Ucunu Çeviri İngilizce
1,103 parallel translation
Ucunu onlara doğru tutun!
Keep her head into it.
Tüm gücünle kitaplığın öbür ucunu it.
With all of your might, shove against the other side of the bookcase.
Saçını, gözlerini ve ağzını yağlı boyayı ; sadece bıçağını, fırçasının arkasını, kaleminin ucunu kullanarak tuvalinden kazıyıp baştan alır.
Munch works and reworks the head of his sister detailing hair, eyes and mouth only to scrape the oil from the canvas and begin again, Using his knife, the back of his brush, the point of a pencil
Ben de onun burnunun ucunu gören adamım.
And I'm the man who sees right in front of his nose.
Bay Bajetta'nın bastonunun ucunu sarıp ona geri verir misiniz lütfen?
Would you tape the end of Mr. Bajetta's cane and return it to him, please?
Bu ipin ucunu ilk bidona bağla.
Attach the end of this line to the first keg.
Brody, ipin sendeki ucunu da bağla.
Brody, bring your end around the cleat.
Ucunu sıkı tut.
Hang on to the tip.
Şimdi oltanın ucunu gözleyin.
Now, just keep watching the tip here.
İşin ucunu kaçırabiliriz.
This may be getting out of hand.
İpin ucunu bana ver.
Give me the end of the rope.
Halatın ucunu çek.
Take up the slack.
Senin deden burnunun ucunu bile göremezdi, çünkü bunaktı.
Your grandfather wasn't able to see front of his nose, because he was a senile!
Ucunu tut.
Hold the end.
Şu ucunu tut.
Hold this end.
Oduncu olmak istiyorsa, kütüğün öteki ucunu tutmak zorunda.
She wants to play lumberjack, she has to handle her end of the log.
Diğer ucunu da masaya sıkıştır.
- Here, here. Brace it on the table.
Aptalın biri gelip, namlunun ucunu törpülemiş.
Some damn fool came along and filed off the top of the front sight.
Ucunu tam otursun diye doldurdum.
I stuffed the toe so's the boot'll fit snug.
Ucunu tut ve üzerimden çıkar!
Get over it. Now get a move on!
Köprünün kuzey ucunu tutacağız.
We hold the north end of the bridge,
Hükümetler burunlarının ucunu bile göremez.
Goverments are short-sighted.
Bir hemşirenin göğüs ucunu ısırarak koparmış.
She bit her Nipple a nurse.
Şimdi, ipin iki ucunu al.
Of course.
- Burnumun ucunu.
- The end of my nose.
- Anahtarın diğer ucunu aşağı çevir.
The switch is down at the other end.
Görüntüye, normal bir dikiş iğnesinin ucunu bir boyut fikri versin diye koydum.
I have brought the point of an ordinary sewing needle into view to give an idea of the size.
Sadece havuzun diğer ucunu düşün.
I used to think about the other end of the pool, you know.
Ama daha da kötüsü burnumun ucunu bile göremiyorum.
Hasn't had this much action since I caught those twins in Carlsbad.
O gün mahkemede..... "Akrep ucunu"... Kurbağaya attığında anladım!
When you stroked the spearhead... in the hall, and crushed Toad's inner power
Bir ucunu bileğine bağla.
Tie one end to his ankle.
Hindi senin bağlamanı istiyorum halatın bir ucunu orasına
Turkey, I want you to tie one end of the rope right there.
Dün gece ipin ucunu kaçırdık biraz.
We kicked up our heels a bit last night.
Bir anda burunlarının ucunu bile göremez oldular.
For a moment, they could see nothing... not a foot ahead of them.
Sanki burnunun ucunu göremiyor gibi mi?
Like he can't even see you?
Dilinin ucunu çıkar.
Stick out your tongue.
- Dilinin ucunu çıkar!
- Stick out your tongue!
Ucunu bağla.
Take up the slack.
- Bana ucunu ver.
Hand me the flap.
İpin ucunu kaçıyorsun ve benimde zamanım tükeniyor.
You would miss your plane, and I would miss my deadline.
... Peterson'ın çoktan ipin ucunu kaçırdığıydı zaten.
was that Peterson already was going off the deep end.
- Diğer elinle de sopanın ucunu tut.
- Grab the end with your other hand.
Şekeri buraya koyarsın... ve ucunu yükselttiğinde şeker çıkar ve onu yiyebilirsin.
You put the candy in here and when you lift the head, the candy comes out and you can eat it.
- Anlamıyorum. - İpin ucunu kaçırdı.
- I don't understand anything.
Ucunu görebiliyorum.
I can see the end!
Burnunun ucunu göremeyen biri için belki.
Maybe. To someone who's very nearsighted.
yalnız bul ipin ucunu şanslıysan başla yine
find the exit on your own and with some luck make a fresh start
Geçen gün küçük bir çocuk karşıdan geliyordu,.. ... şu küçük şapkalardan giymişti. Yana çevirip ucunu kaldırmıştı.
Other day, man, a little boy come down through here... had one of them little hats on all cocked, all sideways.
Küçük ucunu üste, büyük ucunu alta getirdi!
He made the little end on top and the big end on the bottom!
Sopanın ucunu yakala!
Here, grab it. Here Tony!
Memenin ucunu da sen tutuyorsun, ha?
With you holding the teat, huh?