Underpants Çeviri İngilizce
865 parallel translation
Ve büyük gün geldiğinde tüm kralları ve onların bakanları ile generallerini toplayıp, donları giyinik orta yere bırakırsın ve adamları ile birlikte savaşmalarına izin verirsin.
And on the big day, you should take all the kings and their cabinets and their generals, put them in the center dressed in their underpants, and let'em fight it out with clubs.
Ben de iç çamaşırı için sanmıştım, sivillerin çay ticaretinde giydiklerinden.
I thought it was for underpants, the kind civilians wear in the tea business.
Babaya don giydirmiş, bone takmışsın.
Dad in a bathing cap and underpants.
İki çift iç çamaşırı üç gömlek iki süslü gömlek ve iki çarşaf.
Two pairs of underpants, three shirts, two smart shirts, and two sheets.
Bir de, yeni bir külotun var herhalde.
In addition, you have new underpants.
Herif donları çekmiş!
Filming the underpants adds to the shot... What did you do?
Pantolona bak. Kimin bunlar?
And these underpants, whose are they?
Yeni bir çorap ve yeni bir iç çamaşırı.
And new garters and stockings and underpants.
- Ne güzel külotun varmış!
What big underpants you've got!
Dört çift yünlü atlet... Üç çift don ve dört çift çorap.
Four woollen shirts, three underpants...
Kim olduğunu söyleyeyim! 14 yaşında kirli donunla sokaklardan aldığım birisin.
What you are is something I picked up on the street at 14 with dirty underpants.
Tırmanabilir miyiz? Donumda esinti var.
I'm feeling an updraft in my underpants.
- Atletini ve külotunu da çıkar.
- Take your vest and underpants off.
Bir adet külot, mavi kuşaklı beyaz.
One pair of underpants, white with blue waistband.
Külotunu çıkartmaktan başka birşey yapmamış.
He didn't do nothing, except get her to take her underpants off.
Okuldan sonra donumla duruyorum.
Staying after school in my underpants.
- Bu, Philipuccio'nun donu.
It's Philipuccio's underpants.
Ama külotum hep ikinci çekmecede dururdu ; solda, düğmeleri üstte.
But my underpants have always been in the second drawer, on the left, buttons on top.
Kırmızı yanarken, karşıya geçmezsin rüzgarda sönmesin diye kibritini korursun kış sabahları daha sıkı giyinirsin... Kazağını, çorabını, külotunu ve atletini haftada bir falan değiştirirsin.
when the light is red you do not cross the road, you shelter from the wind in order to light a cigarette, you wrap up warmer on winter mornings, you change your sports shirt, your socks, your underpants and your vest about once a week.
Luba, Ben çulsuz muyum ki başkasının çamaşırını giyeyim.
Luba, I am not a beggar to wear somebody else's underpants.
İç çamaşırı giymiyor!
She's not wearing any underpants!
Donundan... Köşeden fırlamış... Kız dev gibi kelebekler yapıyor.
From the underpants... he'd tossed in the corner... the girl makes giant butterflies.
Ona taze yemekler veriyorum, yatağı var, temiz iç çamaşırları var.
I give her free food, a bed, clean underpants.
Tatlı yaratık, benim kirli donumu mu istiyorsun?
Delicious creature, do you want my dirty underpants?
Benim eski donum.
My old underpants.
Roma'ya gideceğim ve donumla prtotesto edeceğim!
I'll go to Rome and protest in my underpants!
Don südyen.
Cotton underpants.
Vergileriniz yükseltildiyse Jarabe Tapatío dansı yaparsın.
Whether they raise your taxes or lower you underpants, you dance the Jarabe Tapatío.
Hadi. Çıkar bakalım külotunu.
Take off your underpants.
Sizin külotunuzu da denemek istiyorum.
I'd like to examine your underpants.
Fizyolojik bir felaket. Dünkü iç çamaşırımda kırmızı kahverengi kan lekesi olacaktı.
Physiological disaster... there'll be some reddish brown stains on the underpants yesterday.
İç giyimleri alabilirsin.
You can take the underpants.
Sana bu seksi iç çamaşırını aldığımı hatırlamıyorum, Joe.
I don't remember buying you those sexy underpants, Joe.
Çoraplarınızı yamar, düğmelerinizi diker, iç çamaşırlarınızı onarırdı.
She darned socks, sewed buttons, mended your underpants.
Bir iki çift don ve atlet...
A few pairs of underpants, undershirts...
Sabah yastıklarınızın altında bir iki iç çamaşırı bulabilirsiniz.
There might be some little underpants under your pillow in the morning.
[Gülümsüyor] İç çamaşırı yok mu?
[Chuckles] No underpants?
Oh, Teresa külotunu çıkart.
Oh, Teresa. Take off your underpants.
Onu 16 yıl giydirdim ona baktım, onu şımarttım, her gece terli yeleklerini çoraplarını, donlarını yıkadım da zihninin her köşesini öğrenmedim mi sanıyorsun?
Think I've dressed him for 16 years nursed him, spoiled him, washed his sweat-sodden doublets and hose and his underpants night after night without knowing every twist and turn of what's known as his mind?
Hey sidikli!
Hey, underpants!
Bilginiz olsun, Rusty dün gece donuyla yattı!
For your information, Rusty slept in his underpants last night!
Külot. İç çamaşırı.
Some underpants.
Çamaşırını da ıslatmış.
Underpants too?
Külot.
Underpants. Underpants.
Kız külotları.
Girl's underpants.
- Külotunu ödünç alabilir miyim?
Can I borrow your underpants for ten minutes?
Bizim 70 dolarımız ve bir kız külotumuz var.
Wease, we got $ 70, and we got a pair of girl's underpants.
Bunlar kadın külotu.
Those are women's underpants!
İç çamaşırı temizleyicisi oldun.
You're an underpants cleaner.
Oğlumun bu iç çamaşırı temizleme işinde olmasını istemiyorum.
I don't want my son in this... underpants-cleaning condition.
- Donunu da çıkarın! - Armut gibi kalsın!
Underpants.