Tipim değilsin Çeviri İngilizce
290 parallel translation
Sadece benim tipim değilsin.
You're just not my type.
Gerçekten benim tipim değilsin.
You're seriously not my type.
- Tipim değilsin.
- You're not my type.
Hem zaten sen hiç tipim değilsin!
You're not my type at all!
Merak etme, tipim değilsin.
Don't worry, you're not my type.
Hiç tipim değilsin.
You ain't my type.
Tipim değilsin dedim!
I SAID, you're not my type!
- Biliyorum, ama sen benim tipim değilsin.
- l know, but you're not my type.
- Endişelenme, tipim değilsin.
- Don't worry, you're not my type.
Tipim değilsin.
As for the place in the country, it's not much more than a cabin.
Tipim değilsin aslında.
You're not my type at all.
- Aslında Bay Malone, tipim değilsin.
- Mr Malone, you're not my type.
Sen de benim tipim değilsin zaten.
You're not my type either.
Benim tipim değilsin.
You're not my type.
Rose, gerçekten gururum okşandı, ancak lütfen alınma ama, benim tipim değilsin.
Look, Rose, I'm flattered, and please, no offense, but you're just not my type.
Benim tipim değilsin!
You're not my type, you know.
- Endişelenme, benim tipim değilsin.
- Don't worry. You're not my type.
Bak tatlım, neyin peşindesin bilmiyorum ama ama benim düşündüğüm şeyse, tipim değilsin.
Look, honey, I don't know what you're after... But if it's what I think it is, you're not my type, comprenez-vous?
Tipim değilsin.
You're not my type, man.
Şöyle diyelim : Benim tipim değilsin.
Let's just say I'm not the Van Halen type.
Tipim değilsin.
You're just not my type.
Kusura bakma ama tipim değilsin.
No hard feelings, but... you're not my type.
Benim tipim değilsin.
I don't think of you that way.
Seni çok severim ama benim tipim değilsin.
I like you a lot, buddy, but I don't think of you that way.
Ama ne yazık ki hiç de tipim değilsin!
You don't live up to expectations.
Bak, iyi birisine benziyorsun ama tipim değilsin.
Look, you seem like a nice guy, but you're just not my type.
- İlk olarak, tipim değilsin.
- For starters, honey, you ain't my type.
Üzgünüm, tipim değilsin.
Sorry, not my type.
Peki bir şey diyeyim mi canım, seni rahatlatacaksa hiç tipim değilsin.
Well, you know something, dearie, if it's any consolation to you, you're just not my type.
Tipim değilsin.
You're not my type.
Teşekkürler ama tipim değilsin.
Thanks, but you're not my type.
Ve sen benim tipim değilsin.
And you're not my type.
Çok isterdim ama tipim değilsin.
I'd love to, but you're not my type.
Sen benim tipim değilsin.
You're not my type.
Sana söyledim, Steve, tipim değilsin.
I told you, Steve, you're not my type.
Pek tipim değilsin.
You're not my type.
- Haberin olsun, tipim değilsin.
If it makes you feel any better, you're not my type.
- Özür dilerim, tipim değilsin.
- Sorry, you're not my type.
- Üzgünüm, ancak tipim değilsin.
- I'm sorry, but you're not my type.
Sen aslında... benim tipim değilsin.
You're not... really my type
Süper, küçük bir cadalozun tekisin ve sende bir şey bulmazsam ben bir hiçim ama benim tipim değilsin.
You are quite the little uber vixen and I'm nothing if not fond of you, but you're just not my type.
Tipim değilsin.
Not likely.
Sen, benim de tipim değilsin.
You're not my type either.
Gerçekten de tipim değilsin.
You're really not my type.
Benim tipim değilsin.
You didn't seem like my type.
Fakat biliyorsun benim tipim değilsin.
But, you know, you're really not my type.
Tipim değilsin.
You ain't my type.
Sadece benim tipim değilsin?
YOU'RE JUST NOT MY TYPE.
Dürüst olmak gerekirse, Sen de benim tipim değilsin.
To be honest, you're not my type either.
Sen gerçekten benim tipim değilsin.
Well, you're really not my type, I mean...
Benim tipim değilsin.
I can't put my finger on it.