Tights Çeviri İngilizce
551 parallel translation
Cambaz giysini unutmuşsun.
"You've forgotten your tights."
Neden pembe tayt olmasın?
Why not pink tights?
Tayt olmaz.
No tights.
Taytsız olacak.
Without tights.
- Üzerlerinde de tayt vardır.
- Possibly wearing tights.
- Tayt.
- Tights.
Hayatım bu sezon mayo giyiyorlar.
They're wearing tights this season, dear.
Evet mayo.
Yeah, tights.
Kırmızı kadifenin üzerindeki bir melek gibi kayıyor.
It goes down like a seraph in red velvet tights.
- Münasip yerlerini ısıtırdım!
I'd have heated up their tights!
- Üstlerinde tayt var.
- In tights, I suppose.
# Tayt giymiş bayanın üzerinde spotlar...
The lights on the lady in tights
Onlar külotlu çorap Calam.
Them is tights, Calam.
Sıska atına binmiş İspanyol senyorita da sarhoş hokkabazın ikiye böldüğü tayt giymiş genç kız da yok artık.
No more Spanish señorita to ride his bony nag, no more damsel in tights for the drunk conjurer to saw in two.
Hafif sıklet.
Purple tights.
Consuelo bu çorabın iyi gideceğini söyledi.
Consuelo thought these tights might help.
Şu çorabı giy, bir sürü soru sor... aşağı inmeye davran.
Put on these tights, ask a lot of questions start to walk out.
Bu çorabı giymemi neden istemedin?
These tights, now why didn't you want me to wear them?
İçine tayt giyebilirsin...
If you wear it with tights...
Ben, taytla söylerdim.
I used to do it in tights.
Ten çorap gibi görünür şekilde tasarlanmış taytlar giymemi ister miydin?
Would you like me to wear tights designed to look like knee-socks?
Peki sen siyah tayt ve çizmeli olanı fark ettin mi?
And did you notice the one in the black tights with the boots?
O taytı giyebilmek için vücuduna güvenmelisin.
You have to have the figure for those tights.
Korse, çorap, askı, sutyen külot, jüpon, uzun don, jartiyer.
We've got corsets, stockings, suspender belts, tights, bras slips, petticoats, knickers, socks and garters, sir.
Sadece pembe taytlar.
only one figure in pink tights.
Birkaç akşam eğlenceden sonra yeni Lurex dans taytları neden dizden gevşiyor?
why is it that these new lurex dancing tights go baggy at the knees after only a couple of evenings'fun?
- Çorabın mahvolacak.
- You'll ruin your tights.
Elmas çoraptan 1,200 kat daha pahallı.
That diamond's worth 1,200 pairs of tights.
- Korse, jartiyer, jartiyer askısı, tayt, sütyen, külot, kombinezon, paçalı don, çoraplar ve dizbağları efendim.
- We've got corsets, stockings... suspender belts, tights, bras, slips, petticoats, knickers... socks and garters, sir.
Ya da o kralla yatarken kral iç çamaşırı giyiyor mu?
Although he goes to bed with the king and he uses tights.
Tayttan önce ne vardı? Naylon.
Before tights, what?
Evet, ve sen dikkatlerini kremalı taytına çektin.
Yeah, and you call their attention with your creamy tights.
Bütün külotlu çoraplarımı çaldı.
He stole all my tights.
Külotlu çorap.
Tights.
Külot, külotlu çorap...
Panties, tights...
Küçük bir detay.
No tights.
Tek istedikleri onu tayt içinde görmek.
- They just like to see him in his tights.
Ama o zaman tayt içinde o kadar iyi görünmüyordum.
But back then I didn't look so good in tights.
- Evet, artık ikimiz de tayt içinde iyi görünmüyoruz.
- Yeah. Now we both don't look so good in tights.
Şuradaki gözlüklü ve torba gibi pantolonu olan en büyükleri mi?
Is that the oldest one with the glasses and baggy tights?
İncinen tendonlar, alçılar, şişmiş parmaklar, kokan taytlar...
Pulled tendons, shin splints, swollen toes, smelly tights...
- Taytın nerede?
- Where are your tights?
Tayt giymiyor.
Tights. He won't wear them.
Bak Leroy, tayt giymezsen dans edemezsin.
Look, Leroy, I told you, if you don't have tights, you don't dance.
Sadece taytıma kan damlatmak istemiyorum.
I only want to stop my tights getting blood on them.
Çocuklar için bir çift taytın maliyeti 80-90 zloti.
A pair of children's tights costs 80 to 90 zlotys.
Kırmızı külotlu çoraplı Mary Ann Zlotnick.
Mary Ann Zlotnick in the red tights.
Aman Tanrım, nefesin terli tayt gibi kokuyor!
God, your breath smells of stale tights!
Aynı senin gini- -... pantolonları içinde söylenenleri yapıyorlar.
They're just like you- - up there in your tights, being told what to do.
Büyük oyun orada bekliyor, kasılmış yerlerinde, evet.
Big game is waiting there inside her tights, yeah
- Tabii ki tayt giyiyorlar.
- Naturally in tights.