Ufaklıklar Çeviri İngilizce
571 parallel translation
Ufaklıklar nasıl?
How are the little ones?
- Bu gruba ufaklıkları mı aldılar?
- Oh, yeah. - Could you spare a mite of that grub?
Dinleyin ufaklıklar.
Now, look, all you little fellas.
Bilimsel denemelerimden sonra ufaklıklar ve ruhu genç olan yaşlılar için hokkabazlık gösterisi gerçekleştireceğim.
After my scientific experiments, I'll perform some sleight of hand for the delight of the little ones and grown-ups alike.
Kedimiz yavruladı ve ufaklıklar etrafı sarmış durumda.
Our cat had kittens, and they're all over.
Bu ufaklıkların cezalandırılmasını sağlamanı istiyorum.
See to it that those brats are punished.
Siz ufaklıklar, sessiz olun.
You youngsters, be quiet.
Anlamak için her ne kadar çok küçük olsalar da... ufaklıklar bile büyülenmişti.
Although they were too young to understand... even the little ones were caught in the spell.
Senin gibi ufaklıklar Başkan olmak üzere yetişirler.
Squirts like you are supposed to grow up and be president.
Siz ufaklıklar New York'ta nerede kalıyorsunuz?
Where are you kids staying in New York?
Kilisede, öbür ufaklıklar gibi söylerdim : "Teşekkürler, Tanrım."
My old man'd take me to church and I'd sit there with the rest of the kids, and I'd say, " thank you, lord.
Gelin, ufaklıklar.
Come on, boys. Come on.
- Ufaklıkların kitabı mı alacaksın?
- To collect your kid's autograph book?
Perdy, eğer Y-Ü-R-Ü-Y-Ü-Ş-E çıkacaksak bu ufaklıkları yatırsak iyi olur.
Perdy, we better get these little nippers off to bed if we're going for a W-A-L-K.
- Yanınızda ufaklıklar varken.
- With all those little ones.
Oh, tatlı ufaklıklar.
Oh, the dear little things.
Hepsi burada, ufaklıklar.
They're all here, the little dears.
- Ufaklıkları eve götür.
- Take the little ones home.
Ufaklıkları bilirsiniz.
You know how chidren are. - Yes.
Ve ufaklıklar ağladığında
And when your little tykes are cryin
- O ufaklıklar bana, çok pahalıya mal oldular!
The smaller they are, the more they cost me!
Ufaklıklar büyüyünce.
When onlies get old.
Ah, Ruggles, umarım ufaklıklarımı uçak tutmamıştır.
Oh, Ruggles, I hope to heaven my little ones didn't get air sick.
Beslenin ufaklıklar.
Eat up my little ones.
Güle güle, ufaklıklar.
Goodbye, little ones.
Buraya gelin, ufaklıklar.
Come along, kiddiwinkies.
Ben ufaklıkları saymıyorum.
Maybe a dozen or so. Not counting the small fry.
Bağırıp durma, ufaklıklarımı ürküteceksin.
Don't yell, you'll upset the little fellows.
Yoksa bütün bu ufaklıklar...
Are all these small boys...?
Oregon'a gidip ağabeyimi ve ufaklıkları gördüm.
Made a trip to Oregon to see my brother and his kids.
Ufaklıkları uzak tutalım lütfen.
Minors please keep their distance.
Ufaklıklar, panik yapmayasınız
Well, babies, don't you panic
Ufaklıklarımın karınları acıkmış.
My little darlings are hungry.
Ufaklıklar.
The little guys.
Kuşlar derken de, benim ufaklıkları kastetmiyorum.
And when I say the birds, I do not mean my little ones
Siz de sağolun ufaklıklar.
Thank you, my little pardners out there.
Şimdi bütün izleyiciler ve bütün ufaklıklar sıkı dursun. Çünkü birazdan Bronco Billy ölüme meydan okuyan "Kader Çarkı" atışını yapacak!
And now I want all of you settlers and all of you little pardners to sit tight because Bronco Billy is getting ready to do his death-defying "Wheel of Fortune" shootout!
İzleyiciler arasında gülümseyen o ufaklıkların yüzüne baktığımda parayı mı düşünüyorum sizce?
You think when I look at the faces of those little pardners smiling in the audience I'm thinking about money?
Siz ufaklıklar sırf beni görmek için okulu mu kırdınız?
You little pards played hooky from school just to come see me?
- Ufaklıkları buradan çıkarın.
- Walk those little pardners out of here.
Özellikle ufaklıklar sağolsun.
Especially my little pardners out there.
İlerleyin ufaklıklar.
Go ahead, kiddies.
"Ne yapıyorsunuz, ufaklıklar?"
"'What are you doing, my little men? '
Ufaklıklar da kim?
Who are your little friends?
Hadi, ufaklıklar.
Let's go, little ones.
Ve umarım ufaklıklar izliyordur.
And I hope the little ones will be watching.
Ufaklıklar, aileniz nerede sizin?
Pups, where's your folks?
Dinle ufaklık, Buradaki mezarlıklar aptallarla yani.. altın hayali kuran adamlarla doludur. Ne oldu hayallerine?
Hey, listen, little man, the graveyards up here is full of gold hopheads, guys that smoked a pípeful of hope had glittering yellow dreams and ended up under a pile of rocks in frozen ground.
Beni uyandırmasına izin verme! Ufaklıklar sabah erken kalkar.
Don't let her wake me!
Parmaklıklarını en az benim kadar çok test ediyorsun ufaklık.
You test your bars just as often as I test mine, kiddo.
Şu ışıkları hallet, ufaklık!
Knock out those lights, kid.