Unvanlar Çeviri İngilizce
133 parallel translation
Baron fakir olabilir, ama Avusturya'nın en eski unvanlarından birisini taşıyor.
The baron may be poor, but he holds one of the oldest titles in Austria.
Ve kendisi yeniden, kumandan rütbesine getirilerek Fransız ordusunca alınan tüm yetki ve unvanları geri verilecektir. "
And he is hereby reinstated, promoted to the rank of commandant and confirmed in all honors previously held by him in the army of France. "
Sizin yüzünüzden kardeşimiz hapsedildi, ben gözden düştüm, asiller aşağılandı. Öte yandan, daha iki gün önceye kadar beş para etmeyen insanlara büyük payeler, asalet unvanları verildi.
Our brother is imprisoned by your means... myself disgraced and the nobility held in contempt... while great promotions are daily given to ennoble those... that scarce some two days since were worth a noble.
Bu bağlılığı talep ediyorum, onun unvanlarını da, hemen.
I claim that loyalty, and his titles, now.
- Lütfen, bu gece unvanlar olmasın.
- Please, no titles tonight.
Madem unvanlar senin için bu kadar önemli... şu andan itibaren bana karşı hitap şeklin...
But since you attach such importance to titles, then you may from now on address me as -
Yalnızken unvanları bir kenara bırakalım lütfen.
Please drop the title when we are alone. It's...
Eski unvanlarınızın burada bir anlamı yok, Kaptan.
Your old titles mean nothing here, captain.
Bir unvanlar oyunu.
A game of titles.
Unvanları ve ofisleri antik değere sahiptir.
Their titles and offices are of great antiquity.
Ben, sadece seni değil, adını ve unvanlarını da seviyorum.
I love not only you, but also your name and your numeral.
Size bahşettiğim unvanları koruyasınız diye mi?
So you all can keep the titles I gave you?
Bugün en büyük şampiyonlarımız General De Gaulle Anıtı'nın yapımına katkı sağlamamıza yardımcı olmak amacıyla unvanlarını riske atmak gibi asil bir davranışta bulunuyorlar.
Our greatest champions are risking their titles today with the noble aim ofhelping us make our contribution towards the construction of the General De Gaulle Memorial.
Hukuk dereceleri olan bu adamlar, size her türlü garip unvanları verirler.
These guys with law degrees, they give you all kinds of fancy titles.
Ben, Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus tüm unvanlarımla başınızı ağrıtmayayım, falan feşmekan işte bir zamanlar, ki çok önce de değil arkadaşlarım ve akrabalarım tarafından Ebleh Claudius, Şu Aptal Claudius ya da Pepe Claudius olarak tanınan ben, şu an hayatımın bu tuhaf öyküsünü yazmaya hazırlanıyorum.
I, Tiberius Claudius Drusus... Nero Germanicus... this-that-and-the-other... who was once, and not so long ago, better known to my friends and relatives as Claudius the Idiot, or That Fool Claudius, or Claudius the Stammerer... am now about to write this strange history of my life.
Benim için söylediğiniz tüm unvanlar hoşuma gitti, kız kardeşim Drusilla'nın da.
I like all the titles you have for me, as does my sister, Drusilla.
Şık unvanları olan bir sürü şık insan.
Full of fancy people with fancy titles.
Senin unvanların hayli az Edinburgh Dükü ve Kraliyet Tuvalet Muhafızı.
Thy titles have been but few - Duke of Edinburgh and Warden of the Royal Privy.
Unvanlar hiçbir şeyi kanıtlamaz.
- Did Auerswald have one too? - No.
Bayanlar ve baylar... Komisyonun resmi kararına göre... bu akşamki unvanlar iptal edildi.
Ladies and gentlemen... in accordance with the ruling of the commissioner's office... tonight's title card is cancelled.
Konferans unvanlarını kazanıp, Dörtlü Final'e gittiğimizde açıklama yapıyorduk.
When we were winning conference titles and going to the Final Four. we were making a statement.
Ailen Yüksek Konseyden atılacak mülklerine el konulacak ve tüm unvanların geri alınacak!
Your family will be removed from the High Council your lands seized and your House stripped of its titles!
Aptal unvanları bir kenara bırakalım.
Let's dispense with silly titles.
Houston Üniversitesi'ndeyken bütün unvanları birlikte kazandığımız o eski güzel günlerden beri.
Not since the good old days at the University of Houston where we won all them titles together.
Beyaz olsaydı ve onu tutsak alanlar İngiliz olsaydı, ona madalyalar ve unvanlar yağardı.
If he were white and his enslavers were British, he wouldn't be able to stand, so heavy the weight of the medals and honors we would bestow upon him.
Sen bu ışıltılı mücevherler ve unvanlar dünyasında doğdun.
You were born into this world of glittering jewels and fine titles.
Ondan boşanmazsam onlar için ölmüş olacağımı unvanlarına, paraya ortak olamayacağımı söylediler.
And that if I did not divorce her, that I would be dead to them... to the family title, position, money.
Unvanlar sizi yanıltmasın.
Don't let the title fool you.
Ve sen de bunu ekonomik durumları ya da iş unvanlarına göre belirtiyorsun.
And you think that basing them on... on economic status and, and... job title?
Unvanlarını kılıçla aldılar.
They took it at the tip of a sword.
Ama Avusturya'da soyluluk unvanları 1918 yılında kaldırıldı.
But titles of nobility were abolished in Austria in 1918.
Hep kendinize göre görkemli kurallar ve unvanlar uydururdunuz. Ve sonunda daima kavga ederdiniz.
You were always making up these big fancy rules and titles for yourself.
Hollywood'a hoş geldin. Sete gelmesen bile insanların anlamsız unvanları olduğu yer.
Welcome to Hollywood where people have meaningless titles for not even showing up on set.
Bugünkü asıl gündemimiz, eyaletteki hıyarlar... kuzenlerini gönderip bizi soyup soğana çevirmeden önce... unvanlar ve müdürlükler yaratmak.
Our proper order of fucking business is to make titles and departments before the territorial cocksuckers send in their cousins to rob and steal from us.
Alt tabaka serserilerinin sosyal unvanlarıyla gurur duymaları beni hasta ediyor.
I'm sick of low class bums being so proud of their so-called social titles.
Ünvanlar ve madalyalar için tutkum olmadığına göre neden bir fikrim olsun?
As I have no desire for titles or decorations, why should I have one?
Ünvanlarından ya da kalabalığın kükremesinden değil.
Not his titles or the roaring of the mob.
Ünvanların ve kuvvetlerin ayrıntısıyla açıklanmalı.
Your titles and powers must be spelled out exactly.
Ünvanları kesinlikle gerçektir.
Their titles are absolutely genuine.
Ünvanlarını bilmiyorum.
I don't know titles.
Ünvanlarına göre mezarlara gömülsünler.
They should be lifted up around the grave, according to their titles.
Hayır ama unvanların bir alâkası yok.
Doctor of Law...
Ünvanlar, zayıf insanların arkasına saklandığı siperlerdir.
Titles are the shields weak men hide behind.
Ünvanları tamam, ama görevleri ve hedefleri yanlış...
They got the right title, but their job assignments and objectives are screwed...
Ünvanların asla piçlerine miras kalmayacak.
Your bastards will never inherit your titles, no!
Ünvanların bir anlamı olmadığını söyleyebilirsin.
You might say the title means nothing.
Ünvanlarınızın farkındayız.
We are aware of your designations.
Ûnvanlar kazanmak ve iyi bir insan olmak aynı şey.
Winning titles and being a good person are the same thing.
Ya paranın yerini söylersin ya da parmağını keseriz. Ünvanlar.
If you don't tell us where the money is, we're gonna cut your fingers off during the opening credits.
Ünvanlar her şeyden önce gelir.
Titles. Credits come at the end of the movies.
Ünvanları ellerinden alınacak ve Güneye sürgün edileceklerdir.
They will be stripped of their titles and exiled to the South