Treasury Çeviri İngilizce
942 parallel translation
O benim hazine sekreterim.
He's the secretary of my treasury.
Maliye Bakanlığı'nın raporu.
The Treasury Department's report.
Birleşik Devletler Hazinesi'ndeki altın külçesi toplamı 9,5 milyar dolar.
The total gold bullion in the United States Treasury and Mints was $ 9.5 billion.
Geçen ayın faturalarına bakıyordum... ve sanırım beni Maliye Bakanlığı ile karıştırdınız.
I've just been going over last month's bills, and you people have confused me with the Treasury Department.
Konfederasyon hazinesini çaldığımı düşünüyorlar.
They think I made off with the Confederate treasury.
Senatoya ve Temsilciler Meclisine sunarım.
- To the United States Treasury by contributions from boys of America.
Hazine'ye büyük bir külfet getirdin.
You cost the Treasury a lot of money.
First National'a hazineden 300,000 $'lık bir sevkiyat geliyor.
A shipment of $ 300,000 is coming to First National from the Treasury.
Hazine mi?
Treasury?
Devlet hazinesini mi soyacağız?
Are we going to rob the Treasury?
Çünkü hazine bir silah deposu gibidir.
The Treasury's an arsenal.
Fakat hazine ile zırhlı araba arasındayken, para nerede olur sizce?
But between the Treasury and the armored car, where's the money?
Yaklaşık, 1000 dolar, Birleşik Devletler hazinesinden.
Nearly 1, 000 bucks, from the good old US Treasury.
Herhangi bir fısıltı halkın hazineye olan güveninin sarsılmasıyla büyük bir zarara yol açabilirdi.
Any whisper at all might have resulted in enormous damage in shaking public confidence in the treasury.
- " Hazinenin keşfi...
- " Treasury discovery...
Ayrıca Maliye Bakanlığının adresini de biliyorum.
I also know the address of the Treasury Department.
Dosyaları maliyecilerden uzak tutmak yani.
Keep the files away from the treasury boys.
İşleri maliyeciler için yoluna mı koyuyordun?
Well, you getting things in shape for the treasury boys?
Kimliksiz katilin robot resmi ülkenin her yerine.. ... polis birliklerine, kasabalara, ilçe hapishanelerine hapishane müdürlerine, tüm postanelere ve postacılara Maliye Bakanlığı'na ve FBI'a gönderildi.
And so the face of the unknown killer, built up from fragments of evidence... was sent out all over the country... to chiefs of police, sheriffs, county constables, and county jailers... to the wardens of prisons... to all postmasters and postal inspectors... to the agents of the Treasury Department... to the FBI.
Altın ve kıymetli taşlar topraktan çıkartılıp hazineye katılıyor.
Gold and jewels are dug from the ground and poured into the treasury.
Hazine bakanı.
Secretary of the Treasury.
Sadece hazine parasını alın!
Only the treasury stuff!
Hazine yetkilileri, çetenin Arizona'ya kaçtığına inanıyor, çünkü bugün... Arizona'daki bir banka, diğer soygundaki gibi... aynı soğukkanlılıkla soyuldu, iki memur öldürüldü...
Treasury authorities now believe the gang has escaped to Arizona... where today a bank was raided and two tellers killed... with the same cold-bloodedness that characterized...
H0012 plaka numaralı sarı renkte taksi 15. Cadde'den batıya doğru Hazine Binası'na ilerlemekte.
Yellow cab, license number H0012, heading west on 15th Street at Treasury Place.
Maliyeden.
Treasury.
Orjinal ABD parası.
U.S. Treasury, it's the real thing.
Lorelei'ın Hazine Bakanıyla evleneceğini düşündüm hep.
I always figured Lorelei would end up with the Secretary of the Treasury.
Bu Bay Carney, Hazine Bölümü özel ajanı, Gizli Servis.
This is Mr. Carney, special agent from the Treasury Department. Secret Service.
Bundan zevk duyarım, ben de Hazine Bölümünde hizmet etmiştim.
I get quite a kick out of this. Used to be with the Treasury Department myself.
O kadar zenginsin ki, Hazine Bakanlığı sadece senin ödediğin vergiler için özel bir daire kurmuş.
And you are so rich... that there is a special department in the United States Treasury... which works only on your income tax report.
Bugün itibarıyla, hazinemizde... işte... tam olarak 5,250 frank görünüyor.
As of today, our treasury shows assets of, uh, here - exactly 5,250 francs.
Gitmeden önce, Truva hazinesinin yarisini daha sonra da, her yil 1000 altin vereceksiniz.
Half the treasury of Troy before we depart... ... and after that, 1 000 talents every year.
Çabuk hazineye gidelim!
To the treasury!
Hazine kağıtları burada, efendim.
Here are the funds of the treasury, Sir.
Hazinede sadece bunlar mı vardı?
Is this all there was in the treasury?
Niye hazine bonolarını aldığını size söylemedi?
Why didn't he tell you he'd taken the funds of the treasury?
Estrovia'nın devrik Kralı Shahdov, hazine fonlarıyla birlikte kaçmayı başarıp, Amerika'ya geldi.
King Shahdov, dethroned Monarch of Estrovia, who escaped his country with the treasury, arrives in America.
Utanmadan hazine fonlarıyla kaçtığınızı yazıyorlar.
To think you're accused of absconding with the treasury!
Devlet hazinesinin çatısı!
This is the roof of the treasury!
Hırsızlar mücevherleri çalmak için içeriye sızmış.
Thieves have penetrated the treasury to steal jewels.
İmparatorluk hazinesine 1 milyon dolarlık bir teklif için geldim.
I'm here to offer the lmperial Treasury a $ 1 million proposition.
Gelirlerimiz bağışlara dayanıyor ve şu anda dardayız.
You know, our treasury is based on donations, and right now we're rather low.
Hallolur.
Yes, 300 billion in treasury bonds. Want me to find out?
Maliye Dairesine gidebilirsiniz.
You might try the Treasury Department.
Çünkü tüm bu topraklardaki hazineler... Cennetten gelen tüm müzikler... Hiç bir zaman bir adam ve kadın arasında yaşananlar ile kıyaslanamaz.
Because all the gold in the United States Treasury, all the harp music in heaven, can't equal what happens between a man and a woman with all that growing together.
Kral, başbakan olduğunuz süre içinde, hazineden oldukça yüklü miktarda bir para kaybolduğunu ortaya çıkardı.
The King finds that there are large sums of money missing from the treasury during your administration as Chancellor?
Tüm hazinede bu kadar çok para asla olmadı.
There was never that much gold in the whole treasury.
Ben masumum. Ne kralın hazinesini bir başbakan olarak yönetirken, ne de hehangi başka bir zaman, suç olan hiçbir şey yapmadım.
I am innocent of any wrongdoing in my administration of the King's treasury, as Chancellor, or at any other time.
Ağırlığınızla harekete geçti.
It was you weight that did it, on the Treasury floor.
Hazine odasının altında her biri alarm sistemine bağlı olan yüzlerce var bunlardan.
There are hundreds of them under the Treasury, each one connected to the alarm system.
ABD HAZİNE BAKANLIĞI LOS ANGELES ŞUBESİ
U.S.TREASURY DEPARTMENT