Ultimate Çeviri İngilizce
3,238 parallel translation
Ben de onunla çok farklı düşünüyordum Geçekten mi?
You know, I was playing Ultimate a lot with him, in the fall.
Üstün ırkların nabzını ölçen kadına yani Xenia'ya göre seyirciler nasıl tapılası oluyor?
The ultimate barometer for superior race, According to xenia... How adoring is the audience?
Maskeni çıkartıp bana en büyük atlatma haberi verme şansın var mı?
Any chance you'll give me the ultimate scoop and unmask?
- Bir de şey var... Senin söylediğin şeye de benziyor biraz çünkü bana öyle geliyor ki denizde yaşayan canlılar en mükemmel hayata sahipler.
But it's also, it's similar to what you were saying, in a way, because I feel like, feel like marine animals have the ultimate life.
Buranın nihaî kumar salonu olması gerekiyor nasıl reddebilirsiniz ki?
This is meant to be the ultimate gaming house, how can you refuse?
Anneme göre, zaten büyük günah işliyoruz.
- For my mother, we already saw the ultimate sin.
Dehşet ötesi afrodizyak..
It's the ultimate aphrodisiac.
En iyi avcı için en iyi silah.
The ultimate weapon... for the ultimate hunter.
Malzemelere bayılırlar ve Eşsiz en büyük malzeme.
They love props, and Unique is the ultimate prop.
En esaslı ölüm sahnesini sergilemeliyim.
I must perform the ultimate death scene.
Mükemmel gelişim zamanı.
It's time for the ultimate upgrade.
Cece bakım işleri başkanı ve pilotların sorumluluğu onun görevi.
Cece is head of maintenance, and the pilot has ultimate responsibility for the mission.
En üst düzey Örümcek Adam olmaya çalışıyorum.
Trying to become the ultimate Spider-man.
En üst düzey Örümcek Adam olmaya bir adım kaldı.
One step closer to being the ultimate Spider-man.
Fury gerçekten en üst düzey.
Fury really is the ultimate.
Gerçekten de üst düzey.
Truly the ultimate.
En büyük Skrull robot şeysi saldırıyor!
Ultimate Skrull robot thingees attacking!
En büyüğü içeride.
The ultimate insider.
Ve bu da beni "En Büyük Örümcek Budu" yaptığın içindi.
And that's for making me "the Ultimate Spider-ham."
Bu en büyük örümcek kabusu.
This is the ultimate Spidey nightmare!
Bugün yaptıkların o ajanların, o genç adamın hayatını kurtarmak bana göre epey üst düzey bir davranıştı.
What you went through today... saving the lives of these Agents and that young man... that's pretty ultimate in my book.
Üst Düzey Örümcek Adam olma yolunda her şey değişiyor.
Everything changes on my road to becoming the Ultimate Spider-Man.
Wii'de Ultimate Tennis oynadık ya, aynı şey.
We played Ultimate Tennis on the Wii, it's the same thing.
Wii'de Ultimate Tennis oynadık.
Ultimate Tennis on the Wii.
Bir şeylerde kusur bulup durmak zorlu kararları alıp, nihai zirve noktasına ulaşmak için gereklidir.
Nagging shit that keeps them from making the tough decisions that are necessary to get to the ultimate top.
Şu anda nihai şehir statü sembolü gibiyim.
I'm like the ultimate downtown status symbol right now.
Nihai hedefim buna tırmanmak.
My ultimate goal is to climb this.
Ve büyüklüğümün nihai kanıtı da hala elimde tuttuğum eyalet rekoru.
And the ultimate testament to my greatness is the state record I still hold.
Sensiz Ultimate Frizbi oynuyor.
She's playing Ultimate Frisbee without you.
Çok doğru- - Maksimum Kellys.
That's right- - Ultimate Kellys.
Bilirsin, demek istediğim, bu ana başlık gibi.
You know, I mean, that's the ultimate title.
Brett muhteşem ninnin mi oldu?
Is Brett your ultimate lullaby?
Nihai amaçları evrenin merkezinde kendi düzenlerini kuran tek bir dünya devleti yaratmak.
"Their ultimate goal is to create a single world government with the order itself at the center of the Universe".
Ve bizleri nihai amacımıza bir adım daha yaklaştırmıştır...
And it brings us one step closer to achieving our ultimate objective..
Nihai zafer... kesinlikle dünya barışını isteyen insanlara ait olacaktır.
The ultimate victory... will surely belong to... the people who love world peace
Nihai bir amacımız var mı, yoksa yalnızca zevk peşinde koşturduğumuz sonsuz bir arayışta mıyız?
Is there some ultimate end, or are we just into some sort of endless pursuit of nothing more than pleasure?
İşte bu da, Kubrick'in parlamasının doruk noktası.
That's the ultimate shining that Kubrick does.
Bu, size kimin görüş açısı olduğunu söylemeden en yüksekten çekilen bir görüş açısı.
It's the ultimate point of view shot without telling you who the point of view is.
Ancak o takip sahnesiyle beraber önce gölü, sonra arabanın kendisini geçen şu su sıçratma sesli, sürekli artan müzik bu arabanın izlendiği hissine kapıldığınızdan son derece ürkütücüydü. Kendisi bunu bilmiyor ve biz onu takip ediyoruz.
But already that skittering, high music with that follow shot across the lake and then across the car itself, it was the ultimate in spooky because you had the feeling this car is being followed and it doesn't know it, and we're following it.
Evlilikte nihai kararın, sadece eşinde bulunduğuna inanabiliyor musun?
Do you believe that ultimate fulfillment can only be found in the arms of a significant other?
Kendini ölmüş gibi göstermek bunu sonuçlandırmanın son aşamasıydı.
Faking his own death was the ultimate way to accomplish that.
"Canın cehenneme" parası kurtarıcınız,....... ve kasabanızın altında "canın cehenneme" parası var.
"Fuck you" money is the ultimate liberator, and underneath your town, there's "fuck you" money.
Sosyal güvenlik numaram. Online güveni göstermenin son noktası.
It is the ultimate display of online trust.
Size en yüksek saygıyı gösteriyorlar.
Τhey are paying you the ultimate respect.
En yüksek bedeli ödemesini istiyorlar.
Τhey want him to pay the ultimate price.
Sanırım Smithers için üst düzey yalaka diyebilirsin.
I guess you'd say Smithers is the ultimate asslicker.
Sen "ultimate Frisbee" mi dedin?
Did you say "ultimate Frisbee"?
Çünkü o en büyük bedeli ödedi.
Because he has paid the ultimate price.
Arkadaşlarını kurtarmak için yaptığın en büyük fedakârlık gerçek bir kral olabileceğini gösterdi.
When you made the ultimate sacrifice to save your friends, you showed what it means to truly be a king.
Neredeydin? "Büyük fedakârlık" ile ne demek istedi?
What did he mean by "ultimate sacrifice"?
Bu da sıradışı hedef.
It knows its ultimate goal.