Terms Çeviri İngilizce
7,550 parallel translation
Şartları sen belirledin.
You wrote the terms.
Bu şarkının adında ne kadar mecaz olduğunu söyler misin?
"I Hate Myself and I Wanna Die." How literal was that song in terms of the title?
Yani olay şu ki... Bakın. Evet, hakim yola devam etmemizi söyledi ama hangi beyanatları toplayabildik?
So the thing is, look, yes, the judge said we can move forward, but what are we getting in terms of statements?
Karım sayesinde aramız iyi.
We're on good terms because of my daughter.
Benim koşullarım :
My terms.
Bir keresinde beyaz adamın şartlarında savaşmak istediğini söylemiştin.
You once said you intended to fight the white man on his terms.
Şartların buysa, o not dökümünün bedeli senin naklinse kabul ediyoruz.
If those are your terms. If the price of that transcript is you transferring? We accept.
Bu arada, sınavlar bittiğine göre düşünüyordum ki dairemizde parti verebiliriz.
Speaking of which, mid-terms are over and I was thinking we could have a party at our apartment.
Unutma, ilişki ile ilgili olarak, suçlamalar doğrulanmış değil.
Remember, in terms of the affair, the charges are unsubstantiated.
Kendisi biraz... nasıl derler anlaşması güç bir arkadaştır.
How do you say... A difficult fellow to come to terms with.
Şartları anladın, değil mi?
You understand the terms, right?
Anlaşmamız bir yıllık eğer istenirse uzatabilme seçeneğimiz de var.
The terms of your deal are for one year with an option to extend to another at our discretion.
Şartları anladın mı?
You understand the terms, right?
- Şartlarınızı beğenmedim.
- I don't like your terms.
- Bunlar gayet iyi şartlar.
- These are good terms.
Koşulları uygun bulacaksındır.
You'll find the terms fair.
Minassian'larla aram pek iyi sayılmaz.
Me and Minassian, we're not on the best of terms.
Teklifin koşulları?
And the terms of that offer?
Bilgi namına beklediğin her şey ihlal edebilir avukat müvekkil giz -
Anything you're looking for in terms of information would be a betrayal of attorney-client...
Öldüğü zaman onunla iyi anlaşıyor olduğunuz söylenebilir mi?
Would you say that you were on good terms with him at the time of his death?
Bu bana iyi anlaşıyorlar gibi görünmedi.
That doesn't look like good terms to me.
Kilisedeki kariyerinize geri dönüp baktığınızda "keşke bunu yapmasaydım" dediğiniz bir şey var mı?
Is there anything that you look back on, in terms of your own career in the church, and think, "wow, i wish I hadn't done that?"
Şimdi, ağrıların için, ağrı kesici yerine sert bir likör önerebilirim
Now, in terms of pain relief, in lieu of painkillers, all I can offer you is some hard liquor.
Tilda sizden birini al aşağı ederse anlaşmamın şartlarını kabul edeceksiniz.
If Tilda can take one of you down, you'll accept the terms of my deal.
Ancak benim için yaptıklarına duyduğum saygı yüzünden anlaşmaya varacağımıza eminim.
But out of respect for what he did for me, I'm sure we can come to terms.
- Öyle mi? Koşulları artık senin belirlediğini fark etmemiştim.
I didn't realize you were dictating the terms now.
Hepimiz olanlar konusunda bir anlaşmaya varmalıyız.
We all need to come to terms with what's happened.
Sen tasarlarsın, ben yapıp satarım. - Harika değil mi?
I will help in terms of marketing design not great
Teknoloji terimleriyle konuşursak ;
Speak it in techonology terms
Ne şartıymış o?
I shall execute the breaching of terms. What breaching of terms?
Bunu, okuyucularımızın anlayacağı şekilde mesleki terimler olmadan açıklayabilir misiniz?
Can you explain in layman's terms, something our readers will understand?
Mesleki terimler olmadan?
- Layman's terms. - Uh-huh.
Virginia döndüğünde parçaları devreye sokmamız gerek ki değerli fikirleri kullanışlı terimlerde ölçüp tartabilsin.
We need to put the pieces in place so when Virginia is back, she can weigh the merits of the idea in practical terms.
Bunun bir önceki çalışmadan başka bir farkı da ödeme koşulları olacak.
Another difference from the earlier study is in terms of your remuneration.
Hayır, bizim araştırmamız en başından beri kadınların da erkekler kadar sekse tamamen fiziksel sebeplerle yaklaşabileceğini gösteriyor.
No, our research has shown from the very beginning that women are just as capable as men are in seeing sex in purely physical terms.
Tessa'ya niyetimi açıkça belirtmemiş olabilirim.
I - - I may have been unclear, in terms of my intentions with Tessa.
- Aslında komik şartlı tahliye kurallarına göre o tuvaleti kullanmamam gerekiyor.
You know, it's funny, given the terms of my parole, I probably shouldn't even be using that bathroom.
Kral Tushratta'da biliyor ama o barış şartlarını teklif etmeye can atıyor.
King tushratta knows it, But he is willing to offer terms of peace.
Bu şartları kabul etmezseniz Kral Tushratta ve dostları, bu şehri yok edecek ve herkesi öldürecek.
If you do not agree to these terms, however, King tushratta and his allies Will obliterate the city and kill them all.
Kralın şartlarını düşüneceğim.
I will consider the king's terms.
Ya şartlarıyla ya da güçleriyle.
By their terms or by force.
O zaman onun yerine, kendi barış şartımı teklif ediyorum.
So instead, I offer my own peace terms.
Babamın, annemin kariyeriyle ilgili stratejik bir planı vardı.
My father had a strategic plan in terms of how Mom's career was going to go.
Medeni haklar hareketi açısından ne kadar mesafe katettik?
In terms of the civil rights movement, how far have we come?
- Ne? Senin anlayacağın, bir vasiyet.
In your terms, a will.
Komple olarak, oyuncu açısından hiç kimse Paul Gascoigne ile karşılaştırılamaz.
In terms of overall, all-round player, then I think none of them can compare to Paul Gascoigne.
Bomba yapım materyallerine göre bu adam basit, hazır maddeler kullanmış.
In terms of bomb-making materials, this guy used simple, off-the-shelf items.
İşte şartlar...
Here are my terms...
Kendi istediği gibi öldü.
I guess he wanted to die in his own terms.
Yeni koşullar :
New terms.
"Sevgi Sözcükleri."
"Terms of endearment."