English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ U ] / Ulaşamadı

Ulaşamadı Çeviri İngilizce

1,686 parallel translation
Ne yazık ki Eğitim Bakanı Geoffrey Thwaites'e ulaşamadık...
We've been unable to contact Education Minister Geoffrey Thwaites...
O bir federal hapishanede çalışıyor. Kapsamlı bir aramada ehliyetine bile ulaşamadım.
OH, I GOT THREE SETS OF PRINTS.
Ona ulaşamadım.
I haven't been able to reach him.
Saldırı sırasında kaçmayı başardım. Ama geçide ulaşamadım.
I was able to escape during the attack, but I was cut off from the gate.
Ona ulaşamadım.
Oh, couldn't get him on the horn.
Henüz ulaşamadım.
- Still trying to reach him.
Ulaşamadım.
She hasn't called me back.
Ve bu hafta, Doktoruna bile ulaşamadım.
And it's the weekend, so I couldn't even get his doctor on the phone.
Oğlunuza ulaşamadık.
We Haven't Been Able To Contact Your Son.
Ulaşamadık.
Unreachable.
- Ulaşamadım! Denedim...
— I couldn't get through!
Ancak buradaki zayıf sinyal dolayısıyla kendisine ulaşamadım.
He drives a green bus, but I can not reach him. The reception is poor.
Oralara ulaşamadık sanıyordum.
We haven't been there yet.
Modern çağımızda birilerini arayıp onlara ulaşamadığınızda mesajı alacaklarından oldukça emin olabilirsiniz.
In our modern age, when you can call someone and can't find them, you can pretty much be sure they'll get the message.
Baruta ulaşamadım.
I cannot reach the powder.
Tamam, Bay Reshmi'ye ulaşamadım.
Okay, so I never reached outto mr. Reshmi.
Neden hala kıyıya ulaşamadım ki?
Why am I not reaching the shore?
Buna rağmen, ailesine ulaşamadık.
However, we've been unable to reach her next of kin.
Telefonuna ulaşamadım.
I can't get her on the phone.
Bir açıklama almak için soruşturmayı yürüten Santa Barbara polisi detektifi Carlton Lassiter'e ulaşamadık.
Santa Barbara police detective Carlton Lassiter, who's been leading this investigation, was unavailable for comment.
O zamandan beri ona ulaşamadık.
We haven't been able to raise him since.
Biliyorum önce sana danışmam gerekirdi ama sana ulaşamadım.
I know I should have asked you first, but I couldn't find you.
Fakat semenderler henüz hızlı bir kovalamaca ve ışık hızında saldırı için gereken çevikliğe ulaşamadılar.
Salamanders however have not yet developed the athleticism needed for a high-speed chase and a lightning pounce.
Ama ben ulaşamadıkları sevdiklerinden dolayı acı çekenlere hizmet veriyorum.
But I provide a service to those in pain who seek closure from those they cannot reach.
Dur biraz... Yani Dayanak listesine ulaşamadığımız bir yana bir de Jill benle, meyve tozunu durularken bir kadınla yakalandığım için mi konuşmayacak?
So not only did we not get the FULCRUM list, but Jill's never gonna speak to me again because she caught me naked, rinsing off fruit punch with another woman?
Yaptıysa bile, ona ulaşamadı.
Well, if he did, he didn't get to it.
Henüz o gökkuşağının tepesine ulaşamadım!
I just cannot get over that rainbow!
İkinci ipucuna ulaşamadık.
We didn't make it to the second clue.
Amacına ulaşamadı, arkadaş.
The goal is not achieved, friend.
Arayıp duruyoruz, ama ulaşamadık.
WE KEEP CALLING HER CELL, AND NOTHING.
Ya mikrodalgaların ulaşamadığı bir yerde ya da onun elini kestiler.
Either he's somewhere microwaves can't reach, or they've chopped his hand off!
Doktor'a henüz ulaşamadık.
We are beyond the Doctor? reach.
Onu aramayı denedim ama ulaşamadım.
Yeah, I've tried calling her, but I can't get through.
Kurşun bileşimi. Eski bir şey olmalı. Şu ana kadar herhangi bir bilgiye ulaşamadık.
Nothing pops up in any souvenir search thus far, but I'm thinking it could be tied to our killer.
Kurnazlar GPS ile ulaşamadığımız telefonlar kullanıyorlar.
These guys are smart. They're using phones we can't get a GPS lock on.
Craig, babana ulaşamadık.
Craig, we weren't able to get to your father.
Muhbirlerimizle konuştuk, hiç birşeye ulaşamadık.
We've talked with our informers, and we've come up with nothing.
Kayıtlardan Croelick'e ulaşamadın.
For the record, you didn't find Croelick, okay?
Kimse sana ulaşamadı.
And nobody could find you.
Pezuela uzun süredir buradaydı ve hiç Byz Lat'ın seviyesine ulaşamadı mı?
Pezuela was here for how long and he never moved past the Byz Lat level.
Teknik olarak, Temperance Brennan'a ulaşamadın ama bir mesaj bırakırsan, mesaj ona ulaşacak, bana...
Technically, you have not reached Temperance Brennan, but if you leave a message, it will reach her, me...
- Telefonuna ulaşamadım.
- Your phone was off the hook.
Ulaşamadık.
We don't have it yet.
Çünkü biz yeni grupları keşfetmeye, müzikleri indirmeye, ve dinlemeye internet vasıtasıyla başladık. Özellikle de ona ulaşamadığımızda. Ona hiçbir şekilde ulaşma imkanımız yoktu.
We found new bands on the internet, downloaded and listened to the music, we could not buy.
Hiçbiri hedefine ulaşamadı.
None achieved their goal.
Ona ulaşamadım. Robin yola çıkmış bile.
Robin's already in on her way.
Hedeflerine bile ulaşamadılar.
They never even made it to their target.
Emziriyordum, kapıya ulaşamadım.
I was nursing, so I didn't get the door.
Adamın görüntüsüne ulaşamadınız mı halâ?
You got a video of him yet? No.
Piney'e ulaşamadım.
Can't get a hold of Piney.
Ama iskeleye kadar ulaşamadılar.
Only they never made it to the dock.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]