Ulkem Çeviri İngilizce
287 parallel translation
Oh benim ulkem, bu gercekten dogru mu?
O my country, is it really true?
Oh aziz ulkem, nerde olabilirsin suan?
O beloved country, where can you be?
Ülkem için kendimi parçalıyorum, benden ne oluyor?
I give all my energy to my duties, and what do I get?
Ülkem için, Majestelerinin ilgisinden daha büyük bir onur olamaz.
My country could have no greater tribute than Your Majesty's curiosity.
- Ülkem Polonya'ya girdi bile.
- My country has already marched into Poland.
Ülkem için büyük değer taşıyorsun müsaade et de ülkemin çıkarları için kendim karar vereyim.
You are, I must remind you, of great value to my country. In your present state of health you must allow me to protect my country's interests in my own way.
Ülkem için her şeyi yaparım ama sabahın ikisinde kaldırmak...
I'll do anything for our country, but digging us out at 2 in the morning...
Ülkem umurumda değil.
I don't care about my country.
Ülkem, malım mülküm, inançlarım.
My country, my possessions, my beliefs.
Ülkem değişmişti.
My region had changed.
Ülkem için elimden geleni yapmak için gitmeliyim.
I must go where I can do the most good for my country.
Ülkem insanlarının hiç bir şey talep etmeyen hiç bir özel lütuf istemeyen sadece kamu yararı arayan açık elidir.
It is the open hand of my countrymen, demanding nothing... asking no special favors... seeking only the common good.
Ülkem için seve seve ölmeyi göze alırım ama trafik kazasında ölmeyi değil.
I'm reluctantly willing to die for the fatherland, but not in a traffic accident. We're late, Brandt.
Ülkem için büyük hizmetler yapmak istiyorum.
Sure, this country needs workers, not corpses.
Ülkem sanırım.
My country, I think.
Ben kendi ülkemin kralıyım. Ülkem çok büyük değil, ama çok yoksul.
I am lord of my own realm, which is quite small and very poor.
Ülkem, Pelias'ın babamı öldürdüğü zamanlardan daha zengin olacak.
My land would be rich and strong again as it was before this tyrant, Pelias, murdered my father.
Ülkem uğruna ölmek için, askere gideceğim.
I'll be drafted to die for the fatherland.
Ülkem için tüylerini diken diken edecek şeyler yaptım.
I have done things for my country that would make your hair stand.
Ülkem benim için ne yaptı ki?
- What the hell's my country done for me?
Derek Flint! Ülkem O'nu Croix de Guerre ile ödüllendirmişti!
Derek Flint... my country awarded him the Croix de Guerre.
Ülkem görüşlerinizi anlıyor ancak barış için...
We understand your position, but for peace- -
- Ülkem anlayacaktır.
My country will understand.
Ülkem, ajanınızın kaybettiği teli ele geçirmeye kararlı.
My country is determined to have the wire which your courier lost.
Ülkem için düştüğüm hallere bak.
We were supposed to be on our honeymoon. What I don't do for my country.
Ülkem için haftada yarım günümü feda ediyorum.
Sacrificing one afternoon a week for my country.
Ülkem seninkinden daha çok istiyor.
My country wants it as much as yours does.
Ülkem yok, arkadaşım yok, hiçkimsem yok.
I have no country, no friends, no people.
Ülkem için çalışmak istiyorum ve paraya ihtiyacım yok.
I want to work for my country and I don't need the money.
Ülkem için ölmek benim için en büyük mutluluk
I'd rather die defending my country
Ülkem...
My country -
General Franco'ya " Ülkem yenik düştü.
"My country was looser."
Ülkem mi?
My country?
"Ülkem, haklı olmasını umarım, ama haklı ya da değil, yine de benim ülkem."
"My country, may it always be right, but right or wrong, my country."
Ben öğrenciyim. Ülkem savaşa katıldığında Almanya'da okuyordum.
I read in Germany when my country declared war.
Ülkem için ben seçildim.
I happen to be selected.
Ülkem için korkuyorum.
I fear for my country.
"Ülkem kötü bir duruma düşecek mi?"
Will my country be at a disadvantage?
Ülkem, yenilmek bilmez çelikten bir kılıç gibi ona karşı durmalı.
The country should confront him like an invincible steel sword.
Ülkem Tuna'daki barış için boşuna haraç veriyor. ki hala barış falan yok ortada.
The country pays tribute in vain for peace at the Danube that it still doesn't have.
Kendim için sağlık ve aşk genel olaraktan Ülkem ve tüm dünya için daha az aşağılanmalarını ve daha az acı çekmelerini istiyorum. İki gizem arasına sıkışmış durumdayım. Birincisi doğal gerçeklik.
Good health for myself and my loved ones and in general less suffering and humiliation for people in my country and all over the world I'm caught between two mysteries.
Ülkem ve bugün konuştuğum tüm dünya liderleri adına... bu gezegen üzerindeki... tüm yetkilerimi... ve gezegenimizin kontrolünü... General Zod'a bırakıyorum.
On behalf of my country and in the name of the other leaders of the world with whom I have today consulted I hereby abdicate all authority and control over this planet to General Zod.
- Ülkem savaşa girdi! - Evet.
- My country is at war!
Ülkem savaşta olduğuna göre ben de savaştayım.
- Yes. And so today, I, too, am at war!
Ülkem için canım bile feda!
I am here to risk life for my country
Ülkem ağır bir yoksulluk ve yolsuzluk yükü altında acı çekiyor.
My country suffers under a great weight of poverty and corruption.
Ülkem dünya çapında... sözü geçtiği yerlerin daha kapsamlı olmasını istiyor.
My country is interested to make much bigger the scope of its global influence.
Ülkem deniz araçları için adanızı... ankraj olarak kullanmayı arzu ediyor.
My country wishes to use your island as an anchorage for its new naval vessels.
Ülkem için savaştım ben.
I fought for my country.
Ülkem için savaştım.
I fought for my country.
Ülkem için yapmayacağım şeyler var.
There're certain things I wouldn't do for my country.