Tren Çeviri İngilizce
9,169 parallel translation
Bir tren, bir bomba.
A train, a bomb.
Tek duyduğum, bir tren, bir sürü gürültü ve kendi kendine konuşman.
All I hear is a train, a lot of racket and you talking to yourself.
Evet, tren biletinde yazıyordu.
Yes. That was on her train pass.
- Tren bileti nerede peki?
- Where is her train pass?
- Dinle. - Tren bu.
Listen.
Sizin şu eski tren kazasının raporunu çıkardım.
I pulled out your old report on the train crash.
İki çocuk yanlışlıkla bisikletlerini tren rayına bırakmış.
Two boys mistakenly leave their bikes on a train track.
Tren!
A train!
- Çok kötü çünkü bu tren dolu.
- Well too bad, the train's taken.
Bu tren Hay, Ouyen ve Birchip'ten geçerek Melbourne'a gidiyor.
Uh, this train's direct to Melbourne with stops at Hay, Ouyen and Birchip.
aslında nice daki tren istasyonunda çalındı
Actually they were stolen In the train station in Nice.
Chicago bağlantılı tren.
Chicago-bound train.
Liseden itibaren tren yolunu takip ettim sadece.
So I just followed the train tracks to the high school.
- Babam bana o küçükken bir kadına tren çarptığını söylemişti.
Yeah my dad told me that when he was little, a woman got hit by a train.
Baban muhtemelen sana tren yolunda yürümemeni istediğini söylemeye çalışmış.
Your dad is probably trying to tell you he doesn't want you walking on the train tracks.
Üzerinden tren geçti.
It's flat from the train.
Tren yolundan geçerken başına bir şey gelmesini istemem.
I don't want you getting in trouble for crossing Alma.
Yapı işlerinden dolayı şu an için hiçbir tren Clapham Junction'da duramayacaktır.
A reminder to all passengers that due to engineering work no trains are currently stopping at Clapham Junction.
Bana tren ile gitmek de uyardı.
I'd be quite happy to take the train.
Peki ya havada tuttuğun tren, bir çember etrafında dönerse?
And so, started thinking. What if you had a train that levitated, and that train went in a circle?
Ya bu tren, rayla aynı uzunlukta olursa?
Now, what if that train was the same length as the track?
- Hızlı olan o tren. Durmadan devam eder.
That's the fast train, goes right on through.
Filmin sonunda Jenny Agutter'ın istasyona gittiği an... - Tren gelir.
That moment at the end when Jenny Agutter goes to the station... ~ And the train comes in...
Senden bahsedildiğini duyduğumda tren istasyonuna koştum.
When I heard you guys talking about it, I rushed to the train station.
Son tren çoktan gitmişti.
The last train had already left.
Abbott'in resmini, Londra'daki bütün havaalanlarina ve tren istasyonlarina dagit.
Get Abbott's picture to security at all London airports and train stations.
Tüm otobüs ve tren istasyonları kapalı olacak.
All bus and train stations will remain closed...
Tren zorlu.
Train's hard.
Tren, kuzeydoğudaki çalışma sektörüne gider.
This train serves the north-east work sectors.
İki güzel insan, barış trenine binmeye çalışıyor gibi görünüyor, ama tren raydan çıkmak üzere.
Whoa. Seems to me like two nice people are trying to board the peace train, but she seems to have derailed.
- Yarın... Hayır, dün bir tren gördüm.
- Tomorrow- - no, yesterday I saw the train.
Demek istediğim o yapmıştı ve hala dışarıda... Eğer onu çocuklarının yanında metro istasyonunda aşağı itersem treni beklerim, tren gelince de...
Right, I mean, he did his time and now he's out, and what if I bump into him down in the subway station with his kids, waiting for the train, train comes in...
Tren kalkıyor!
All aboard!
Kredi kardı işlemleri, tren istasyonları, havaalanları.
Credit card transactions, train stations, airports.
Utica'ya gidecek olan tren üç, dört dakika içinde kalkıyor.
Train three to Utica will be departing in four minutes.
Gitsek iyi olur. Tren kalkacak.
We better get going, the train's boarding.
Yonkers'dan gelen tren 5 dakikaya varacak.
Inbound train from Yonkers will be arriving in five minutes.
Tren?
A train?
Evet, ona tren diyorlar.
Right. That's what they call it.
Ama evet bazı insanlar tren diyor.
But, yeah, some folks call it a train.
Bütün bir bölükle dolu bir tren, kuzeyden sınıra doğru hareket ederken görüldü.
A train full of troops has been seen heading north towards the border.
Sadece tren gürültüsü, canım.
Just the noise of the train, darling.
Hadi gel, karşılamamız gereken bir tren var.
Now, come on, we've got a train to meet.
Buralarda bir yerde, bir tren istasyonu olmalı.
There's bound to be a train station around here somewhere.
Tren yarın dokuzda kalkıyor.
Train leaves tomorrow at nine, actually.
Tren istasyonu!
- Train station!
Tren istasyonuna mı?
- To the train station?
Hauptplatz'da, Jakominiplatz'da tren istasyonunda, stadyumda.
Hauptplatz, Jakominiplatz, train station, stadium.
Evet, bu tren istasyonu terk ediyor, eğer ne demek istediğimi anladıysan!
Yes, that train has left the station, if you know what I mean! ( Chuckles )
Seni yarım saat içinde Yukarı Batı'ya getirebilecek bir yer altı tren sistemi varsa oralarda seni beklediği zaman odur.
Uh, I'm already back in Brooklyn. If only there were some sort of underground train system that could get you to the Upper West side in 30 minutes, which is when he's expecting you.
Hafta sonuna kadar oraya giden tren yok.
Trains don't go there until the weekend.
trent 69
trenton 20
trenle 18
tren kalkıyor 20
trende 29
tren geliyor 19
trenler 18
treni durdur 16
treni durdurun 17
treni kaçıracağız 19
trenton 20
trenle 18
tren kalkıyor 20
trende 29
tren geliyor 19
trenler 18
treni durdur 16
treni durdurun 17
treni kaçıracağız 19