Taken Çeviri İngilizce
44,763 parallel translation
Söyleyebileceğim tek şey bu. Ciddiyim. Ve keşke bu kadar uzamasaydı.
That's all I can say, that I meant it, and I wish it hadn't taken me so long.
Bay Heck, Berlin hayvanat bahçesini babasından devraldı.
Herr Heck has taken over the Berlin Zoo from his father.
Alman hükümeti, Polonya halkının idaresini ele geçirmiştir.
The German government has taken charge of the Polish people.
Ama siz erken uyanıp Varşova dışına götürüleceksiniz.
But you will be woken before that and taken outside of Warsaw.
Bazen dostlarımız bizi evlerine alırdı.
We were taken in by friends sometimes,
- Hayvanat bahçesindeyken mi?
He was taken from the zoo?
Buraya gelmek için göze aldığım onca riski?
The risks I've taken to be here?
Şimdiyse ölülerin, denizlerin hâkimiyetini ele geçirmesinden korktuğun için ayağıma geldin.
But now you come to me with fear. As the dead have taken command over the sea.
Babamın ve babasının canını aldılar.
Taken the life of my father and his father before.
İnci benden tekrar alınmayacak!
The pearl will not be taken from me again..
Hepiniz ilgilenildiğinizden Ailenin geri kalanı, sadık çalışanlar.
I'm gonna make sure that you guys are all taken care of, the rest of the family, some loyal employees.
Ünlü üne sahip bu adam Çok şey almış görünüyor Çok akıllı insanlardan temizleyicilere.
This man with a stellar reputation seems to have taken a whole lot of very smart people to the cleaners.
Evlilik dışı bir bebeğim olsaydı, Babam beni dışarı çıkardı ve vurdu.
If I had had a baby out of wedlock, my father would have taken me out back and shot me.
Onların bakımı yapılır.
They are taken care of.
Bu yüzden ekstra birkaç gün içmeyi umuyordum Herkesin bakım altına alındığından emin olmak için.
That's why I was hoping to have those few extra days to make sure everyone was taken care of.
Zayıf ve acizleri de görünce, beş kuruşum kalmıyor.
Once you've taken your share, and I've looked after the weak and needy, I'm left broke.
Anladık.
Point taken.
Kamyoneti kaçırıp, beni gizli sığınaklarına getirmiş olmalılar.
They must've hijacked the truck and taken me to their evil lair.
Bizi nereye götürdün
Where have you taken us?
Ve Ahmanet, gücün kimseye verilmediğini alinmasi gerektiğini anladi.
And Ahmanet understood power was not given... it had to be taken.
Burası Alec Holland'ın favori sığınıklarından biri. Öldükten sonra, doğanın yeni Tanrısı olduğuna inanıldı.
It's a favorite hidey hole of one Alec Holland, whose corpse was taken to be the most recent Avatar of the Green.
- Çünkü Ritchie evin kontrolünü ele geçirdi.
Because Ritchie's bloody well taken control of the House.
Ben FBI'a vereceğim Ama kızımı teslim etmeden önce almıştım.
I was going to give it to the FBI but my daughter was taken before I could turn it over.
O ana kadar, Hiç fikrin yok Alınmıştı.
Until that moment, you had no idea she had been taken.
Onlara baktığım zaman içeri girin, kızı alıp çıkın.
Once I've taken care of them, get in, take the girl, get out.
Seni bulmak olağanüstü uzun bir zaman alıyor.
It's taken me an unusually long time to find you.
Metzger bizim asıl problemimizle ilgilenecekse kızı boş verebiliriz.
If Metzger's already taken care of our main problem, we can forget about the girl.
İcabına bakılıyor.
She's been taken care of.
Sabahleyin, sen parayla birlikte kaçmışken çok öfkelenmiştim ama sonra düşününce dedim ki tabii çalar.
In the morning, when you were gone with my money, I was furious, but also I thought, "'Course he's taken it.
Beni esir aldın ve şimdi de benimle akşam yemeği mi yemek istiyorsun?
You've taken me as your prisoner and now you want to have dinner with me?
Miguelito'yu almışlar.
They have taken miguelito.
Noel zamanı iki çocukla birlikte şehirde vakit geçirmek hiç de kolay değil. Sinemaya ya da patenle kaymaya götürseniz bile.
It's not easy spending a day in the city with two kids around Christmastime even if you have taken them to a matinee and outdoor skating.
Korkarým sen ve özlem özsayýlar tamamen çevrili, Ve herşeyi biraz fazla ileri götürdüler.
I'm afraid you and miss hess are completely surrounded, and have really taken everything a little too far.
O pislikler sınıfta kalmalıydı, bu yüzden lanet olası bir bütçeyi idare edebilsinler!
Those assholes should have taken my class, so they can manage a fucking budget!
Şu ana kadar hiçbir örgüt patlamaları üstlenmedi.
No organization has taken responsibility for the blasts yet
Keşke daha uzun süre burada kalabilseydi.
I wish it would have taken him longer.
Resim çekilmekten nefret ederim.
I hate take... having my picture taken.
Bir tane bile içmedim.
I have not taken one.
Bebeklerimle ilgilenilsin diye yumurtalarımı verdim.
I gave my eggs so my babies would be taken care of.
Tek hayali bebek sahibi olmak olan kadınlar tarafından ilgilenilsinler diye.
Taken care of by women whose only dream was to have a baby.
Tiflis'teki İngiltere Konsolosluğu ele geçirildi, bir sürü rehine vardı.
The British Embassy in Tbilisi was taken over, lots of hostages.
Sonra o darbede esir alındı.
Then she was taken hostage in that coup.
Oradaki postanenin kaldırımını yapmaya başladılar.
They've taken up the pavement outside the post office there.
Gözün görebileceği kadarıyla altın bir sütun, Nane paraları, bilezik ve mücevherleri Hepsi inca'nın mezarlarından alınmıştır.
A column of gold as far as the eye can see, minted coins, bracelets, and jewels all taken from the tombs of the inca.
Bu halledilir.
It's being taken care of.
Mave çıkartılmasını istiyorum.
I want mave taken out.
Bu altın uzun bir yolculuğa çıkıyor Inca madenlerinden, Fetihçiler eline,
This gold has taken a long journey from the mines of the inca, to the hands of the conquistadors, to the holds of Drake's ships, and finally to castillo de muerte.
Biliyorum, ve o benim her şeyim, ve asla.. yaralanmasına izin veremem.
I know, and he's all I've got and I won't have him taken advantage of.
Lanet olası bir yemini var.
She's taken a bloody oath,
Bu insanlar zaten halledilir.
Those people are already taken care of.
- hastaneye götürdüler.
I fell to the ground and was taken to the hospital.