Tesadüf Çeviri İngilizce
5,800 parallel translation
Bu tesadüf olamaz.
That's not a coincidence.
Ne tesadüf.
What a coincidence.
Benim burada seninle birlikte olmam tesadüf mü sanıyorsun?
Do you think me being here with you is by accident?
Bu büyük bi tesadüf.
And that's a pretty big coincidence.
Şimdi RyneLab için çalışman bir tesadüf olamaz.
Can't be a coincidence that you're working for RyneLab now.
İlk davada doğru adamı yakaladıkları varsayarsak bu ya bir tesadüf ya da katilin kopyacısı.
Assuming they got the right guy in the first case, This is either a coincidence or a copycat.
Helena'dan başka kimsenin hasta olmaması bence bir tesadüf değil. - Dur, dur. Bu ne demek böyle?
I don't think it's a coincidence that no one else but Helena is ill.
Tesadüf.
Coincidence.
New York'a gelmesi tesadüf değil.
It's no accident we're in New York City.
Frank'in onu barda görmesi de tesadüf değil.
It's no accident Frank saw her at that bar.
Bu kadar tesadüf olamayacağını biliyordum ve kontrol ettim.
I knew that it couldn't be a coincidence, so I checked.
Evet, tesadüf gibi göstererek, orada onu görmesini istemiş.
Yeah, she wanted him to see her there, to make it seem like it was a coincidence.
Bu bir tesadüf olamaz mı?
But could it not just be a coincidence?
Bu kadar tesadüf biraz fazla.
Awfully convenient.
Bu oldukça hoş bir tesadüf.
That's a fairly nifty coincidence.
- Tesadüf olamaz.
- That can't be a coincidence.
- Bir tesadüf muhtemelen.
~ A coincidence, perhaps.
Oğlumun baş harfleri olan bir atkının, oğlumun kaçırıldığı kasabada ortaya çıkması tesadüf mü diyorsun?
You're telling me that a scarf with my son's initials on it, shows up in the same town from which he was taken, and it's a coincidence?
Adalet Bakanlığı'nda beraber çalıştığın adam birdenbire S.P.K'ya geliyor ve hemen peşimize düşüyorsun. Buna inanmamızı mı bekliyorsun? Ve bunlar bir tesadüf öyle mi?
You expect us to believe that the guy you came up with at the Department of Justice comes over to the S.E.C., and you immediately start coming after us, and it's a coincidence?
Ne tesadüf, Lord Sinderby'nin de adı Daniel.
How extraordinary - that's Lord Sinderby's name.
Bu tesadüf olamaz. Ne yani?
This cannot be a coincidence.
Tesadüf olamaz.
Can't be a coincidence.
Ne büyük tesadüf.
That's so coincidental.
- Ne tuhaf bir tesadüf.
What a weird coincidence.
Tesadüf mü?
Coincidence?
Adli tıp konferansını hedef alması tesadüf olamaz.
Couldn't be a coincidence the guy hit a forensics conference.
- Ne büyük tesadüf!
What a coincidence!
Tesadüf mü sandın senin barında işe başlamamı?
You think it was chance me getting a job at your bar?
Görüyor musun? Tesadüf.
What a coincidence.
Diego'nun ölümü büyük bir tesadüf değilse...
If Diego's death isn't just a wild coincidence...
Kundakçılık. Ne tesadüf.
Oh, arson, what a coincidence.
Bu da bir başka tesadüf, öyle mi?
Because that would be another coincidence, wouldn't it?
Evet, tesadüf.
Yeah, coincidence.
Yani? Kopyacı mı? yoksa tesadüf mü?
So what do we have, a copycat or a coincidence?
Oğlum Jerry ölümü Korkunç bir tesadüf.
My son Jerry's death... was a horrible fluke.
ama işte sadece o kadardı bir tesadüf.
But it was just that... a fluke.
Tesadüf olamaz.
It's not a coincidence.
Sanırım sizi burada bulmamız tesadüf değil.
I'm guessing it's not a coincidence to find you here.
Bakın, tesadüf zannediyordum ama Emily saldırıya uğradığında fark ettim.
See, I thought it was a coincidence, but then when Emily was attacked, I knew.
Tesadüf sayılmaz.
Well, it's not an accident, you know?
Bu davranışının Drew'in geçen hafta gelişiyle olanla aynı olması bir tesadüf mü?
Is it a coincidence that this behavior syncs with Drew showing up last week?
Tamamen tesadüf.
Pure coincidence.
- Dün sabah. Aynı gece Jack Westbrook'un kaybolması tesadüf değil.
IT'S NO COINCIDENCE THAT LATER THAT NIGHT
Dün beni takip ettiğini görünce tesadüf olduğunu sandım, ama şimdi bakınca öyle değil gibi.
Yesterday when I saw that you were following me, I thought it had to be a coincidence, but by today, mm, probably not.
Bu tesadüf mü yani?
So that's a coincidence?
Bunun Cadılar Bayramı'na denk gelmesi bence tesadüf olamaz.
I'm thinking maybe it's not a coincidence this thing happened on Halloween.
Tesadüf olabilir mi?
Is that possible?
Benton Farland'ın güvenlik görevlisini öldürdüğü ofise gitmesinin tesadüf olmadığını onayladım, çünkü Andy Farland'ın terapisti Dr. Pelman orada çalışıyormuş.
I've confirmed it wasn't a random thing that Benton Farland showed up at that office where the security guard was killed, because Andy Farland has a therapist named Dr. Pelman who works there.
- Yani tesadüf, öyle mi? - Kesinlikle.
So, that's a coincidence, right?
Tesadüf olamaz.
It can't be a coincidence.
Tesadüf olamaz.
Not a coincidence.