Tartışmak istemiyorum Çeviri İngilizce
556 parallel translation
" Tartışmak istemiyorum.
" I don't want to talk.
Bunu tartışmak istemiyorum.
I don't want any discussions.
- Tartışmak istemiyorum.
- I don't want to fight.
Bunu daha fazla tartışmak istemiyorum ve eğer mahsuru yoksa kitabı da almak istiyorum.
I'd rather not discuss it any further, and if you don't mind, I'd like to buy this book.
Ve bu konuda tartışmak istemiyorum!
And I don't want to hear any arguments!
Hayır, tartışmak istemiyorum galiba.
I don't want to discuss it at all.
Tartışmak istemiyorum.
I don't wanna discuss it.
Bu davayı O'nun yanında tartışmak istemiyorum.
Don't discuss this case in front of him.
Bunu tartışmak istemiyorum!
I don't want to discuss it!
Julian Craster ekipten ayrılıyor ve bunu daha fazla tartışmak istemiyorum.
Julian Craster is leaving the company and I don't wish to discuss the matter any further.
Tartışmak istemiyorum.
I don't want to go into it.
- Tartışmak istemiyorum, Bayan Wynand.
- I don't want to discuss it, Mrs. Wynand.
Bea, bütün gün burada oturup, aynı şeyleri tekrar tekrar tartışmak istemiyorum.
Bea, I will not be all day discussing it.
- Pekala, seninle tartışmak istemiyorum
All right, so I won't argue with you.
- Bunu tartışmak istemiyorum.
- I'd rather not discuss it.
Seninle bu konuyu tartışmak istemiyorum.
I don't care to debate the question with you.
- Daha fazla tartışmak istemiyorum.
- I don't wish to discuss it any further.
Bunu daha sonra tartışmak istemiyorum.
I DON'T WANT TO DISCUSS IT.
Bu konuyu daha fazla tartışmak istemiyorum.
I don't intend to discuss it any further.
Bu konuda tartışmak istemiyorum!
I'm not going to argue about this!
Ama tartışmak istemiyorum.
But I seek no dispute.
Kusura bakmazsan Tracy'yi seninle tartışmak istemiyorum.
I prefer not to discuss Tracy with you, if you don't mind.
Bunu tartışmak istemiyorum.
I won't discuss that.
Seninle tartışmak istemiyorum.
I don't want to quarrel with you.
Seninle tartışmak istemiyorum Lena.
I don't want to quarrel with you, Lena.
Tartışmak istemiyorum.
I'd rather not discuss it.
Frank, daha fazla tartışmak istemiyorum.
Frank, I refuse to discuss it any further.
Tartışmak istemiyorum.
Man, I don't want any arguments.
Sizinle tartışmak istemiyorum Bayan Lora.
I hate to dispute you, Miss Lora.
Bak Mabel, seninle tartışmak istemiyorum. Şu dış hattı biran önce bağla yoksa gelecek sefere sana gösteririrm.
Look Mabel I don't wanna argue with you, just get me an outside line or I will put a tuppence in your moral little slot next time I'm passing.
Seninle kavga etmek ya da tartışmak istemiyorum.
I don't wanna fight with you. I don't wanna argue with you.
Tartışmak istemiyorum.
I don't want any argument.
Seninle tartışmak istemiyorum.
I don't want any quarrel with you.
- Bunu tartışmak istemiyorum!
- I don't want to discuss about it!
Bu konuyu tartışmak istemiyorum.
I do not wish to discuss it.
- Tartışmak istemiyorum.
That's not something I'm prepared to discuss with you, Mr. K.
Doktor, seninle tartışmak istemiyorum.
Doctor, I don't want to argue with you.
Lütfen, Paul, tartışmak istemiyorum.
Please, Paul, I don't want to argue.
Hem boş mideyle tartışmak istemiyorum.
I don't want to get into no discussions on an empty stomach anyhow.
Bu gece daha fazla tartışmak istemiyorum.
I don't wish to discuss it further tonight.
- Artık tartışmak istemiyorum.
We never bicker. - Good.
- Aynen bende tartışmak istemiyorum.
I don't want to cause a conflict.
Tartışmak istemiyorum.
I don't wish to discuss it, Mr. Spock.
Şimdi, tartışmak istemiyorum, ama geçen defa da tam görüşecekken bir şeyler olmuştu.
Now, I don't want a screaming match, but the last time we were going to meet something came up, too.
Anne bunu kimse ile tartışmak istemiyorum. Hele seninle hiç.
Mom, I don't want to discuss this with anybody, least of all with you.
- Bunu tartışmak istemiyorum.
- I do not wish to discuss it.
Matt, tartışmak istemiyorum.
Matt, I'm not trying to argue.
Zengin oluş şekliniz hakkında daha fazla tartışmak istemiyorum.
I don't want to talk anymore about how you got rich.
Bunu tartışmak istemiyorum.
I don't want to discuss it.
Seninle tartışmak istemiyorum.
I don't want to argue.
Seninle ters düşmek de, bunu tartışmak da istemiyorum.
I don't want to contradict you, and I don't want to argue about it.