Tavşanlar Çeviri İngilizce
1,101 parallel translation
Tavşanları sever misiniz?
Do you like rabbits?
Tavşanları yoncayla beslemek de benim, değil mi?
I get to feed alfalfa to the rabbits, right?
Bu filmi, araştırmacılarımız bir araya gelip, 1954 yılında Avustralya'da çekmiştir. Tavşanlar, insanlar için bir belâ olmuştur.
This film, which our researchers have gathered together was shot in Australia in 1954, where a plague of rabbits has been, and still is, a threat.
Tavşanlar, sevimli ve evcil olmalarına rağmen, bir tehdit olabilir.
Rabbits, which seem so cuddly as pets, can become a menace.
Tavşanlar önce Avustralya'ya gönderildi. Onların değerli bir gıda kaynağı olacağı düşünülüyordu.
They were first shipped to Australia, hoping they'd be a valuable addition to the food supply.
Avustralya, tavşanlar tarafından işgal edilen tek yer değildi.
Australia is not the only place to have been overrun by rabbits.
Anlaşılması zor ama böyle masum tavşanların, bilimsel olarak, çok yıkıcı olduğu bilinir.
It's difficult to conceive that such an innocent, furry rabbit, scientifically known as Lepus, can be so destructive.
Çakalların olmaması, tavşanlar için iyi oldu. Ama benim için berbat.
Now, that's terrific news for the rabbits, but it's lousy for me.
Tavşanlar, Roy'un ilgi alanında değil.
Rabbits aren't exactly Roy's bag.
Ama tavşanların yayılmaması için, Bu ülkedeki diğer çiftlikleri siyanürle ilaçlayacaklar.
But once those rabbits spread out, the other ranchers will bomb this whole country with cyanide.
Tavşanları seviyorum, anne.
I like rabbits, Mommy.
Üzüntü duyuyoruz bu tavşanların ailesi kalabalık olduğu için onlara aynı anda bakamıyorlar.
Well, we were trying to make Jack a little more like Jill and Jill a little more like Jack so they wouldn't keep having such large families.
Cole, tavşanların çabuk etkileneceğini söylüyor.
Yeah? - Cole says the rabbits are getting meaner and hungrier.
Amanda, lütfen tavşanları yanlız bırakır mısın?
Amanda, would you please leave those rabbits alone?
Lanet tavşanlar.
The damn rabbits.
Alın, lanet tavşanlar, tavuğumu öldürdü.
Get! Those darn rabbits killed my chickens!
Bir gün deliklerden genç tavşanlar çıktığında, yeni nesiller başlayacak.
The young will be coming out of their holes any day, and starting their new generations.
O, tavşanları zehirlerse diğer hayvanları da öldürecek.
If he poisons the rabbits, he's going to kill off all the other animals.
Ama doktor, büyük tavşanlar kurt gibi bir yırtıcı olabilir mi?
But, doctor, rabbits as big and as ferocious as wolves?
Amanda, büyük tavşanlar görmüş.
Amanda saw huge rabbits.
Bir şansınız olduğunu sanmıyorum. O tavşanların yaşamını geri getirebilir misin?
I don't suppose there's a chance that you can bring back one of those rabbits alive?
Uzun dişli tavşanlar.
Rabbits with teeth that long.
Tavşanlar ahıra saldırdı ve Jud'u öldürdü.
The rabbits attacked the ranch last night and killed Jud.
Şerif, tavşanlar gelmeye başlarsa bir kaç saat içinde burada olurlar.
Now, sheriff, when those rabbits start coming, they could be here in a couple of hours.
Woodale, tavşanların 25 mil batısında.
Woodale's a good 25 miles west of those rabbits.
Ulusal Muhafız raporlarına göre tavşanlar Four Corners yakınında. Geldikleri yerde ölüm var.
National Guard Alpha Company reports the rabbits are near Four Corners killing as they come.
Clark, bu tavşanlar ne kadar tırmanabilir?
Clark, how far do you think those rabbits travel with each stride?
Duyduğuma göre tavşanlar, merdivenleri iyi tırmanıyormuş. Buradan ayrılmaya hiç niyetim yok.
Unless you tell me those rabbits are good at climbing ladders I got no intentions of budging out of this place.
Tavşanların, Harrison Road'a yaklaştığı görüldü.
Rabbits sighted approaching Harrison Road, still heading toward Ajo.
Ya tavşanlar?
And the rabbits?
Bostandaki tavşanlar Hoplaya zıplaya oynuyorlar
Rabbits in the orchard Sport and play
Bu hardal tarlasında atlayıp zıplayıp etrafa göz atması ve tavşanları bulması gerekiyordu.
So she'd have to leap up in this mustard field and look around very quickly to see where the rabbits were.
- Tavşanlarınızı sevdim.
- I like your rabbits.
Yaban tavşanı onlar, aptal yaşlı tavşanlar değil.
Those are hares, not silly old rabbits.
Gülünç olmayın, tavşanlar çay içmezler.
Hares don't have tea, silly.
- Küçük Rowan Mart tavşanlarını severdi.
- Little Rowan loved the march hares.
Fakat tavşanların da buna yetenekleri vardır.
But rabits are capable of that too.
Hayvanat bahçesi, Chuck, kentin bir numaralı sıçanlar, tavşanlar ve domuzlar koleksiyonu.
The zoo, Chuck... the city's number one collection of white rats, rabbits, and guinea pigs.
tavşanlar, tavuklar, geyik kuşlar, inekler ama kilisede hiç insan yok.
hares, chickens, deer birds, cows but there are no people in the church.
Tavşanlar bile kaçtı.
Even the rabbits left.
Şu tavşanları alın!
Take these rabbits!
- Tavşanlar.
- Rabbits.
- Silverstone'da tavşanlar vardı.
- There were rabbits at Silverstone.
Barcelona'daki pistte de tavşanlar vardı.
There were rabbits on the track at Barcelona.
Umarım tavşanlarını bulursun.
I hope you find your rabbits.
Tavşanların yüzünden mi?
Is it your rabbits?
Çabuk kavrarsan, yaban tavşanlarını kementle yakalamayı öğretirim.
If you're quick, I'll teach you to catch a hare with a lasso.
Ağabeyimle tavşanlar gibi seviştin.
You shagged like rabbits.
Tavşanlar için biraz ot yoluyorum.
Cutting some grass for the rabbits
Burada embriyo haline geliyorlar. Bir aylık normal doğum sürecinin sonunda bebek tavşanlar haline geliyorlar.
There they grow into embryos which, in a month's time, the normal gestation period, will become baby rabbits.
Onu bu tavşanlar üzerinde denedim.
I've tried it on all these rabbits.