Understatement Çeviri İngilizce
573 parallel translation
- Bundan daha iyisine layığım.
- I resent the understatement.
- Şey yetmez değil, hiç yok.
- Well... ... even that is an understatement.
Buna hafife almanın dik âlâsı denir.
That's a masterpiece of understatement.
Şaşırdığımı söylemek bile az.
To say that I am thunderstruck is an understatement.
Az bile söylemişler.
That was a gross understatement.
Ne basit bir ifade.
What an understatement.
Bu nefis lezzete çorba demek düpedüz hakaret.
It's sheer understatement to call this ambrosia soup.
Bu, durumu hafifsemenin en büyük göstergesidir.
That is a masterpiece of understatement.
Gerçekler daha çok kırpılamazdı.
That is the understatement of the year.
- Gerçekleri eksik gösterir misiniz?
Are you given to understatement, Father?
Villette cinayeti davasında da gerçeklere ulaşmak çok güç.
This case, this Villette murder, is all understatement so far.
Bu yılın abartısı.
That's the understatement of the year.
İngiliz usulü yumuşatmalarınız sinir bozucu olmaya başladı.
This British understatement of yours, I begin to find irritating.
- "Muhtemelen" yılın yetersiz kalan ifadesi.
- That's the understatement of the year.
Ha. Bu yetersiz bile kalabilir.
That's the understatement of the year.
Sen de her şeyi hafife alıyorsun.
You're a master of the understatement.
Doktor, bir şeyi olduğundan daha hafif göstermek gibi eşsiz bir yeteneğiniz var.
Doctor, you have an unsurpassed talent for understatement.
Hatta bu tarif bile yetersiz.
That's an understatement.
Bu bir mazeret değil.
That's an understatement.
Yılın en akıllıca lafıydı bu.
That's the understatement of the year.
Bu hafif ifade için sağol.
Thanks for the understatement.
Dahi, olduğundan hafif göstermek olur.
Genius is an understatement.
Olmadık şeyler, hiç abartmıyorum.
It's odd, and this is only an understatement.
Hem de nasıl! - Ahbap mı?
That is an understatement.
- Yetersiz anlatımın kralı var sende.
You're a master of the understatement.
Bunda bir ima var.
That's an understatement.
Sanırım emin olmam lazım.
That's sure got to be an understatement, I guess.
Bu çok hafif kalır.
That's an understatement!
Tipik İngiliz küçümsemesiyle yanıtlayayım : devasa.
I'll answer with typical British understatement. Gigantic.
Bu ifade, çok yetersiz kalıyor.
Well, that's an understatement.
Sadeliğin doruğu burası.
It's a masterpiece of understatement.
Neler olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez.
That's the understatement of the year.
Evet, bu da yüzyılın sözü olur, biliyorsun.
You know, that's the understatement of the century.
Aslını sorarsanız cehennemden farksız yerlerden geçiyoruz.
In fact, that's a hell of an understatement.
Biraz hafife almıyor musun?
Spare me the understatement.
- Bu dediğin az gelir.
- That's an understatement.
Yılın en yetersiz ifadesi, popo deliği.
Understatement of the year, asshole.
Yeri gelmişken, aşırı yemek ifadesi bana söylediklerine bakılırsa çok hafif kalır.
Overeating, by the way, is a gross understatement for what you've described to me.
- Alttan koşmanın üstadı. - Biraz oldu ha.
Master of the understatement.
Her şeyi hafif gösterebilme yeteneğin var.
You have a gift for understatement.
Biliyorum, bir başka hafifletme.
I know, another understatement.
Bence, biraz küçümsüyorsun, bundan daha parti havası olan otopsilerde bulundum.
I think that is a bit of an understatement, I've been at autopsies with more party atmosphere.
Bay Davis, davranışlarınızı şiddetle tasvip etmediğimi söylemem son derece yetersiz bir ifade olur.
Mr. Davis, it would be a humongous understatement to tell you how passionately I disapprove of your actions.
Bu yılı özetlemek için az bile.
That's the understatement of the year.
Evet. Acil olduğunu bildirin.
Yeah, "urgent's" an understatement...
Beyler, sizin geliştirme dediğiniz şey eğer buysa... sizlerde, yaptıklarınızı hafif göstermek gibi bir yetenek var.
Gentlemen, if this is what you call enhancement,..... you have a gift for understatement.
Revire. "İyi değil" tüm galakside bir şeyi olduğundan daha hafif gösteren ifadedir.
- Sickbay. "Not good" is a galactic understatement.
Beyler, siz buna "geliştirme" diyorsanız... sizde büyük bir alçakgönüllülük var demektir.
Gentlemen, if this is what you call enhancement,..... you've got a gift for understatement.
O kelime az bile gelir.
That is an understatement.
- Tehlikeli demek mi bu yani
So, "dangerous" is an understatement.
Çok keyifli değil.
You have a gift for understatement, Mr. Spock.