Usun Çeviri İngilizce
45 parallel translation
Düşünürsün, ama usun seni tüketir.
You reason, but your reason fails you.
İyi hissetmiyor usun?
Don't you feel good?
Kıymetlimss bir yüsük buldu Doğum günüsünde usun saman önce.
My precious finds a ring on his birthday long ago.
Sen rüyalara bağlanma işinin Neil Armstrong'usun, değil mi?
You're the Neil Armstrong of dreamlinking, right?
Sarhoş mıusun sen?
ARE YOU DRUNK?
Sen Yıldız Filosu'nun Klingon'usun.
You are Starfleet Klingon.
Eve dönüşümüz, çok usun zaman alabilir.
It might take us a long time to get home.
Ve sen, Fransız Baron'usun.
And you, the French baron.
Bilmiy or m usun?
Don't you know?
- Halen barda çalışıy or m usun?
- Do you still work at the bar?
Burada daha önce çalışan Asami'yi tanıy or m usun?
Do you know an Asami who used to work here?
Ve onla ne yapacağını biliyor mıusun?
And you actually think you had anything to do with that?
Biliyor mıusun, bu iyi.
You know, this is good.
Bir gün Ferengi Birliği'nin Büyük Nagus'usun, sonra bir bakıyorsun, sıradan bir meyhane serserisisin.
One day you're the grand nagus of the Ferengi Alliance, and the next you're nothing but a common bar-room brawler.
Sen Voyager'ın Doktor'usun.
You're Voyager's Doctor.
Sen Voyager'ın Doktor'usun.
You're the Voyager Doctor.
Bırakma. Sen, geleceğin Willie Randolph'usun.
You're the next Willie Randolph.
- Usun boylu.
- He's tall.
Hepsini serin yerde tutuyor usun?
You keeping them cool?
Hatırlıyor mıusun?
Remember?
Savcılık araştırma yaptığında kendimi zor bir seçenekle karşı karşıya bulduğumu, biliyor usun?
So when the DA's office inquired... I found myself faced with a hard choice, you know?
utanmıyor usun?
Aren't you ashamed?
Bilmiyor usun?
Don't you know?
Biliyor mıusun?
You know what?
- Geliyor usun yoksa?
- Are you coming or what?
Bana söylediğin ilk şeyi hatırlıyor mıusun?
Do you remember the first thing you said to me?
Ağaçlardan daha usun.
Taller than trees trees trees.
Mükemmel bir oyun çıkardığında Albert Pujols'u gördün mü gitmezsin ve sen de sorunların Albert Pujols'usun.
Lemon, please come in. When you're pitching a perfect game, you don't walk Albert Pujols and you are the Albert Pujols of having problems.
Asla dediğimi hatırlıyor usun acaba?
Did you remember "never ever"?
- İlgiyi anlıyor usun?
You get the appeal? Yeah.
- Mobil yemekçilerin Van Gogh'usun sen.
You are the Vincent Van Gogh of travelling food. Yeah.
Kimin parasını çaldığını biliyor mıusun?
Oh, fuck.
- Sen başka adamlarla görüşüyor usun?
So you see other men?
Artık Coolidge'te çalışmasan bile çocukların Koç Koç'usun.
Even though you don't work at Coolidge anymore, you'll still be Coach Coach to those kids.
- Evet, Koç Koç'usun. - Koç koç.
Yeah, Coach Coach.
Peki baban neden sakal bırakıyor biliyor mıusun?
And you know why your dad's got that beard?
Sen kilit açmanın Newton'usun.
You're the Newton of lock picking.
Manhattan Projesi'nde çalışan bilim insanlarını hatırlıyor usun?
You know what happened to the scientists that worked on the Manhattan Project?
Sen bildirilerin Tolstoy'usun.
You're the Tolstoy of memos.
Sen günümüzün Lazarus'usun, Mezarından ebedi soruyu cevaplamak için kalktın...
You are a modern-day Lazarus, risen from the grave to answer the eternal question...
İngilizce, konuşuyor usun?
English. Do you speak it?
Kongre liderlerine, BM delegelerimize ve bakanlara bilgi vermeliyiz.
We should get talking points to the Congressional leadership, the USUN, - and the acting cabinet secretaries.
Buna bakmam lazım. Fazla usun sürmez.
- -
Bak bu senin geri dönıuşun sadece gülümse ve oradaki onca ENDENT, VIP'ye Tomm.
This is your welcome back, Tommy. Means no more fuck-ups.