Usurper Çeviri İngilizce
89 parallel translation
Ne tuhaf Lagertha sen tahtı gasp eden konumundasın. Bir kadın, diğerine karşı.
How strange, Lagertha, that you should play the usurper.
Hep gaspa uğradım.
I was never the usurper.
İşte hakkını alanın lanetli kellesi!
Behold, where stands the usurper's cursed head.
Ravenna'ya girdiğimizde, kimse sana işgalci diyemeyecek.
So when we enter Ravenna, nobody will be able to call you a usurper.
Bir gaspçı!
A usurper!
Benim tahtımı alan kişi bir gaspçı, ama diğeri, Leonidas, o gerçek bir Sparta kralı.
The one who stole my throne is a usurper, but the other, Leonidas, is a true Spartan king.
Ben, Perseus, Danae'nin oğlu, Argos'un yasal kralı. Prensin suikastçi ve gaspçı olduğunu beyan ediyorum.
I, Perseus, son of Danae, legitimate king ofArgos, declare that the prince is an assassin and a usurper.
İşte, zorbanın lanetli kellesi.
Behold where lies the usurper's cursed head.
- Bazen zorba Bonaparte'a hizmet etmişsin
Have you ever served under the usurper, Bonaparte?
Yağmacı Kral Osric'in odasına götürüldüler.
They were taken to the hall of King Osric, the Usurper.
Kral Cromwell, taht gaspçısı Lord Mikah, tahtın kalan son yasal varisi.
King Cromwell, the usurper, lord Mikah, the last legitimate heir to the throne.
Jean-Baptiste Lully bir gaspçı, bir oğlancı,
Jean-Baptiste Lully is a usurper, a sodomite
Gaspçı!
Usurper! Usurper!
Gaspçı!
Usurper!
Gaspçı!
- Usurper!
Taht gaspçısı!
Usurper of the throne!
Sanırım biri "taht gaspçısı" dedi.
I think I heard "usurper of the throne."
Bu şekilde ruh arayışında ve diş gıcırtıları arasında bu konvansiyonun delegeleri kavgacı bir zorbanın ve partisinin radikallerinin rahatsız edici davranışları yüzünden birlikten ayrılmaya zorlanmıştır.
So that in the midst of the searching of souls and the gnashing of teeth the delegates of this convention harried by the actions of a belligerent usurper and the radicals of his party have stumbled into secession.
O, Arjantinli bir gaspçı ve...
She's an Argentinean usurper who...
Bu durumda, ben şimdi tahtı gasp eden oluyorum.
Thus, I am the usurper
Başarılı olursa, İmparatoru kardeş katili ve tahtı gasp eden biri olarak ilan etmek niyetinde.
Exactly Once she has succeeded she intends to denounce the Emperor as a fratricide and usurper
Yakında İngiltere'nin gerçek inanç sahipleri gayri meşru gaspçı Elizabeth'e karşı ayaklanacak ve boğazını kesecek!
Soon England's true believers will rise up against the bastard usurper Elizabeth and slit her throat.
Ve o gayri meşru gaspçı öldüğünde, leydim kraliçe olacak.
And when that bastard usurper is dead, my lady will be queen.
Yani hileci Bonapart'ın kendisi.
I mean the usurper Bonaparte himself.
Benim tahtımı gaspeden bu iğrenç herifi devirmenin yollarını biliyorum.
I have the way and the means to crush the usurper of my throne as one would crush a revolting spider.
Gasp eden birinden söz edilmediğine emin misin?
You're sure there was nothing about a usurper?
Sen değil, hırsız!
Not you, usurper!
Tam bir ödleksin.
No! Usurper! Ouch!
Cair Paravel'in Lordu ve Yalnız Adaların İmparatoru olarak, kan dökülmemesi için zorba Miraz'ı savaş alanında teke tek çarpışmaya davet ediyorum.
High King of Narnia, Lord of Cair Paravel and emperor of the Lone Islands, in order to prevent the abominable effusion of blood, do hereby challenge the usurper Miraz to single combat upon the field of battle.
Eğer Usurper düşer ve yerine Boulounga gelirse fiyatın iki katını ve ilave olarak elmasları alırsın.
Double the cash plus more diamonds if the usurper takes to his heels and we get back Boulounga.
Papa'nın bu kokuşmuş putun bu doğruluk düşmanı ve bütün soyluları gasp edenin şimdi İngiltere'nin dinini doğru yoldan saptırmaya ve servetimizi soymaya çalışacağından kim şüphe ederdi?
How can anyone doubt that the Pope, that pestilent idol, that enemy of truth, the usurper of all princes, is now conspiring to corrupt England's religion and strip her of her wealth.
Beraber çalışırsak bu gaspçıdan kurtulabiliriz!
Together, we can get rid of this usurper! Botan, you survived!
Kraliçe'nin emri üzerine gaspçı Stephen'ı görmeye geldim.
I'm here to see the usurper, Stephen, at the command of the Queen.
Kraliçe'nin arkadaşı Shiring'li Bartholomew'u, gaspçı Stephen'a o ispiyonlamıştı.
He is the one who betrayed Bartholomew of Shiring, the Queen's friend, to Stephen, the usurper.
Gaspçı Stephen, bize tekrar izin vermedi.
King... The usurper Stephen refused to grant us another.
Kingsbridge'e, taşları kullanma hakkını veren..... gaspçı Stephen'dı.
It was the usurper Stephen that allowed Kingsbridge to take the stone.
Gaspçının oğluna çok benziyordu.
He resembles the usurper's son near enough.
- O bir hırsız!
- He is a usurper!
Yedi Krallık'ta bana hâlâ gaspçı diyenler var.
There are still those in the Seven Kingdoms who call me usurper.
Önceki kral bizim topraklarımızı gaspçı bir egemenliğe meyilli birinden kurtararak özgürleştirmişti.
The King Before liberated our lands... from an evil usurper bent on domination.
Demir Taht'ı döven ateş en büyük ejderhanın nefesiydi. Ki tahtı ele geçiren kişi şu an onu benim için sıcak tutuyor.
The breath of the greatest dragon forged the Iron Throne, which the usurper is keeping warm for me.
Tahtı ele geçiren kişi onları parçalayıp toz hâline getirmiştir herhâlde.
The usurper had them smashed to powder, I expect.
Dolandırıcı!
Usurper!
Gaspçı!
Usurper,
Gaspçı öldü.
The Usurper is dead.
Küçük sahtekâr.
Little usurper.
Bumpy zorla başa geçen kişi.
Bumpy's the usurper in charge.
Bu Meşekalkan o adi, düzenbaz Cüce.
It's Oakenshield... that filthy Dwarvish usurper.
Ben, Mudhoji Kiledar, kalleş Raoji'yi mahvedeceğim, Yemin ederim!
I, Mudhoji Kiledar will destroy the usurper Raoji, I swear it!
Gasbeden Süleyman.
Solomon is the usurper.
Mütecaviz.
"Usurper."