın kullandığı temizlik malzemeleri.
Oh. It's a broom and stuff that Mr. Weinermeyer cleans up with.
- Süpürge bulun, çabuk!
- Find brooms, quick!
- İki süpürge için mi?
- For two brooms?
İki süpürge için malzeme alış fişi lazım, yüzbaşım.
- Speak. A ticket for the withdrawal of two brooms.
İş başına kova, tahta bezi, süpürge.
Come on, bucket, mop, broom.
Atom enerjisiyle çalışan süpürge mi?
Atomic pile cleaner?
İnsanlar er geç hastalanır, ama süpürge almasalar da olur.
People have to get ill. They don't have to buy vacuum cleaners.
- Süpürge almaya karar verdiniz mi? - Süpürge mi?
Decided on a cleaner?
- Elektrikli süpürge.
Cleaner? Vacuum cleaner.
Evet, Atomik Süpürge parçaları olarak var.
Yes, as parts of the Atomic Pile vacuum cleaner.
Bu aileye saçımı süpürge ettim, çünkü sana güvendim.
I happily gave myself to this family, because I trusted you.
2 süpürge ve battaniyelerle set yapacağız.
2 brooms and blankets for the fence
Sears ve Roebuck'de... " "... daha iyi bir elektrikli süpürge bulabilirsiniz. " " Üstelik daha da ucuz. "
You can get better vacuum cleaners at Sears and Roebuck, and you can get'em cheaper, but you can't beat our electric toasters. "
Ve bay Canon bana bir daha asla, yaşadığım sürece süpürge yapmam için baskı yapmayacağını söyledi.
And Mr Canon told me I would never have to push another broom again as long as I live.
Bizimkini elektrikli süpürge yuttu.
Ours got swept in the vacuum cleaner.
- Süpürge mi?
- Broom?
Belki süpürge kullansanız...
Maybe a sweeper would be...
Elektrikli süpürge bile hortumunu onun için yormaz! - Onu biraz temizlememiz gerekiyor.
- We'd have to clean her up some.
Süpürge verin... -... temizlerim.
If you give me a broom, I could sweep it up.
- Süpürge var mı?
- Got a broom?
Yaşlandığımda iki lokma ekmeğim olsun diye tüm hayatım boyunca saçımı süpürge ettim.
I slaved away my whole life so I'd have a crust of bread in my old age.
- Süpürge dolabıymış.
- A broom closet.
Geriye sadece bir süpürge kaldı.
Only one broom left.
" Geriye sadece bir süpürge kaldı.
" Only one brush left.
"Sadece bir süpürge."
"Only one broom."
"Geriye sadece bir süpürge kaldı."
"Only one broom left."
Süpürge fırçadan daha mı anlamlı?
This broom means more than brush?
- Yeni süpürge ha?
- New broom, eh?
Süpürge sopanıza sarılın
A broomstick you can crawl on
Cadı atkınızı takın ve bir süpürge alın.
So get a witch's shawl on A broomstick you can crawl on
Süpürge ve faraşla birlikte tabii.
With a broom and a dustpan.
Bir süpürge ancak bu kadar şanslı olur Chim chiminy, chim chiminy Chim chim cheroo
A sweep is as lucky as lucky can be chim chiminy, chim chiminy chim chim cheroo
En alttaki süpürge üste çıkar
You might think a sweep's on the bottommost rung
"İzin Ver Seni Arayayım Sevgilim, Sana Âşığım" şarkısını çalan müzikli süpürge bir pazarlama faciası oldu.
Our musical mop which plays "Let Me Call You Sweetheart, I'm in Love with You," is a marketing failure.
Ya süpürge?
And the broom?
Bir bez ve süpürge alalım bakalım. Acele edin! Bir bez parçası!
Let's have a rag and a broom, hurry up!
Ben, yaşIı budala, onun için saçımı süpürge ettim.
I was too stupid! She lacked for nothing.
Fakat o zamanlar senin için saçımı süpürge ettim.
But back then I had fallen head over heels for you.
Süpürge değil bu.
This isn't a stick.
Ne zaman bir McTarry ölse, Süpürge ile gölü geçip klanın matem müziğini çalarak, Dağdan aşağı gelir.
Whenever a McTarry dies, he comes down from the mountain, over the loch and through the heather, playing the clan lament.
Basının süpürge konusunu öğrenmesini istemiyorum.
I don't want the press to find out about the broom business.
Süpürge odası bu tarafta.
The broom closet is that way.
Kariyerim için saçımı süpürge ediyordum.
I've been tearing my hair out over my career.
Dışarı çıkıp aldığı şeyler bir pompalı ve iki kutu mermi bir kutu 45 kalibrelik mermi kısa bir boru, bağlantı teçhizatı ve bir süpürge.
Then he went out and bought a shotgun, two boxes of shells for it, a box of. 45 calibre ammunition, a short length of pipe, several fittings and a broom.
- Süpürge dedim!
I said the broom!