Thudding Çeviri İngilizce
85 parallel translation
[Thudding]
- [Thudding]
O andan itibaren hiç dinlenemedi. Kalbi küt küt atıyordu.
Her heart thudding, nothing could stop her now
Robert!
[Thudding] Oh, Robert.!
Daha da yaklaşıyor.
- ( THUDDING ) - It's coming closer!
Şahane. Göster. Bana gösterebilirsin.
THEN HE CAN TWINKLE WAY UP HIGH ON MY TREE WHERE HE WILL- - [object thudding] ( Hattie ) SYBIL!
[sesler]
[Thudding]
Ve inanıyorum ki bu fıtıkta benim.
[THUDDING] And I believe this hernia is mine.
Zengin bir adamın oğlu olabilirdim ama kader kötü ağlarını ördü ve bu hallere düştüm.
[SLOW THUDDING] I'm doomed.
Beni dünyanın sonuna kadar takip edecek!
- It'll follow me to the ends of the earth! - [Thudding]
Üst kattan sesler geliyordu. Rory olsa olsa 300 gramdır.
I heard thudding upstairs... and Rory weighs, like, 10 ounces.
Onları düzgün yerleştirmediğim için düşebiliyorlar. Düşünce de bir gümbürtü kopuyor.
Sometimes I don't stack them properly, and then they fall... and then there's the thudding sound.
Gel, İçeri gidelim, Bir şeyler yersiniz,
- ( THUDDING ) - ( CLATTERING ) Come. Let us go inside where you can have something to eat.
Şansımız varsa hava açacak,
( THUDDING ) With any luck, this weather will lighten up.
Stan!
- [Thudding]
Revire gitmeni istiyorum.
I want you to go to the infirmary. ( THUDDING )
Seni küçük sürüngen.
[grunting ] [ thudding ] [ Marong] You little creep.
Parlamento binasına çarparlarsa olacakları düşünün.
But what... Think about what happens if they hit the ground. [THUDDING] Think of what...
Ohh, dizim.!
- [Thudding] - Ow, my knee!
"Sonra, uzaktan gelen silah sesleri."
Then, far away, the thudding of the guns. "
Dizler.
Knees. - ( Thudding )
İşte bu!
- ( Thudding ) - You got it!
Berbat olduğunu babana söyle!
- Tell your dad you suck! ( Thudding )
İlki, riskleri alarak sizlerin kalplerinin atışlarının yanında bir şeyler de hissetmesini sağlayanlar... diğeri de onu izlemek için para ödeyenler.
The ones that take the risks and make you feel something besides the dull thudding of your own heart and those that pay to watch...
Muhtemelen bir sonraki hamlesini planlıyordur... İyi misin?
Probably off plotting his next move... Whoa! ( thudding ) whoa!
Veyahut profesör yılan değildir.
- Oh, well. - ( THUDDING ) The Professor is in the serpent.
İşte burada Yardım edebilir miyim?
There you are. [Objects clatter, thudding] Can I be of help?
Yukarıda hiç kimse yoktu.
There was nobody up there. [Footsteps thudding]
Biraz daha sola.
( RHYTHMIC THUDDING ) ELLIE : A little more left.
Ses yan odadan geliyor.
[clanging, thudding] - Hey, it's coming from the next room.
Robin nerede ki? Bir değişiklik farkettin mi, Raven?
Where is robin anyway? ( thudding footsteps ) Robin :
Güm, güm diye sesler duymaya başladım.
The sound that I was hearing was like a thump-thump... [faint thudding]
Tam testeremi çalıştıracaktım ki...
I was just about ready to turn my saw back on again. [Rapid thudding]
Güm.
[Ball thudding]
Kımıldamak istemedim çünkü hareket edersem orada olduğumu anlayacaktı.
I didn't want to move because I was thinking maybe if I moved, it would know that I was there. [Footsteps thudding]
Siktir oradan!
[Thudding] Fuck you!
Sırada ne var?
- [Thudding]
Israr ediyorsan...
If you insist... ( THUDDING )
Kendisini öldürmenin çok güzel bir fikir olduğunu, ama benim oraya gitmem için biraz beklemesini söyleyin.
[door thudding] SHE'S ON THE ROOF. I GOTTA GO.
Neredeyiz?
- [Thudding, Brush Crunching ] - [ B.A.] Where are we, man?
- Burada lamba yok mu?
( thudding ) CHAUFFEUR : Is there a light switch?
- Aman, Tanrım!
- [Both Grunting ] - [ Thudding ] - [ Woman] OH, GOD!
Bart?
[Banging Continues, Thudding] Bart?
G2, bu müzisyenlerde şüpheli bir şey fark ettin mi?
[Screaming, thudding ] That hurt! [ Groaning, coughing]
Epey kilo aldın, Davey.
- [Thudding]
.
[THUDDING AND GRUNTING]
Tanrım!
[Thudding]
- Hey, dikkat et!
- [Tires screeching ] - [ Thudding]
Tanrım!
( rhythmic thudding, man and woman moaning ) WOMAN :
Açın!
THUDDING AND BANGING AT THE DOOR
Evet.
( Solid thudding ) Yep.
Biz ettik.
( THUDDING ) We did, actually.