Turuncu Çeviri İngilizce
1,829 parallel translation
İtfaiye araçlarındakine benzer bir ışığı vardı, kırmızı sarımtırak yeşil, turuncu ışıklar saçıyordu.
It had fire-engine red lights, kelly green lights, orange lights.
Bir tanesi turuncu, ve en az dokuz tane göz alıcı derecede parlak, uçan ışık.
One orange, and at least 9 of the bright, bright moving lights.
Fantastik Dörtlü'deki turuncu herif ;
He's the orange guy in Fantastic Four ;
Turuncu tulumla beş ay çöp toplar.
He does five months picking up litter in an orange jump suit.
Peruk üreten kardeş firmamız bir avuç çocuğu turuncu renge boyayınca bunu görmezden geldim.
I looked the other way when my wig-based parent company turned a bunch of children orange.
Bu küçük turuncu etiket, bizi anarşiden uzak tutuyor.
This little orange sticker is all that stands between us and anarchy.
Turuncu sana yakışıyor Ivan.
Orange is your color, Ivan.
Çitle çevrili bir alan, turuncu ve 6,8 ve 7 sayıları.
A fenced-in area, The color orange, And the numbers 8, 6, 7.
Harvey's'de yemek yediğinizde aldığınız şu klasik turuncu tepsiler var ya.
Those classic orange trays you get whenever you eat at Harvey's
Ben biraz mavi ve biraz turuncu çiçekler düşünüyordum.
I was thinking maybe some blue and- - Oh, and some big orange flowers, eh.
Üzerinde tek parça turuncu mayon elinde kurbağa dolu kovan ve küreğin vardı.
From the first day that I saw you in your little orange one-piece bathing suit and your bucket of frogs and your shovel.
Uyarı işaretimiz turuncu, orta ile yüksek arasında.
Our warning index is orange... medium to high.
Takımın turuncu kolçakları takacak.
Your team will wear the orange bands.
Turuncu takım kazandı!
Orange team wins!
Parker Bulduğun alet turuncu bir kutunun yakınında mı?
Parker, the device you found, is, is it anywhere near an orange box?
Bu ne, onların içtiği turuncu içecek?
What is that, the orange drink they're having?
Logo renkle verimlilik kazanır, bilirsiniz, açık gri, bilirsiniz, turuncu telekom, onlar turuncumsu siyahlar.
The logo effectively is color, you know, light grey, you know, orange telecom, they are orangey black.
Pembe pabuçlar ve bu turuncu şey.
Pink clogs and this orange thing.
Turuncu balıklar.
Orange fish.
- Bu doğru.. mor, turuncu ve kızılımsı mor.
It's purple and orange and swirls of magenta.
- Turuncu çoraplarını getir. - Sorun değil Jack.
- Bring the orange socks.
Turuncu, artık daha tehlikeli. Zırvalıyorsun Stan. Şarap tatmaya gitmek istemiyorsun.
Thanks to some good detective work by me... and, to a lesser extent, my partner, Mexican Joey... the bikini thief is finally headed to jail.
Buna uyan turuncu güller bulabilecek miyiz?
Shall we find matching orange-colored roses?
Alexander Girard'ı uçaklarımızı tasarlıyor mavi uçaklarımız, turuncu uçaklarımız ve sarı uçaklarımız var.
And Alexander Girard hired to rebuild our aircraft Planes have blue, orange, yellow...
Büyük, turuncu afro bir peruktu.
It was a big, orange Afro wig.
Kesin o büyük, turuncu kafası harika görünüyordur.
That big ginger head of his looking great.
Ve bana kalırsa turuncu kıyafetler sana çok yakışacak.
He's gonna look great in a jumpsuit.
O... Turuncu.
She's... orange.
Bu ayakkabılar bana neredeyse 100 dolara patladı, ve onlara ödemek için'Turuncu Julia'da bir aydan fazla çalıştım.
These shoes cost me, like, a 100 bucks, and I worked at the Orange Julius for over a month to pay for them.
Ve o bile geçerse, o tercihini o turuncu kirli ameleden yana yapabilir.
And even when he does pass over, he might prefer to spend it with that filthy orange... pleb.
Pis kokulu, turuncu renkli kimyasalları vücuduma püskürtmek için Bayağı para verdim.
- To have some foul-smelling orange chemicals sprayed on my body to approximate the effect of sun damage.
Güneş için kırmızı ile turuncu.
Orange and red for the sunshine.
Çektikleri onca sıkıntı, bebek somonların bu güzel turuncu renkteki kürelerden çıktığında ; bu inanılmaz yolculuğu tekrarlamasını garanti altına aldı.
All their trials and tribulations have ensured that the baby salmon, when they emerge from these beautiful orange globes, will have everything they need to begin this incredible journey all over again.
Üzerime doğru turuncu bir ışık geldi.
It was shedding a pale orange light on me.
- Turuncu, temiz.
- Orange clear.
"Gözleri turuncu, siyah dili, bütün sırtı mor dikenli."
"His eyes are orange, his tongue is black, he has purple prickles all over his back."
Turuncu elbisesinde sakladıklarını görün.
See the secrets of her orange sari...
- # Kırmızı ve sarı ve turuncu ve... #
- It was red and yellow and...
# Kırmızı ve sarı ve yeşil ve kahve ve kızıl ve siyah ve bej ve turuncu... #... ve lâl ve zeytin ve mor ve açık kahve ve eflatun ve altın ve çikolata... #... ve leylak ve krem ve koyu kırmızı ve gümüş ve gül... #... ve gök mavisi ve limon ve kızıl kahve ve gri, mor ve beyaz ve pembe ve portakal ve mavi!
It was red and yellow and green and brown and scarlet and black and ochre and peach and ruby and olive and violet and fawn and lilac and gold and chocolate and mauve and cream and crimson and silver and rose. Azure and lemon and russet and grey. Purple and white and pink and orange and blue!
Tutkal koni, turuncu koni.
Oval cone, orange cone, or...
Kapkara bir dil ve turuncu gözler.
His eyes are orange, his tongue is black!
Kapkara bir dil ve turuncu gözler.
His eyes are orange, his tongue is black,
2003'ten beri koyu turuncu devekuşu yapmıyorlar.
They haven't done ostrich in burnt orange since'03.
Turuncu elbiseli bir kız gören kimse var mı?
Anybody seen a girl in an orange dress?
Ama daha çok turuncu gibisin.
But you're definitely more of an orange.
Peki ya turuncu kıyafet varken?
How about a man of the orange cloth?
Hayır, hayır, siyah değil. Turuncu bu.
No, no, it's not black, it's orange.
Derken seyircilerden biri, gruba bir kutu turuncu boya fırlatır.
Love me. Come on!
Ve parmaklarını turuncu yaparlar.
The nachos are the hors d'oeuvres.
Onlar da parmaklarını turuncu yapar. Ondan sonra ise sosisliyi kazanırsın.
And then, you've earned the dog.
Turuncu koni.
Orange cone.